Hayvan Barınakları: “Bakanlığın İstenen Bilgileri Vermekten Kaçınması, Kanundan Doğan Görevlerini Yerine Getirmediğini Gösteriyor”
Sivil Sayfalar olarak, hayvan hakları ihlâlleri ile sık sık gündeme gelen İstanbul’daki hayvan barınaklarına ilişkin, Tarım ve Orman Bakanlığı’na bir dizi soru yönelttik. Bakanlık, sorularımızı cevaplamaktansa İstanbul’daki hayvan “bakımevleri”nin sayılarını vermekle yetindi. Bakanlığın bu tutumunu Hayvanlara Adalet Derneği’nden Av. Barış Kârlı’ya sorduk.
Türkiye’deki hayvan barınakları, hayvanların maruz bırakıldığı kötü muameleler, keyfî uygulamalar ve mevzuata aykırılıklar ile sık sık gündeme geliyor. Sivil Sayfalar olarak, İstanbul’daki hayvan barınakları özelinde, denetimler, uygulanan yaptırımlar ve bütçeden hayvan barınakları için yerel yönetimlere aktarılan ödeneği, hayvan barınakları konusunda yetkili olan kamu kuruluşu Tarım ve Orman Bakanlığı’na bir dizi soru yönelttik. Bakanlık, sorularımızın sadece ikisini cevapladı; yerel yönetimlere ilişkin sorularımızın çoğunu yanıtsız bıraktı.
“Bakanlık ve Yerel Yönetimler Yükümlülüklerine Uygun Davranmıyor”
Hayvanlara Adalet Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Barış Kârlı, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, sorularımızı cevaplamaktan kaçınmasını, kanundan gelen görevlerini yerine getirmemesi olarak yorumlayarak şu açıklamalarda bulundu:
“Bilgi Edinme Kanunu Madde 7/1’de, istenebilecek bilgiler; ‘kamu kurumlarının ellerinde bulunan veya görevleri gereği ellerinde bulunması gereken bilgi ve belgeler’ şeklinde belirtilmiş. Bu durumun tek istisnası, istenen bilgilerin Bilgi Edinme Kanunu Madde 15 ve devamında yer alan istisnalar kapsamında yer almalarıdır. Talep edilen tüm bilgiler, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın kanundan doğan görevlerine ilişkin veriler ve bunların hiçbirisi istisnalar kapsamında yer almıyor. Bakanlık eğer bu konuların kendi görev alanına girmediği veya bu verilerin kendi nezdinde bulunmadığı iddiasında ise başvuruyu, Bilgi Edinme Kanunu Madde 7/2 gereğince ilgili kuruma yönlendirmeliydi. Bu durumda; Bakanlığın istenen bilgileri vermekten kaçınması, kanundan doğan görevlerini yerine getirmediğini ve bu nedenle yuvarlak cevaplar vermeyi tercih ettiğini gösteriyor”
Türkiye’de birçok alanda yaşanan ‘yazılı metinlerin uygulamaya geçirilmemesi’ probleminin hayvan hakları mücadelesinde de yaşandığını vurgulayan Kârlı, “Koruma Kanunu, yerel yönetimlere sokaklarda yaşam mücadelesi veren hayvanların yaşamlarının desteklenmesi ve geçici hayvan bakımevlerinin koşulları konularında detaylı yükümlülükler yüklemiş durumda. Hayvanları Koruma Kanunu’nun uygulayıcısı konumundaki Tarım ve Orman Bakanlığı da yerel yönetimlerin bu yükümlülüklerine uygun davranmalarını denetlemekle ve bu yükümlülüklerine aykırı davranan yerel yönetimlere yaptırım uygulamakla yükümlü. Ancak, uygulamaya baktığımızda; ne yerel yönetimlerin ne de Bakanlığın yükümlülüklerine uygun davrandıklarını görebiliyoruz. Bu kanun dışı davranışların hayvanlara yansıması; ölüm, şiddet, açlık, susuzluk ve benzeri birçok hak ihlali olarak oluyor. Bu nedenle; kanun değişikliğinin tartışıldığı ve mecliste hayvan hakları araştırma komisyonunun kurulduğu bu dönemde, unutmamamız gereken en önemli konu; mevcut kanunun veya çıkarılacak kanunun maddeleri ne kadar hayvan lehine olursa olsun, bu maddeleri uygulatabileceğimiz mekanizmayı kurabilmek olmalıdır. Bunu sağlayamadıktan sonra, ortaya hayvan lehine bir sonuç çıkmayacaktır.” diye konuştu.
Bizi Takip Edin