Sivil Toplumdan Bolu Belediye Başkanı’nın Mülteci Karşıtı Açıklamalarına Tepki
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın göreve geldikten sonra Suriyelilerle ilgili yapmış olduğu açıklamalar, sivil toplumda da tepkiyle karşılandı. Sosyal Haklar Derneği Başkanı Melda Onur, “Herhangi bir Suriyeli mağduriyeti söz konusu olduğunda kendimizi Bolu’da buluruz. " derken, Mekanda Adalet Derneği'nden Yaşar Adanalı da, Bolu Belediye Başkanının kendi partisinin beyannamesiyle çeliştiğini vurgularak, mültecilerin şehirlerde 'hemşehri hukuku' çerçevesinde hizmet hakkı olduğunun altını çizdi.
31 Mart Yerel Seçimleri öncesinde bazı illerde ve bölgelerdeki adayların Suriyelilere karşı dışlayıcı, rencide edici ve geri gönderme tehdidi içeren üslupları seçimlerden sonra da devam ediyor. CHP’li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın göreve geldikten sonra “İlimizde yaşamakta olan yabancı uyruklu kişilere ayni ve nakdi yardım yapılmaması” ifadeleriyle verdiği talimat büyük tepki çekti. Twitterdeki tepki çeken açıklamalarını Sözcü Gazetesi’ne vermiş olduğu röportajda da sürdüren Başkan’a sivil toplumdan da itirazlar geldi.
Konuyla ilgili Sivil Sayfalar’a değerlendirmelerde bulunan Sosyal Haklar Derneği Başkanı Melda Onur, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın üslubunun çok yanlış olduğunu belirterek, “Herhangi bir Suriyeli mağduriyeti söz konusu olduğunda kendimizi Bolu’da buluruz. Suriyeliler savaştan kaçmış, ülkemize sığınmış mağdur insanlar. Ama ülke olarak bir göçmen politikamız yok. Bundan doğan dezavantajlardan dolayı Suriyeli mülteciler meselesinin, belediye başkanlarının ya da siyasetçilerin seçim propagandası argümanı haline gelmesi çok yanlış. ‘Suriyelilere bundan sonra 1 kuruş yok’ denemez. Geri adım atacaktır, buna mecbur kalacaktır. Zaten CHP’nin sosyal demokrat politikası da bunu belirler. Kullanılan dil ve çekilen film çok yanlış” dedi. Bolu’da bu olayı takip edecek demokratik sivil toplum kuruluşları olduğunu belirten gazeteci Melda Onur, Suriyelilere karşı hukuk dışı, yasadışı uygulamalar olursa STK’ların buna karşı durması ve mücadele etmesi gerektiğini söyledi.
“Genel Bir Suriyeli Düşmanlığı Edinemeyiz”
Suriyelilerin gerçek bir mağduriyet yaşayarak Türkiye’ye sığındıklarını unutmamak gerektiğine vurgu yapan Onur sözlerine şöyle devam etti: “Suriyeliler arasında suça karışmış ve suça karışmak isteyenler olabilir. Ama bunlar üzerinden genel bir Suriyeli düşmanlığı edinemeyiz. Türkiye bir geçiş ülkesi olmakla övünülen, çok kültürlü olmakla övünülen bir ülke. Fakat Türkiye’nin doğru düzgün bir göçmen politikası yok. Burada göçmenlerin uyumunu sağlayacak göçmenlerin bir Türk vatandaşı gibi eşit hak ve koşullarda yaşamlarını idame ettirebilecekleri bir sistem kurulmadı. Bir çok yerde avantajlılar, bu avantaj Türkiye cumhuriyeti vatandaşları için ise dezavantaja dönüşüyor. Bu da iki toplum arasında husumete sebebiyet veriyor. Bugün baktığımızda eğer Suriyeli gelip vergi ödemeden ya da belli başlı konulara dahil olmadan rahatlıkla ticaret yapabiliyorsa bu defa vatandaş pastasını paylaşmak istemiyor. Durum böyle olunca maalesef siyasetçilerin seçim propagandası argümanı haline geldi.”
“Özcan’ın Açıklamaları Partisinin Beyannamesiyle de Çelişiyor”
Mekanda Adalet Derneği kurucularından Yaşar Adanalı, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın yapmış olduğu açıklamaların sorumsuzca yapıldığını belirterek, “Siyasi yelpazenin neresinde olursa olsun Suriyeli mülteci düşmanlığının seçmenlerin bir kısmını ortaklaştırdığını söyleyebiliriz. Bir belediye başkanı sosyal politikalarını kentte yaşayanların uyruğuna, statüsüne göre değil ikamet ve ihtiyaç durumuna göre hemşehri hukuku çerçevesinde uygulamalıdır. Aksi ayrımcılıktır” dedi.
CHP’nin 2019 Yerel Seçim Bildirgesi’ndeki Suriyelilerin ve diğer sığınmacıların konu edildiği “Göç Sorununa Duyarlı Yerel Yönetimler” bölümüne dikkat çeken Adanalı, “Sosyal uyum politikaları çıkarılırken; ‘Demokratik ve katılımcı yerel yönetimler ile, kentlerimizde güven ve huzur içerisinde bir arada yaşam ortamını sağlayacağız’ diye bir seçim vaadinde bulunuyorlar. Dolayısıyla Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın açıklamaları temel insan haklarına aykırı olmasının ötesinde kendi partisinin beyannamesiyle de çelişiyor” dedi.
‘Hemşehrilik Hukuku’nun mülteciler ve mültecilerle dayanışma içinde çalışan kamu ve sivil kuruluşlar için önemli imkanlar sunduğunu belirten Yaşar Adanalı, 3 Temmuz 2005 tarihinde kabul edilen ‘5393 sayılı Belediye Kanunu’ ve 1930 tarihli ‘1580 sayılı Belediye Kanunu’ndaki belediyenin kuruluşunu, organlarını, yönetimini, görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usûl ve esaslarını düzenleyen 13. maddesine dikkat çekti. Adanalı, belediyelerin hemşehriler arasında sosyal ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi ve kültürel değerlerin korunması konusunda gerekli çalışmaları yapması gerektiğini de sözlerine ekledi.
“Hemşehri Hukuku Toplumsal Barış Hususunda Belediyeleri Sorumlu Tutar”
Cumhuriyet tarihi boyunca, hemşeri tanımı kapsamına giren topluluklar, etnik aidiyetten mekansal/kentsel aidiyete; mekanın tanımı da kütükten ikamet edilen yere doğru, kapsayıcılığı genişleyecek şekilde evrildiğine vurgu yapan Adanalı, “Bugün hemşehri hukuku çerçevesi, kentin eski ve yeni göçmenlerini kentsel hak ve hizmetlere erişim ve kentsel kararlara katılım anlamında eşitleme imkanını sunma kapasitesine sahiptir. Hemşehri hukuku, belediyeleri sosyal yardımlar konusunda kapsayıcı olmalarını söylerken aynı zamanda toplumsal barışın sağlanması konusunda belediyeleri sorumlu tutar. Ayrımcı söylemlere hızla savrulan belediye başkanlarına hemşehri hukuku kapsamında sorumluluklarını hatırlatmamız gerekiyor” dedi.
Suriyeli mülteciler ve diğer göçmenler için hemşehrilik hukukunun uygulanmasının önündeki engellere de değinen Adanalı, “En önemli engel toplumdaki yaygın düşmanlık. Ekonomik kriz zamanlarında mültecilere karşı düşmanlık artıyor, çünkü krizden etkilenen kesimler, yanlış bir şekilde krizin sorumlusu olarak mültecileri görebiliyor. Aslında birçok mülteci büyük bir sömürü düzeni içinde kentlerde hayatta kalmaya çalışıyor. Ayrıca toplumda kanaat önderi diyebileceğimiz, yerel yöneticiler, çok takipçili sosyal medya kişilikleri, popüler gazeteciler, mülteci karşıtı söylemlerle bu düşmanlığı besliyorlar” şeklinde konuştu.
UMHD’den Bolu Belediye Başkanına Kınama
Uluslararası Mülteci Hakları Derneği (UMHD) Başkanı Uğur Yıldırım da Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın başkanlığa seçilir seçilmez, Suriyeli mültecilerle ilgili uygulamaya koyduğu kararları kınayan bir basın açıklaması yaptı. Yıldırım, Bolu Belediye başkanının yabancı ve göçmen düşmanlığı yaparak popülist bir söylem ile toplumun bir kısmını açık hedef haline getirmeye çalıştığını hatırlatarak, “Aşevi yüzyıllardır bu topraklarda olan ve kapıya gelen hiç kimseye dini, dili, ırkı sorulmadığı bir sosyal müessesedir. Aşevi kurumunu ırkçı bir söylem ile siyasi emellere alet etmek hiç doğru bir tutum değildir. Halkı kin ve düşmanlığa sevkedecek, farklı olan herkesi düşmanlaştıran bu tür açıklamalar sosyal çatışma riskini artırdığı gibi toplumsal barışı da zedelemekte, birlikte yaşama ruhuna zarar vermektedir. Türkiye yaptığı insani yardımlar ile dünyanın en cömert ülkesi iken, çoğu kendi emeği ile çalışarak yaşayan Bolu’daki sadece 2 bin 300 Suriyeli insanı sorunlaştıran ve düşmanlaştıran dili kınıyoruz” dedi, Yıldırım ayrıca Tanju Özcan’ın uygulamadan vazgeçmesi halinde ayrımcılık suçu başta olmak üzere belediye başkanı şahsında ve idari işlemlerine karşı her türlü yasal mücadeleyi başlatacaklarını söyledi. Bolu halkını da Tanju Özcan’ın ırkçı ve kışkırtıcı söylemlerine karşı çıkmaya davet eden Yıldırım, “Savaştan kaçarak barış yurdu olarak bildikleri Bolu’ya, kendilerine sığınmış ve helalinden yaşamak ve kazanmak dışında bir amaçları olmayan Suriyeliler ile bundan sonra da barış içinde yaşamaya devam etmeye çağırıyoruz” dedi.
Bizi Takip Edin