KADEM’in 5. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi “Demografik Dönüşüm ve Kadın” Başlığıyla Yapıldı
KADEM’in düzenlediği 5. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi “Demografik Dönüşüm ve Kadın” temasıyla dün İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası’nda gerçekleştirildi.
KADEM tarafından çıkarılan Kadın Araştırmaları Dergisi öncülüğünde düzenlenen kongre, İbni Haldun Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Ticaret Üniversitesi, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, SETA Vakfı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi iş birliğiyle gerçekleşti.
Türkiye’nin farklı şehirlerinden, çeşitli disiplinlerden 37 akademisyenin “Demografik Dönüşüm ve Kadın” teması altında bildirilerini sunduğu kongreye; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, İstanbul Bangladeş Başkonsolosu Mohammad Monirul Islam, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, KADEM Kurucu Başkanı, İstanbul Milletvekili Doç. Dr. Emine Sare Aydın Yılmaz, KADEM Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Saliha Okur Gümrükçüoğlu, Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar ile birçok davetli katıldı.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine ‘Adalet’ Tanımlaması
Kongrenin açılış konuşmasını yapan KADEM Başkanı Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu; KADEM’in cinsiyet adaleti ilkesini odağına almış bir STK olduğunu ve kadın ile erkeğin ailede, sosyal hayatın içinde hem adil bir rol paylaşımını hem de eşit fırsatlara erişeceği bir yaklaşımı benimsediğini ifade eden Gümrükçüoğlu konuşmasına şöyle devam etti; “Literatürde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği şeklinde yer alan kavramı farklı bir çerçeveye oturtuyor, onu eşitliği de kuşatan bir adalet anlayışından hareketle Toplumsal Cinsiyet Adaleti şeklinde yeniden tanımlıyoruz. Cinsiyet kavramını fıtrata aykırı şekilde kurgulayarak, cinsiyetin bir tercih meselesi olduğunu iddia edenlerin de Toplumsal Cinsiyet kavramını kullanmaya başlaması, kafa karışıklığına sebep olmaktadır. Dünyada ‘gender’ başlığı ile oluşan literatürde, yeni sayılabilecek bu aykırı söylemleri KADEM olarak net ve tavizsiz duruşumuz ile yakinen takip etmekteyiz. ‘Cinsiyetsizlik’ veya ‘Cinsel Yönelim’ kavramlarına ilişkin algı, KADEM olarak söylem ve projelerimizde bizzat karşısında durduğumuz bir başlıktır. Bizim amacımız, kadınların biyolojik cinsiyetlerinden ötürü yaşadıkları ayrımcılığın önüne geçebilmektir.”
“Yaşamın Uzadığı Doğurganlığın Azaldığı Bir Sürece Girdik”
Kongre açılışının son konuşmasını yapan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk dünyada önemli demografik dönüşümlerin yaşandığını hatırlatarak; yaşamın kısa, doğurganlığın yüksek olduğu bir süreçten, yaşamın uzadığı fakat doğurganlığın azaldığı bir sürece girildiğine dikkat çekti. “Kadına verilen her değer, aslında aileye ve topluma verilmiş bir değerdir” diyen Selçuk, “Yalnızca kadını merkeze alıp, erkeği ve aileyi göz ardı eden bir yaklaşımdan da kaçınılması gerekiyor. Biz, hükümet olarak, kadın ve erkeği birbirinin rakibi değil refiki olduğuna dayanarak, aileyi önceleyerek, nicelik ve nitelik bakımından değerlendirmeler yapmak suretiyle stratejilerimizi oluşturuyoruz. 2005 yılında 5 milyon 108 bin olan kadın istihdamını, 2018 yılı Kasım ayı itibariyle 8 milyon 960 bine çıkardık. Aynı dönemde, %23,3 olan kadınların iş gücüne katılım oranı %34,1’e yükseldi. Hedefimiz, inşallah, bu oranı 2023 yılına kadar % 41’e ulaştırmak” şeklinde konuştu.
“Toplum Sadece Kadın, Sadece Erkek Değil”
Panelde konuşan Prof. Dr. Beylü Dikeçligil, insan ve toplumun her türlü ideoloji ve değer yargısının da ilgi alanı olduğunu ifade ederek “Pozitivist paradigma hep neden-sonuç ilişkileri içindedir ve indirgemeci yaklaşımla hep en küçüğe indirger. Ama bu madde dünyası için geçerli. Pozitivist paradigmanın olduğunu kabul edelim. Asıl gerçeklik tüm parçalar arasındaki ilişki. Toplum sadece kadın, sadece erkek değil. Bunların hepsini beraber düşünmeli, hepsini farklı vurgularla ele almalıyız.” dedi.
“10 Yıl İçinde Nüfus Hızla Yaşlanacak”
5. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi’nde gerçekleşen panellerde en çok üzerinde durulan konu Türkiye’de yaşlı nüfus sayısındaki artış ve bu artışla birlikte ortaya çıkacak olan ‘yaşlılık ve yaşlı bakımı’ konusu oldu. Konuyla ilgili bilgilendirmelerde ve uyarılarda bulunan Galatasaray Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Didem Danış Şenyüz konuşmasında hızla yaşlanmanın çözüm aranması gereken toplumsal bir sorun olduğunu belirtti. Verilere bakıldığında Türkiye’de 10 yıl içinde nüfusun hızla yaşlanacağının altını çizen Şenyüz, “Kişinin yaşlanmasından bahsetmiyorum, nüfusun yaşlanmasından bahsediyorum. Bu da 65 yaş üstü nüfusun oranını artması anlamına geliyor. Bunun iki temel sebebi var. Birincisi kentleşme, modenleşme ve kadının ücretli çalışma hayatına katılmasıyla birlikte ortaya çıkan doğurganlığın azalması, ikincisi ise ölüm oranlarının düşmesi, bunu da sağlık ve tıp alanında yaşanan gelişmeler sayesinde yaşanan bir durum” diyerek demografik değişimlere dikkat çekti.
“Yaşlı Olup Tek Başına Yaşayan Tek Kişilik Hanelerin Sayısı Artıyor”
2050 yılında yaşlı nüfus oranının %21’e ulaşacağına dikkat çeken Şenyüz, yaşlı nüfusun hızla artmasıyla birlikte Türkiye’de sosyal, siyasi, ekonomik ve kültürel konularda çok ciddi sorunlar yaşayacağını, bununla birlikte yaşlı nüfus oranı fazla diye eleştirdiğimiz batılı ülkelerin seviyesine geleceğini kaydetti.
Hızlı yaşlanmanın getirdiği zorlukları katmerlendiren ’yaşlılık ve yaşlı bakımı’ konusuna değinen Şenyüz, “Yaşlılıkta; yalnızlık, yoksulluk, dulluk gibi muhtaçlık durumlarının özellikle kadınlar için çok yoğun yaşandığını görüyoruz. Tek kişilik hane sayıları artıyor. Fakat burada tek kişilik haneleri gençler oluşturmuyor. Aksine yaşlı olup tek başına yaşayan tek kişilik hanelerin sayısı artıyor. Daha da çarpıcı olanı ise dörtte üçünü yalnız yaşayan yaşlı kadınlar oluşturuyor” dedi.
“Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme İle Cinsiyet Eşitliği Güçlenecektir”
Panellerde ‘Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme’ başlıklı sunumuyla dikkat çeken Haccettepe Üniversitesi Maliye Bölümü Tezli Yüksek Lisans Öğrencisi Rana Gül Altınsoy, cinsiyete duyarlı bütçelemenin sadece kadınlar için ayrı bütçeler oluşturmak veya kadınların programlarına yapılan harcamaları arttırmakla ilgili olmadığına, aksine toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelemenin, kamu kaynaklarının toplanmasının ve tahsis edilmesinin cinsiyet eşitliğine güçlendirilmesi ile katkı sağlayacağına dikkat çekti.
“Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ajansı Kurulmalı”
Cinsiyete duyarlı bütçeleme modelinin ilk olarak 1984’te Avusturalya’da geliştirildiği bilgisini paylaşan Altınsoy, 2000’li yılların başında dünya genelinde 40’tan fazla ülkede cinsiyete duyarlı bütçeleme yapıldığını belirtti. Altınsoy Türkiye’de bu modelin hangi konulara destek sağlayacağını ise şöyle sıraladı: “Toplumsal cinsiyete duyarlı katılım ile ekonomik büyümeyi beraberinde getirecektir. Nitelikli ve demokratik bir yönetim ile hesap verebilirlik ve şeffaflık ivme kazanacaktır. Bu model yoksulluğun azalması ve refahın desteklenmesine katkı sağlayacak ve toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme ile cinsiyet eşitliği güçlenecektir.” Bu modelin Avusturalya, İsveç ve Kanada’da uygulanan ve çok iyi sonuçlar verdiğini belirten Altınsoy, sonuç ve öneriler kısmında ise toplumsal cinsiyet eşitliği farkındalığının yaratılması için Türkiye’de ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ajansı’ gibi kurumsal bir yapı kurulması gerektiğini söyledi.
5. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi, açılış paneli açılış ardından; Evlilik ve Aile, Toplumsal Cinsiyet ve Kadın İstihdamı, Ekonomik ve Siyasal Perspektiften Demografik Dönüşüm, Dönüşüm Karşısında Ailenin Desteklenmesi, Yaşlılık ve Yaşlı Bakımı, Göç ve Sosyal Politikalar, Kadın Sağlığı ve Doğum başlıklarında eş zamanlı yapılan 7 oturumda tamamlandı. “Demografik Dönüşüm ve Kadın” teması altında temel sorunsallaştırmaları, çözüm önerilerini içeren detaylandırılmış sonuç raporu KADEM tarafından kamuoyu ile paylaşılacak.
Bizi Takip Edin