GTD, Lezzet Mirasını Dünyaya Tanıtmayı Amaçlıyor
Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe , Türk mutfak kültürünü, tarihi ve zengin lezzet mirasını dünyaya tanıtmak amacıyla yola çıktıklarını belirterek, turizmin deniz- kum- güneş konseptinden farklılaştığını, yeni trendlerin lezzet keşifleri, tat deneyimleri, mutfak workshopları olduğunu vurguluyor.
Yemek, insan için temel bir ihtiyaç olmanın ötesinde toplumsal ilişkilerde kurucu bir rol oynuyor. Gıdaların üretimi, dağıtımı, taşınması, depolanması, tüketimi gibi süreçler topluluklara göre farklılaşabiliyor. Kültürün, toplumsal belleğin, inanç sistemlerinin beslenme konusundaki etkisini bu açıdan kavrayabiliriz. İnsan beslenmesini ilgilendiren her alanda yapılan çalışmalar gastronomi bilimiyle ilişkili. Son dönemde mutfak kültürü ve kökenlerinin turizmle birleşmesi sonucu gastronomi turizmi terimi öne çıkıyor. Yemek üzerinden yeni bir turizm pazarı oluşturmanın, turizm gelirlerinin arttırılacağı düşünülüyor. Gastronomi turizmiyle ilgili güncel durumu değerlendiren Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe’ye göre, gastronominin turizmle ilişkilenmesinin temelinde iletişim teknolojilerindeki gelişim yatıyor. Özellikle sosyal ağların kullanımının yaygınlaşmasıyla insanlar bilgiye kolay ve hızlıca erişebiliyor. Bu durumun insanlarda yeni meraklar uyandırdığını öne süren Boztepe, turizmin deniz- kum- güneş konseptinden farklılaştığını, yeni trendlerin lezzet keşifleri, tat deneyimleri, mutfak workshopları olduğunu söyledi. Gastronomi turizminin ülkeler için güçlü bir gelir kapısı olduğunu ifade eden Boztepe; GTD’nin kendi yaptırdığı araştırmada, gastronomi amaçlı seyahat yapan turistlerin diğer turizm türlerine göre bir buçuk kat daha fazla para harcadığının tespit edildiğini belirtti. Boztepe, kurum ve kuruluşların bu gerçeği göz önüne alarak gastronomi odaklı tanıtım faaliyetlerine yatırım yaptığını vurguladı.
Gastronomi Turizm Derneği’nin en temel amacı; Türk mutfak kültürünü, tarihi ve zengin lezzet mirasını dünyaya tanıtmak. Dernek ünlü şeflerden, gazetecilere, akademisyenlerden, acentelere, restoran ve otel sahiplerinden, taksicilere kadar pek çok farklı alandan gelen bireysel ve kurumsal üyelere sahip. “Lezzet mirası Türk mutfak kültürünün zengin içeriği, pişirme geleneği, sunuş tarzını korumak ve kollamak gerektiğinin bilincinde olan, yemeklerin ve içeceklerin var oluş hikâyelerine ilgi duyan, nesilden nesile aktarılması gerektiğine inanan, dünyaya tanıtılması için çaba göstermek isteyen herkes GTD’nin üyesi olabilir” diye ekliyor Boztepe.
Derneğin faaliyetleri iki ana başlıktan oluşuyor. İlki, gastronomi turizmi ile ilgili fuar, konferans ve benzeri etkinliklere çeşitli kurum ve kuruluşlarla birlikte içerik sağlamak. İkincisi ise duruşu ile birlikte sektörün etkili referans ve kanaat grubu olarak devlet kurumları, bakanlıklar ve sivil kuruluş ve inisiyatiflere görüş, proje ve öneriler sunmak. İkincisi ise mutfak kültürü, tarihi, lezzet mirası hakkında yurt içinde farkındalık ve bilinç oluşturmak. Bu amaçla, örgütsel yapısını yurt sathında yaygın temsilcilik ağı ile genişletmek.
Türkiye’nin Lezzet Rotaları
Boztepe, Türkiye’nin başta gelen lezzet rotaları için UNESCO tarafından tescillenmiş gastro kentler Gaziantep’i ve Hatay’ı işaret ediyor. Ona göre aslında yedi bölgenin her bir kenti, her kentin pek çok yöresi için bile bir lezzet rotası oluşturmak mümkün. Bir sıralama yapmak pek mümkün olmasa da aklına ilk gelen gastrokentler Elazığ, Mardin, Urfa, Adana, Bursa, Artvin, Kayseri, Konya, Manisa, otları ve balığı ile İzmir, Alaçatı, Cunda olarak sıralanıyor. Bu kentlerin gastronomi destinasyonu olarak tanımlanması için yöredeki resmi kurumların, sivil toplum kuruluşlarıyla daha sıcak temaslar geliştirmesi gerektiğini belirten Boztepe, destinasyonun özelliklerine uygun bir yönetim yapısının kurulması, yerel lezzetleri oluşturan tüm unsurların kollanması, geliştirilmesi, hijyen koşullarının sağlanarak sunulmasında standartların belirlenmesi, denetimi, sonra da tanıtım ve pazarlama süreçlerinin işletilmesi gerektiğini de özellikle vurguluyor. GTD olarak İstanbul’da İstiklal Caddesi’ndeki “içli köfteci”den Kars’ta yöresel peynir üreticisi GTD üyesi İlhan Koçulu’ya kadar işbirliği içinde olduklarını belirten Boztepe, lezzet haritası oluşturmak için, sokak lezzetlerinden en rafine restoranlara bir ağ oluşturmak istediklerini ekliyor.
“İçinde yaşadığımız topraklar sayısız medeniyete ev sahipliği yaptığı için, bu medeniyetlerin ayrıştığı ve iç içe geçtiği noktalar mutfağa da yansımış” diye devam ediyor Boztepe. Ona göre Türkiye’nin sahip olduğu kültür ve kimlik zenginliği sayesinde bu kadar çok yöresel lezzet var ve bu da onun dünyanın diğer mutfakları gibi parlayabileceğini gösteriyor.
Gastro Rotalar’a Bir Kala
Boztepe, Gastronomi Turizmi Derneği’nin Karadeniz’den Ege’ye, Güneydoğu’dan Marmara’ya kadar pek çok bölgede yeni “gastro kentler” ve gastro rotalar, gastro acenteler ve gastro rehberler oluşturmak üzere ilgili taraflarla görüşmelerini sürdürdüğünü bildiriyor. Bunun dışında Türkiye’nin lezzet haritalarının oluşturulması sürecinde “gastronomi köyü” için arazi ve işletmecisi belirlendiğini de vurguluyor. Derneğin bir başka aktivitesi ise Gastronomi Tırı. Boztepe, yurt içindeki illerde Türk mutfak kültürünü tanıtmak, ülke içinde “gastronomi bilinci” yaratmak için yerli ve yabancı turistlere yönelik “Gastronomi Tırı”konseptini geliştirmekte olduklarını belirtiyor. Boztepe, Türkiye’ye özgü ve sağlığın timsali yoğurdun başka ülkeler tarafından sahiplenilmeye başlaması üzerine harekete geçen GTD’nin, 2019 yılının Mayıs ayında Dünya Yoğurt Konferansı düzenlemek niyetinde olduğunu sözlerine ekledi.
Bizi Takip Edin