Vicdan Hareketi Çağrısı: “Suriyeli Kadın ve Çocuk Tutsaklar Serbest Bırakılsın”
Suriye’de hapishanelerde bulunan kadın ve çocukların acilen özgürlüklerine kavuşmaları için eyleme geçen Vicdan Hareketi, Haliç Kongre Merkezi’nde 45 ülkeden aktivistlerin katılımıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. 110 ülkenin destek verdiği açıklamada “Suriyeli kadın ve çocuk tutsakları, pazarlıksız ve koşulsuz derhal serbest serbest bırakın!” çağrısı yapıldı.
Geçtiğimiz yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, Suriye’de devam eden savaşta kadınların yaşadığı drama dikkat çekmek amacıyla, İstanbul’dan Hatay’a ulaşan Vicdan Konvoyu, bu yıl da özgürlüğün önündeki engelleri kaldırmak amacıyla ‘Vicdan Hareketi’ ismiyle faaliyetlerine devam ediyor. 8 Mart 2019’a kadar tarihine kadar bir dizi program gerçekleştirecek olan Vicdan Hareketi, çalışmaların ilk startını İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde yaptığı uluslararası basın açıklamasıyla verdi.
‘Çünkü İnsanız’ sloganıyla çalışmalarını yürüten Vicdan Hareketi, 7 binden fazla kadın ve çocuk tutuklunun olduğu Suriye’de son kadın ve çocuk özgür oluncaya dek faaliyetlerini sürdürecek. Vicdan Hareketi, dini, dili, ırkı, rengi ne olursa olsun insanların işkence görmeden, zulme uğramadan onurlu ve insanca yaşaması gerektiğine inanıyor. Hareket, kadınların, Suriye’de savaşın başından bu yana işkence, tecavüz, infaz, hapis ve mültecilikle büyüyen dramlarına dikkat çekmeyi amaçlıyor.
Dünyanın farklı bölgelerinden siyasetçiler, gazeteciler, akademisyenler ve insan hakları savunucularının destek verdiği özgürlük çağrısı buluşmasına katılan bazı isimler şöyle; Azerbaycanlı Sanatçı Azerin, Mandela’nın Torunu ve Milletvekili Chief Mandela, Srebrenitsa Anneleri, İngiltere Parlamentosu’nun İlk Müslüman Milletvekili Hon Baroness Pola Manzila Uddin, Ekvador Milletvekili Ana Belen Marin Aguirre ve Ukraynalı Milletvekili Dr. Olga Bogomolets gibi çok sayıda dünyaca tanınmış aktivist isim…
110 ülkeden 2 bin STK destek verdi
Basın toplantısında, ilk konuşmayı Vicdan Hareketi Genel Koordinatörü Yavuz Dede yaptı. Vicdan Hareketi’nin 110 ülkeden destekle kurulduğunu ifade eden Yavuz Dede, kendilerine Türkiye’den ve dünyadan 2 binin üzerinde STK’nın destek verdiğini açıkladı. Konuşmasının devamında “Suriye’de yaşananları anlatabilmek mümkün değil” diyen Dede, eylemlerin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne kadar devam edeceğini söyledi. Dede, “Bu süre zarfında sosyal medya üzerinden çeşitli etkinliklerin gerçekleştireceğiz. 45 ülkeden aramızda bulunan katılımcılarımız da kendi ülkelerinde farklı etkinlikler düzenleyecekler” dedi.
“Rakam olarak gözaltına alındık. Ben 291 numaraydım”
7 ay boyunca Suriye hapishanelerinde işkence gören ve zindanda eşini kaybeden Suriyeli kadın Majed Sharbajy, hapishanede kendini tecavüzle tehdit ettiklerini söyledi. “Çok defa eşimin gözleri önünde başörtümü çıkarttılar” diyen Sharbajy, yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Yaşadıklarımızı ifade etmek gerçekten mümkün değil. Eşimle birlikte barış ve özgürlük hareketlerine katıldık diye gözaltına alındık. Benimle birlikte 20 kadın gözaltına alındı. Hepimiz aynı anda uyumak istesek sığmıyorduk bu yüzden nöbetleşe uyuyorduk. 3 ay boyunca hiç banyo yapmadık. Yani hiç ıslanmadık. Yavaş yavaş bitlenmeye başladık. Kolera’dan ölenler oldu. İşkenceden, hastalıktan her gün ölenler oluyordu. Sonra da onları da toplu mezarla gömüyordu. Bunu yapmalarının sebebi ise tüm dünyadan bu zulmü saklamaktı. Bizimle birlikte birçok hamile kadın vardı hapishanede. Hiçbirine ilaç verilmiyordu ve hepsi bu talebi yinelemek için çığlık atarak seslerini duyurmaya çalışıyorlardı. Bizler rakam olarak gözaltına alındık. Ben 291 numaraydım. İsimlerimiz yoktu, bilinmiyordu. 291 benim numaramdı. Yok edilmemiz isteniyordu ve bunu çoktan göze almışlardı.”
Nelson Mandela’nın torunu Chief Mandela: “Biz Sessizlerin Sesiyiz”
Güney Afrika’nın Apartheid rejimiyle mücadele eden efsanevi lideri Nelson Mandela’nın torunu Chief Mandela, da ülkesini temsilen Vicdani Hareket çağrısına katıldı. 2009’dan beri Güney Afrika Ulusal Meclisi’nde milletvekili olarak görev yapan Chief Mandela, eşini ve çocuklarını 8 Mart 2018’de Suriye sınırında gerçekleşen Vicdani Konvoy Hareketi’ne göndermiş ve ilk desteklerini iletmişti. 10 binden fazla kadın aktivist Suriye sınırında buluşmuş, kadınlara ve çocuklara yapılan işkenceye ve hukuksuzluğa karşı eylemde bulunmuşlardı.
Güney Afrika’nın acımasız, baskıcı ve ırkçılık ayrımı güden bir geçmişi olduğuna vurgu yapan Mandela, “Biz dünyanın neresinde olursa olsun kim savaşırsa savaşsın bu savaşa karşıyız. Güney Afrikalılar olarak baskının ve ırkçılığın ne demek olduğunu çok iyi biliyoruz. İnsan hakları öncüsü ve savunucusu dedem Nelson Mandela bize dünyanın herhangi bir yerinde özgürlüğü kısıtlanan bir insan kalana kadar mücadelemize devam etmemiz gerektiği yönünde öğüt verirdi. Bu nedenle dünyada tek bir kişi zulmü görmeyene dek mücadelemize devam edeceğiz. Dünya Güney Afrika’nın sesini duysaydı ve ‘Release Mandela’ kampanyamız için çağrı yapsaydı biz de özgürlüğümüzü elde edebilirdik. Bu yüzden biz sessizlerin sesiyiz ve onların sesini duyurmalıyız.” dedi.
Mandela ayrıca dünya liderlerinin müzakere masasında bir araya gelmesi ve Vicdani Hareket’i desteklemesi gerektiğini belirterek, 45 ülkeden bu kadar insanın Suriye’de hapishanelerde olan kadın ve çocukların özgürlüğüne kavuşması, ayrıca başka bölgelere göç etmek zorunda kalan kişilerin kendi topraklarına dönme hakkı için bir araya geldiklerini söyledi. Suriye rejimine yaptıklarının insan haklarına aykırı olduğunu ve bunun derhal sona ermesi gerektiğini söylemek için bir manifesto okuduklarını vurgulayan Mandela, “Şartsız bir biçimde siyasi tutsakların özgürlüğüne kavuşmasını ve istismarın sona ermesini istiyoruz.” şeklinde konuştu.
Suriyeli Lula: “1 yaşındaki bebeğimi zorla kucağımdan alıp yere fırlattılar”
Vicdan Hareketi’ne destek vermeye gelenler arasında Suriye’de Esad rejimi tarafından 3 yıl boyunca her türlü işkenceye maruz kalan 4 çocuk annesi 35 yaşıdaki Lula Alağa da vardı. Lula’nın hikayesi ve çektiği acılar kelimelere kolay aktarılacak cinsten değil. Lula’nın yaşadığı dehşet dolu zamanlar Mart 2011’de Suriye’de savaşın başlamasıyla ve bir gece vakti Esat rejimi askerlerinin Halep’teki evlerinin kapısını kırarak içeri girmesiyle başlıyor. Erkekleri korkutmak ve baskı altına almak için kadınların silah olarak kullanıldığını belirten ve askerler tarafından evine zorla girdiklerinde kucağında 1 yaşındaki bebeğiyle olan Lula dehşet dolu anları şöyle anlatıyor; “Esad’ın askerleri eşim ve çocuklarımla evimizde uyurken çok korkunç bir şekilde kapımı kırdılar ve içeri girdiler. Eşimle konuşmama hiç izin vermediler. 1 yaşındaki bebeğimi zorla kucağımdan alıp yere fırlattılar. Sonra benim gözlerimi bağladılar ve zorla arabaya bindirdiler. Kocam da bir şey yapamadı çünkü ellerinde silahları vardı ve çocuklarımın gözleri önünde bu olaylar yaşandı.” diyerek yaşadıklarını anlatmaya devam etti.
Erkekleri korkutmak ve mücadeleden vazgeçirmek için eşlerine gözlerinin önünde işkence yaparak tecavüz ettiklerini söyleyen Lula, “Gözlerim bağlı şekilde toplama alanına getirildikten sonra çırılçıplak soymak istediler, direndim ama zorla üzerimdeki tüm kıyafetleri çıkardılar. Sorgulamayı çırılçıplak yaptılar. Sorgu boyunca her türlü küfür hakaret ve şiddete maruz kaldım. İşkencelerin ilk sorguda olacağını düşünmüştüm ama büyük hapishaneye geçtikten sonra şiddetin boyutu daha da arttı. Her gün 4 saat boyunca kollarımızdan bir demire asılı olarak duruyorduk. Bu şekilde bize elektrik vererek işkence yapıyor, çıplak vücudumuza ellerine ne geçerse vuruyorlardı.” dedi.
“Eşimin gözünün önünde bana tecavüz ettiler”
Lula tutuklandıktan sonra 4 çocuğuna kocasının ailesi bakmış. Çünkü kendi tutuklandıktan bir gün sonra kocası da tutuklanmış ve karı kocayı karşılıklı oturtup sorgulamaya başlamışlar. Lula yaşadığı korkunç olayı şöyle anlatıyor; Eşimle bizi çırılçıplak soydular ve karşılıklı oturttular. Eşime benim gözümün önünde çok işkence ettiler. Eşimin gözünün önünde bana tecavüz ettiler. Eşim işkencelere ve bana yaptıklarına dayanamadı ve hasta oldu. Hasta olduğu halde işkencelere devam ettiler ve yine bir sorgu sırasında gözlerimin önünde şehit oldu. Bunları anlatmak çok zor ama yaşadıklarımı tüm dünya bilsin istiyorum. Belki bir insanın daha harekete geçirir.” şeklinde konuşmalarına devam etti. 3 yıl boyunca türlü işkencelere maruz kalan Lula, ailesinin biriktirdiği 5 bin Suriye Lirası karşılığında serbest bırakılmış. Serbest kaldıktan 6 ay sonra çocuklarını da alıp Türkiye’ye gelen Lula, Hatay’da bir mağazada çalışıyor ve geçimini kendi sağlıyor. Şimdi 16, 12, 11 ve 6 yaşlarında olan 4 çocuğu ile birlikte yaşadığı zor zamanları hatırlamamaya çalışıyor.
Vicdan Hareketi’nin kendisini çok umutlandırdığını ifade eden Lula, hapishanelerde yaşadıkları aklına geldikçe Suriye’deki tutsak kadın ve çocukları düşündüğünü ve onların özgürlüğüne kavuşması için elinden geleni yapacağını söylüyor. Esat rejimi kaldığı sürece Suriye’nin geleceği olmadığını belirten Lula, “Dünyanın artık Suriye konusunda birlik olup güçlü bir tepki göstermesi gerekiyor. Çünkü her gün gün hapishanelerde onlarca insan ölüyor ve bu sayı her geçen gün artıyor.” dedi.
Bizi Takip Edin