2018 İş Cinayetleri Raporuna Göre En Çok Ölüm Tarım ve İnşaatta
İSİG Meclisi'nin hazırladığı 2018 yılı içerisindeki iş kazalarında yaşamını yitiren işçilere dair rapor yayınladı. "Hangi Savaşta Bu Kadar Arkadaşımızı Kaybediyoruz” başlığıyla sunulan rapora göre 1923 işçi geçtiğimiz yıl içerisinde yaşamını yitirdi. Ölümlü kazaların büyük çoğunluğu inşaat ve tarım sektöründe yaşanırken, ölümlerin yüzde 98 oranında sigortasız işçilerde yaşanması dikkat çekti.
İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), 2018 yılı İş Cinayetleri Raporunu açıkladı.
Ulusal ve Yerel Basın Organları, işçilerin mesai arkadaşları, işçi aileleri, iş güvenliği uzmanları ve sendikalardan gelen bilgilerin derlenmesi ile oluşturulduğu belirtilen 2018 İş Cinayetleri Raporu; “Hangi Savaşta Bu Kadar Arkadaşımızı Kaybediyoruz” başlığı ile yayınlandı.
Tarım ve İnşaat Sektörü Ölüm Yaşanan İş Kolları.
İSİG’in hazırladığı rapordaki bilgilere göre; yıl boyunca toplam 1923 işçi yaşamının kaybederken, yaz mevsiminde kayıpların daha çok olduğu görüldü, en çok ölüm vakası ise Temmuz ayında (201 ölüm vakası) yaşandı.
Ölümlerin en çok yaşandığı iş kolları Yüzde 24’lük oranla tarım ve orman işleri oldu. Yüzde 23’lük oran ile inşaat ve yol işleri ikinci sırada yer aldı. Yaşamını kaybedenlerin büyük çoğunluğunun sendikasız çalışan işçiler olduğu dikkat çekti ki bu oran yüzde 98 civarında.
2018 yılında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle:
- Trafik, Servis Kazası nedeniyle 408 işçi;
- Ezilme, Göçük nedeniyle 379 işçi;
- Yüksekten Düşme nedeniyle 325 işçi;
- Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 200 işçi;
- Elektrik Çarpması nedeniyle 113 işçi;
- Şiddet nedeniyle 112 işçi;
- Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 82 işçi;
- İntihar nedeniyle 73 işçi; Patlama,
- Yanma nedeniyle 50 işçi;
- Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 40 işçi;
- Kesilme, Kopma nedeniyle 24 işçi;
- Diğer nedenlerden dolayı 117 işçi yaşamını yitirdi.
67 Çocuk İşçi Yaşamını Yitirdi
Raporda yer alan verilere göre 14 yaş ve altı 23, 15- 17 yaş aralığında 44 çocuk işçi yaşamını yitirdi. 65 yaş üstünde çalışan 98 işçi iş cinayetine uğrarken 28-50 yaş aralığındaki işçilerde %49 çoğunlukla ölüm oranı gözlendi.
Cinsiyetlere göre dağılımda ise 199 kadın işçi yaşamını yitirirken, 1804 erkek işçi yaşamını kaybetti.
Mülteci İşçiler de Raporda Yer Aldı
Mülteci işçilerden 110 kişi yaşamını yitirirken, ölümlerin büyük çoğunluğu Suriyeli ve Afganistan’lı işçilerden oluşuyor.
İstanbul İş Cinayetlerinin En Çok Yaşandığı İl
Rapora göre:
- 226 ölüm İstanbul’da;
- 81 ölüm Kocaeli’nde;
- 70 ölüm Manisa’da;
- 69 ölüm Bursa’da; 68 ölüm
- Antalya’da; 66 ölüm
- İzmir’de; 56’şar ölüm Ankara ve Aydın’da;
- 50 ölüm Gaziantep’te;
- 48 ölüm Adana’da;
- 45 ölüm Denizli’de;
- 43’er ölüm Konya ve Şanlıurfa’da;
- 39 ölüm Samsun’da;
- 35’er ölüm Mersin ve Sakarya’da;
- 33’er ölüm Balıkesir ve Tekirdağ’da;
- 31 ölüm Zonguldak’ta;
- 29’ar ölüm Hatay ve Muğla’da;
- 27 ölüm Çorum’da;
- 25’er ölüm Kütahya ve Trabzon’da;
- 23’er ölüm Adıyaman, Elazığ ve Sivas’ta;
- 22’şer ölüm Bolu ve Kastamonu’da;
- 21 ölüm Kahramanmaraş’ta;
- 20’şer ölüm Karabük ve Mardin’de;
- 19’ar ölüm Diyarbakır ve Kayseri’de;
- 18’er ölüm Eskişehir ve Osmaniye’de;
- 17 ölüm Ordu’da;
- 16’şar ölüm Çanakkale, Düzce ve Malatya’da;
- 15 ölüm Isparta’da; 14’er ölüm Burdur, Niğde ve Şırnak’ta;
- 13 ölüm Aksaray’da;
- 11’er ölüm Afyon, Artvin, Bartın, Giresun ve Rize’de; 10 ölüm Bitlis’te;
- 9’ar ölüm Erzincan, Erzurum, Hakkari, Kars, Siirt, Uşak, Tokat ve Van’da;
- 8’er ölüm Edirne ve Kırşehir’de;
- 7’şer ölüm Bilecik, Iğdır, Kırıkkale ve Kırklareli’de;
- 6’şar ölüm Amasya, Ardahan, Karaman ve Sinop’ta; 5’er ölüm Batman, Gümüşhane ve Nevşehir’de;
- 4’er ölüm Yalova ve Yozgat’ta;
- 3’er ölüm Ağrı, Bingöl, Çankırı, Muş ve Tunceli’de;
- 1’er ölüm Bayburt ve Kilis’te;
- 33 ölüm ise Yurtdışında gerçekleşti.”
İSİG’in Acil Talepleri
İşçilere örgütlenme çağrısında bulunan İSİG Meclisi acil olarak gerçekleşmesi gereken taleplerine rapor sonunda yer verdi.
1- Ölen işçilerin yüzde 98’i sendika üyesi değildir. Yani sendikasız çalışmak ölüm demektir. İş cinayetlerinin önlenmesi, sağlıklı ve güvenli çalışmanın ön koşulu işçi katılımıdır. İşçiler ancak sendikalaşarak bunu sağlayabilir. Ülkemizde sendikaya üye olan işçiler işten atılıyor, sermaye işyerlerinde sendika istemiyor ya da istediği sendikayı getiriyor. Devlet daha ileri giderek sendikaların yapacağı basın açıklamalarını, toplantıları ve grevleri yani toplu pazarlık hakkını yasaklıyor. Bu noktada işyeri İSİG kurulları, çalışan temsilciliği ve genel olarak sendikal örgütlenme üzerindeki baskılar sona erdirilmelidir. Grev yasaklarına son verilmelidir…
2- İşyerlerinde işçilere keyfi bir biçimde iş tanımı dışında işler yaptırılıyor. Çalışma saatleri günde 10-12 saate ulaşıyor. Mesai ücretleri, izin hakları vb. verilmiyor. Özellikle taşeron işçiler bu koşullarda çalışırken şimdi taşerona rahmet okutacak kiralık işçilik gibi kölelik uygulamaları getiriliyor. Özelde veya kamuda tüm taşeronlaştırma ve kiralık işçilik uygulamalarına son verilmelidir…
3- İş cinayetlerinin sorumlusu patronlar, bürokratlar ve siyasiler yargılanmıyor. Yargılananlar ise çoğunlukla günah keçisi haline getirilen iş güvenliği uzmanlarıdır. Yine mahkemeler iş cinayetlerini cezalandırmıyor, failleri ’24 taksitli para cezası vererek serbest bırakıyor’. İş cinayetlerinin sorumlusu patronlar, bürokratlar ve siyasiler yargılanmalıdır…
4- ILO ve WHO verilerine göre 1 ‘iş kazası sonucu ölüm’ karşılığında yaklaşık 6 ‘meslek hastalığı sonucu ölüm’ olmaktadır. Ancak SGK verilerine göre her yıl ortalama 500 civarı işçi meslek hastalığına yakalanmakta ve neredeyse hiç bir işçi de ölmemektedir. Meslek hastalıklarının gizlenmesinden vazgeçilmeli ve bu noktada sağlık örgütlerimizin yürütücülüğünde tespit eden/önleyen bir yaklaşım hayata geçirilmelidir…
5- Çalışma yaşamının denetiminde görev yapan iş müfettişlerinin siyasi iktidara olan bağımlılığının önüne geçilerek, ‘İş Teftiş Kurulu’nun yönetiminde emek örgütlerinin ağırlığı olacak şekilde sosyal taraflardan oluşan bağımsız bir üst kurul haline gelmesi sağlanmalıdır…
6- Emeğin korunmasının temellerinden ikisini iş güvencesi ve insanca yaşayacak bir ücret oluşturur. Asgari ücret insanca yaşanabilir bir seviyeye yükseltilmeli, işten atmalara son verilmeli ve işsizlik önlenmelidir…
7- İşçilerin sağlıklı yaşamak ve can güvenliklerini sağlamak için ulaşım, barınma ve beslenme hakları vazgeçilmezdir. İşçi servisleri uygun araçlardan oluşmalı, işçilere kalacak lojman sağlanmalı ve gıda zehirlenmelerini önlenmelidir. Yine toplu taşıma, konut ve gıda fiyatları konusunda adımlar atılmalıdır…
8- Her yıl 60-70 çocuk çalışırken yaşamını yitirmektedir. 2018 yılı ‘çocuk işçilikle mücadele yılı’ ilan edilmesine rağmen 67 çocuk işçi can vermiştir. Bu noktada özellikle sanayinin ucuz emek gücü ihtiyacını karşılayan 4+4+4 eğitim sistemine son verilmeli ve çocuk işçilik yasaklanmalıdır…
9- Ülkemizde küçük yaşlarda çalışma hayatı başlamakta ve neredeyse ömür boyu sürmektedir. Emekçilerin belli bir çalışma yılından sonra emekli olma hakları vardır ve bu da çalıştıkları mesleğe ve cinsiyetlerine göre belirlenmelidir. Emekliliğin yaşa takılmasına ve kademeli olarak 65 yaş olarak belirlenmesine yani mezarda emekliliğe son verilmelidir…
10- Kadın emeği; tarımda, sanayide, hizmet sektöründe ve evde görünmez hale getirildi. Oysa her yıl 120-130 kadın çalışırken yaşamını yitiriyor. Kadını temel alan bir işçi sağlığı anlayışı tanımlanmalıdır…
11- Ülkemizde milyonlarca mülteci/göçmen işçi bulunmaktadır. Temel düzenlemelerden mahrum bırakılan mülteci/göçmen işçilerin çalışma, sağlık, barınma, ücret vb. güvenceleri sağlanmalıdır. Türkiyeli işçilerle mülteci/göçmen işçileri karşı karşıya getiren ücret ve çalışma politikalarından vazgeçilmelidir. Yine bu noktada bölge ülkelerini savaşın içine sürükleyen politikalardan uzak durulmalıdır…”
Raporun Tamamına Ulaşmak İçin : http://guvenlicalisma.org/19796-hangi-savasta-bu-kadar-arkadasimizi-kaybediyoruz-2018-yilinda-en-az-1923
Bizi Takip Edin