Hindistan’dan Sonra Singapur’da Da Ateşlenen Eşcinsel İlişki Yasağına Karşı Mücadele Yasada Değişiklik Konusunda Israrlı
Singapur’da eşcinsel hakları için mücadele eden aktivistler geçtiğimiz Eylül ayında eşcinsel ilişki yasağını hükümsüz kılma kararı alan Hindistan’ın ardından kendi ülkelerinde de benzer bir değişiklik için sürdürdükleri mücadelelerinde motivasyonlarını hiçbir şeyin engellemesine izin vermeden hükümete çağrıda bulunuyorlar.
İngiliz İmparatorluğu’nun sömürgesi altında bulunan tüm bölgelerde eşcinsel ilişkiyi yasadışı kabul eden yasalar genellikle birbirine çok fazla benziyor, hatta farklı ülkelerin anayasalarında yer alan bazı yasaların sayı numaraları bile aynı. Örneğin; Hindistan’da geçtiğimiz Eylül ayında hükümsüz kılınan eşcinsel ilişkiyi yasaklayan yasa Paragraf 377, Singapur’da ise Paragraf 377A.
Geçtiğimiz sonbaharın başında Hindistan Yüksek Mahkemesi’nin ülkede sömürge döneminden kalma eşcinsel ilişkiyi yasaklayan Paragraf 377’yi yürürlükten kaldırma kararı alması, Hindistan’dan 2500 km uzaklıkta bulunan Singapur’da yaşayan Johnson Ong’u kendi ülkesinde de uygulanmaya devam edilen benzer bir yasağın ortadan kaldırılması için harekete geçirdi. Kısa zaman içinde, Ong (43) “insan haysiyetinin ihlali” olarak tanımladığı yasanın Singapur versiyonunun “absürd ve keyfi” olduğunu belirterek yasanın hükümsüz kılınması fikrini tartışmaya açmasının yanı sıra, anayasal boyutta da konu hakkında dava açtı. “Hindistan o kadar muhafazakar bir ülke ki, hatta bazı yönlerden Singapur’dan çok daha muhafazakar,” diyen Ong sözlerine sözlerine devam etti; “Yani ben de düşündüm ki eğer Hindistan yapabiliyorsa, neden biz de yapmayalım?”
İngiliz İmparatorluğu’nun bir ucundan diğer ucun insan hakları aktivisti geylerin, Hindistan’da mahkemenin verdiği tarihi kararın ardından kendilerine aylardır sordukları bir soru bu. Bu aktivistler için Hindistan’ın verdiği karar küresel gey hakları hareketi için yalnızca bir zafer olmakla kalmıyor, aynı zamanda onları uzun zamandır kontrolü altında tutarak gelişmelerini engelleyen Viktoryan İngiltere dönemi mirasına da kesin bir ret anlamına geliyor.
Eskiden İngiltere’nin sömürgesi altında bulunmuş olan 70 civarı ülkenin yarısından fazlası eşcinsel ilişkiyi yasa dışı kabul ediyor, ki bu yasa da İngilizlerden miras kalmış. Bu ülkelerden birçoğu anayasalarını direkt olarak Hindistan Ceza Yasasından almışlar, ki o zamanlar Hindistan Ceza Yasası diğer sömürge devletler için bir model olarak görülüyordu.
Günümüzde, yani İngiliz İmparatorluğu bölgeyi terk ettikten on yıllar sonra, sonunda İngilizler kendi evlerinde eşcinselliği yasallaştırdılar fakat bu sömürge dönemi yasaları eski sömürge devletlerinde güçlerini hala koruyorlar. Bu yıl Birleşik Krallık’ın Başbakanı Theresa May yaptığı açıklamada İngiltere’nin bu konudaki sorumluluğunu üstlenmişti; “Bu yasaların yürürlüğe genellikle benim ülkem tarafından konulduğunun gayet farkındayım. O zaman da hataylıydılar, şimdi de hatalılar. Birleşik Krallık’ın başbakanı olarak böyle yasaların tanıtılmış olmasından ve ayrımcılık mirasından, bu ayrımcılığın sebep olduğu şiddetten ve bugün hala sürmeye devam eden ölümlerden dolayı derin bir pişmanlık duyuyorum. Bir uluslar ailesi olarak bizler bir diğerinin kültürüne ve geleneklerine saygı duymalıyız. Fakat bunu, İngiliz Devletler Topluluğu anlaşmasında da açıkça belirtilmiş bir değer olan ortak eşitlik değeriyle tutarlı olacak bir tavır içerisinde gerçekleştirmeliyiz. Bize düşen çok şey kalıyor. Hiç kimse olduğu veya sevdiği kişi sebebiyle idamla veya ayrımcılıkla yüzleştirilmemeli. Ve Birleşik Krallık, böylesine bir ayrımcılığı mümkün kılan çoktan tarihi geçmiş bu yasaların reformunu isteyen İngiliz Devletler Topluluğu üyelerini desteklemeye hazırdır.”
Fakat Hindistan’daki karar bazı aktivist geylerin de söylediği şekliyle “sömürgeci akşamdan kalmalığa” karşı verilen mücadeleye yeni bir hayat üfledi.
Sri Lanka’daki aktivistler Hindistan Yüksek Mahkemesi’yle yürütülen davada başarılı bir şekilde gey hakları için savunmuş olan Hindistanlı avukatlardan tavsiye istediler. Kenya’daki siyasal partiler, Hindistan’da verilen karara dayanarak ülkedeki eşcinsel ilişki yasağını yürürlükten kaldırmak için tartışmaları Kenya Yüksek Mahkemesi’ne taşıdılar.
Hindistan’da verilmiş olan kararın ardından yaşanan uyanıştan meydana çıkan en sesli hareket belki de canlı sivil aktivizmiyle çok da tanınmayan refah şehir devleti Singapur’da oluştu. Daha önce yasağa karşı verilen yasal mücadeleler başarısız olmasına rağmen, Singapurlu eski diplomat Tommy Koh’un Hindistan’ın verdiği kararın ardından gey topluluğa seslenerek “yeniden deneyin” demesi üzerine aktivistler mücadelelerini yeniden gündeme getirdiler.
Koh’un cesaretlendirmesi ile Paragraf 377A’yı hedef alan birçok tartışma yeniden alevlendi. Geçmişi 1938’e dayanan bir erkeğin başka bir erkekle “herhangi bir iğrenç ahlaksızlığa” karışması durumunda iki yıla kadar hapis istemi ile tehdit eden yasa kadınlar arasında yaşanan eşcinsel ilişki hakkında hiçbir yaptırımda bulunmuyor ve çok nadiren uygulanıyor.
Org’un sürdürmekte olduğu yasal mücadelenin yanı sıra, eski bir savcı ve eski bir diplomatın da aralarında bulunduğu 50.000’den fazla insan anayasal kodların bir önizlemesi olarak on yıldan daha uzun süreli bir dönemin ardından ilk kez hükümetten Paragraf 377A’yı yeniden gözden geçirilmesini talep eden bir dilekçe imzaladılar. Fakat hükümet reddetti.
Sonbaharın başında Hindistan’da verilen kararla birlikte alevlenen bu eneji büyük ölçüde durulmuş olsa da, aktivistler yasada yapılmasını talep ettikleri değişimleri kabullendirmeye kararlı. Aktivistlerin mücadeleleri, 17 Aralık Pazartesi günü Singapur Yüksek Mahkemesi’nin tarihi bir davada Singapurlu gey bir çiftin yasal olarak çocuk evlat edinebileceği kararını vermesinin ardından yeniden alevlendi.
Singapur 2018 yılının çoğunluğunu küresel sahnede geçirdi, ilk önce Başkan Trump ve Kuzey Kore Lideri Kim Jong-un arasında Haziran ayında gerçekleşen zirve toplantısının merkezi olarak, ardından da Crazy Rich Asians (Çılgın Zengin Asyalılar) isimli Asyalıların lüks hayatlarını konu alan bu popüler filmin çekildiği yer olarak.
Dilekçe kampanyasının başlatılmasına yardım etmiş olan film ve tiyatro yönetmeni Glen Goei, “Dünya Singapur’u yüksek yaşam standartları ve ilerici politikaları olan bir ülke sanıyor, ama bu Singapur’un görünen yüzü, işin alt kısmını görmüyorlar,” dedi.
Muhafazakar gruplar yasanın hükümsüz kılınması adına başlatılan bu harekete karşı pozisyon almış durumdalar. Eylül ayında, ülkedeki 200 kiliseyi temsil eden Singapur Ulusal Kiliseler Konseyi, “eşcinsel hayat tarzı sadece bireyler için değil, aynı zamanda aileler ve toplumun bütünü için de zararlı,” diyerek yasaya destek çıkmışlardı.
Diğer ülkelerde de benzer tartışmalar yapılmaya devam ediliyor. Bazı Singapurlular ise yasağın hükümsüz kılınması yönünde karar verilmesi durumunda, “geleneksel aile değerlerinin” tehdit altına gireceğine ve bunun da “ülkeyi uçurumun eşiğine sürükleyeceğine” dair endişelerini dile getirdiler.
Yetkililer ise konu hakkında hangi yönde karar alınacağını belirleyecek olanın yine halk olduğunu söylediler. Yakın zamanda, bağımsız bir pazar araştırması şirketi olan Ipsos Halkla İlişkiler tarafından yapılan anket araştırması sonucunda Singapur’daki insanların %55’nin yasağı desteklediği, %12’sinin ise yasağa karşı olduğu kaydedildi.
BBC ile geçen sene yapılan bir röportajda Başbakan Lee Hsien Loong yasayı “tedirginlik verici bir uzlaşma” olarak tanımlamış ve “Toplumun tutumu değişinceye kadar yasayla yaşamaya hazırlıklıyım,” demişti.
Aktivistler, vatandaşlarının ilişkilerine yakınlığıyla bilinen bir hükümet için bu durumun alışılmadık olduğunu söylüyorlar.
Goei ile dilekçe kampanyasının başlatılmasına yardım etmiş olan Johannes Hadi, “Hükümetin ‘bırakın halk versin’ demesi ilginç, çünkü bizim hükümetimiz hiçbir zaman pasif olmadı. Her zaman aktiftiler ve ülkenin ilgi odağında neyin olduğunu hissederlerse onu yaptılar,” dedi.
2007’de Singapur Parlamentosu yasanın orijinali olan Paragraf 377’nin hükümsüz kılınması yönünde karar almıştı. Rızası olan yetişkinler arasındaki oral ve anal cinsel ilişkiyi yasaklayan Paragraf 377A ise hala anayasadaki varlığını koruyor.
Yetkililer ise zaten yasanın çok nadir olarak uygulandığını hatırlatarak gey vatandaşlara güven vermeye çalışıyorlar. Fakat yıllar boyunca, çıkar amacı gütmeyen yerel gruplar ve antolojistler tarafından toplanan sanık ifadelerinde gey Singapurlu vatandaşlar bunu sadece kimliklerinden dolayı onları suçlu olarak tanımlayan bir yasanın gölgesi altında yaşamak olarak tarif ediyorlar.
Derin yalnızlık duygusu yaygın bir tema. Singapurlular çokkültürlü toplumlarında onur yürüyüşleri gerçekleştirebiliyor olsalar da ülkenin tutucu medyası ve isyana teşvik eden yasaları bırakın cinsel kimliği, etnik ve dini farklılıkları açıkça konuşma konusunda bile mücadele gücünü kırıyor.
Bunun yanı, uğradıkları cinsel taciz, ev içi şiddet, hatta tecavüz olaylarını kendilerinin suçlu duruma düşürülmesinden korktukları için bildirmemiş olan kurbanların hikayeleri de var. Her gün karşılaşılan, artık sıradanlaşmış kamusal alanda, işyerlerinde ve özellikle de aile içinde gerçekleşen tüm bu ayrımcılık deneyimlerinin hikayeleri gibi daha niceleri var.
Aktivistler, erkekler arasında eşcinsel ilişkiyi engelleyen bu yasanın daha geniş ölçekte gey topluluğa karşı yapılan ayrımcılığın başka bir tonu olduğunu söylüyorlar. Örneğin; geylerin medyada pozitif tasvirlerinin sunulmasına izin verilmiyor.
ABD’de 12 Şubat 2016’da yayınlanan Ellen DeGeneres’in açık lezbiyen kimliği ile sunduğu televizyon programının eski ABD Başkanı Barack Obama’yı konuk ettiği bölümünden, Obama’nın DeGeneres’i hem açık lezbiyen kimliği ile program düzenlenmesinden, hem de gey hakları savunuculuğunda oynadığı önemli rolünden dolayı tebrik ettiği kısım sansüre uğrayarak tamamen kesilmişti. Sansürün sebebi olarak ise sabah 6:00 ile akşam 22:00 saatleri arasında yayınlanan tüm TV programlarının “aileye uygun” olma zorunluluğu olarak gösterilmişti.
Obama’nın Singapur yayınında kesilen kısımda söyledikleri ise şöyleydi: “Olabildiğince yasalardan, ‘Sorma, Konuşma’ gibi daha birçok şeyden kurtuldukça, yüreklerimiz ve akıllarımız da değişti. Bence bu konuda kimse senden daha fazla etkili değil. Sen, açık kimliğinle diğer insanlara da güç verdin ve sonra bunu, kardeşin, amcan, en iyi arkadaşın, iş arkadaşın izledi. Ve sonra tutumlar değişti. Tüm bunları yasa takip etti, ama en başta her şey senin gibi halktan insanlarla başladı. Seninle çok gurur duyuyorum.” Bu sözlerin kesilmesine sebep olan Singapur yayın tüzüğünde yer alan bir madde ise şu şekilde; “Eşcinsel bir yaşam tarzını anlatan programlar toplum değerlerine karşı hassasiyeti korumalı, eşcinsel bir yaşam tarzına özendirmemeli, savunmamalı.”
Bu olayın ardından elbette ki lezbiyen haklarını savunan yerel grup Sayoni’nin kurucu ortaklarından Jean Chong konu hakkındaki tepkisini bir şaka ile ifade etmişti; “Bence Singapur, Ellen’ın lezbiyen olduğunu bilmeyen dünyadaki tek ülke.”
Bu düşmancıl çevreye rağmen, hala bir normallik hissi yakalamak mümkün. Aynı zamanda bir DJ olan Ong, dijital pazarlama işi de yürütüyor ve bir şef olan partneri ile uzun süredir beraberler. Hafta içleri beraber film izliyorlar. Mid Autumn Festivali için durian ve Çin’e özgü bir pasta çeşidi olan mooncake yapmışlar ve arkadaşlarına bunları satmışlar.
Yine de Paragraf 377A kitaplarda kalmaya devam ettiği sürece, Ong Singapur’da yaşayan bir gey olarak yaşamını durduğu zeminin altında her an onu alaşağı edebilecek bir kapı olduğunu bilerek üzerinde durmayı göze almak olarak tanımlıyor, “Kapıyı açan kolu yukarıdan görebiliyorsun ve hükümet diyor ki ‘Endişelenmeyin, kapıyı açmayacağız’. Ama tabii asla bilemezsiniz.”
Dilekçe hükümetin kararında hiçbir etki yaratmasa da, Ong ön duruşmanın 18 Şubat’ta gerçekleştirileceğini vurguladı ve yasal mücadelenin sürdürüldüğünü söyledi.
Aktivistler tüm bu olanlardaki en akıl almaz şeyin hükümetin hala tüm dünyadaki eşcinsellik ve gey hakları hareketini Batı’dan ithal edilmiş bir şey olarak gösterme çabası olduğunu belirtiyorlar. Geçen sene Singapur hükümeti her yıl düzenlenen Pink Dot isimli gey onur buluşmalarına yabancıların katılım göstermesini ve sponsorluk sağlamasını yasakladı.
Fakat aktivistler ve tarihçiler bu durumun tamamen yanlış bir tarih okuması olduğunu ifade ediyorlar. Eğer herhangi bir şey ithal edildiyse, onun da daha önce İngiliz sömürgesi altında bulunmuş Singapur’da ve diğer eski sömürge ülkelerde de uygulanan ve direkt olarak İngiliz yasalarından alınan eşcinsel ilişki yasağının ta kendisi olduğunu vurguluyorlar.
Sri Lanka’daki gey hakları grubu Equal Ground’un kurucusu Rosanna Flamer-Caldera, “Sri Lanka, sömürgeciler gelip kendi Hristiyan ve Viktoryan değerlerini getirmeden önce anaerkil bir ülkeydi. Fakat gelin görün ki hükümetimiz İngiliz yasasına bağlılıklarını koruyarak eşcinselliğin Batı’dan ithal edildiğini söylüyor,” diyor ve ekliyor; “Tüm bunlardaki mizah görülmeli.”
Kaynak: Nytimes, straitstimes, theguardian
Bizi Takip Edin