Meydan Söyleşileri: STK’ların Bilgi Birikimleri Bir Araya Gelmeli Ortak Bir Yol Haritası Çizilmeli
Ayrımcılığı önleyici her türlü çalışma ve ruh sağlığını ilgilendiren her türlü konuyu çalışma alanı belirleyen Bir İz Derneği’nden, Dernek Başkanı Özlem Mumcuoğlu mülteci meselesinin kalıcı çözümü için bir arada yaşamda önyargılı olan ‘ev sahibi’nin de çalışma alanına alınması gerektiğini belirterek ‘Mültecilere yönelik yapılan çalışmalar kadar, toplumun önyargılarını azaltıcı, bir arada yaşam kültürüne dair çalışmaların da acilen artırılması gerekmektedir. Toplumsal barışa hizmet edecek en önemli şey bu önleyici çalışmalar olacaktır. ‘ dedi.
Derneğinizin kuruluş amacı ve çalışma alanları nelerdir?
2013 yılında Bir IZ’le yola çıktığımızda toplum ruh sağlığı için toplumdaki herkes çalışma alanımıza giriyordu. Çocuklar, kadınlar, sosyal dezavantajlı tüm bireyler ve onlarla çalışan öğretmenler, ruh sağlığı çalışanları, sağlık çalışanları vb geniş bir kesimi hedef almıştık. 6.yılımızda geldiğimiz nokta kadınlar, çocuklar ve mülteciler öncelikli olmak üzere sosyal dezavantajlı herkes çalışma alanımıza girmektedir. Toplumsal barışa hizmet edecek her konu Bir IZ in konusudur
Halihazırdaki çalışmalarınız nelerdir?
Ayrımcılığı önleyici her türlü çalışma ve toplum ruh sağlığını ilgilendiren her türlü konu çalışma alanımıza girmektedir. Kentin ruh sağlığına etkisinden mülteci sorununa, anne babalar öğretmenler gibi çocuğa dokunan her türlü kurum ve kişilerin güçlendirilmesinden şiddet önleyici çalışmalara kadar geniş bir yelpazede çalışmaktayız. Ağırlıklı olarak önleyici çalışmalar yapmaktayız. Yanyana projemizde önleyici çalışmaların yanı sıra tedavi edici çalışmalara da dahil olduk.
Yan yana projesinin yürütücüsüsünüz. Bu proje özelinde yapılan çalışmalardan bahsedebilir misiniz?
Suriyeli mülteci çocukların karşılaştığı ayrımcılığı azaltmayı ve mültecilerin sosyal uyumunu desteklemeyi hedefleyen YanYana – Suriyeli Çocuklar için Psikososyal Destek Projesi Bir İZ Derneği tarafından, Yuva Derneği ve Oyun Terapileri Derneği işbirliğiyle ve Avrupa Birliği Avrupa Komisyonu Temsilciliği, Demokrasi ve İnsan Hakları için Avrupa Aracı (DIHAA) desteğiyle yürütülmüştür. 1 Şubat 2017 tarihinde başlayan proje faaliyetleri 20 ay boyunca İstanbul ilinde gerçekleştirilmiştir. Suriyeli mülteci çocukların topluma kazandırılmasıdır. Bu kapsamda projenin hedefleri “mültecilere ilişkin ayrımcılık ve zenofobinin (yabancı düşmanlığının) azalması”, “Suriyeli çocuklar ile Türkiyeli çocukların okul ortamında kaynaşmasına ilişkin araçlar geliştirilmesi” ve “Suriyeli çocukların travmalarının iyileşmesi yoluyla iyilik halinin geliştirilmesi” dir.
YanYana Psikososyal Destek Programı İstanbul ilinde 3500 öğrenciye uygulanmıştır. Ayrımcılığı azaltma ve kaynaştırma odaklı interaktif etkinliklerden oluşan program YanYana kutu oyununu da kapsamaktadır. Programı yürüten 120 öğretmen 3 günlük Öğretmen Eğitimine katılmış ve 10 haftalık program süresince 8 adet 16 saat süpervizyon desteği almıştır.
Travma mağduru Suriyeli çocuklara yönelik geliştirilen YanYana Grup Terapi Programı kapsamında 550 Suriyeli çocuk 10 hafta süreyle düzenli grup terapisine katılmıştır. Programı yürüten 73 terapist 3 günlük Uygulayıcı Eğitimine katılmış ve program süresince düzenli olarak 15 Günde bir olmak üzere toplamda 30 adet 60 saat süpervizyon desteği almıştır. Program Grup Psikoterapileri, Oyun Terapisi ve EMDR teknikleri temel alınarak geliştirilmiştir.
Proje faaliyetleri süresince 120 öğretmen, 73 terapist, 32 tercüman, okul örnekleminde 3500 çocuk, terapi örnekleminde 550 Suriyeli çocuğa ulaşılmıştır. 72 okul, 17 stk ve 26 gönüllü işbirliği ile 1200 okul ders saati, 1980 grup terapi saati sürecinde psikososyal destek programı faaliyetleri yürütülmüştür. 500 kutu oyunu basılmış ve ilgili kurum ve kişiler ile paylaşılmıştır.
Projenin sürdürülebilirliği açısından bakacak olursak:
- Okullar için geliştirilmiş psikososyal destek programı: Suriyeli ve Türkiyeli çocukların kaynaşması ve çok kültürlü sınıf ortamı inşası için geliştirilmiştir. Proje faaliyetleri süresince İstanbul genelinde 120 öğretmen ile paylaşılmıştır.
- Kutu Oyunu: YanYana Kutu Oyunu Suriyeli ve Türkiyeli çocukların bulunduğu sınıf ortamında oynanması amacıyla iki dilli olarak geliştirilmiştir. Proje süresince İstanbul genelinde ve ülke çapında kullanımı yaygınlaştırılması hedefi ile 37 sivil toplum kurumu, 120 öğretmen ile paylaşılmıştır.
- Grup Terapi Modeli: Travmanın stabilizasyonu ve Suriyeli çocukların iyilik halinin geliştirilmesi amacıyla geliştirilen Grup Terapi Modeli psikologların erişebileceği yapılandırılmış bir program olarak farklı kurumların erişime açılmıştır. Proje süresince 73 psikolog ile 17 merkezde uygulanmış ve 550 çocuğa ulaşılmıştır.
- Ayrıca Unicef Alfarah Programı kapsamında Adana, İzmir, Gaziantep, Ankara, İstanbul, Antakya illerinde çalışmalarına devam eden 18 psikolog, 18 tercümana eğitimler verilmiş ve açılan gruplar sürecince 25 Eylül 2018 tarihine kadar 5 adet süpervizyon çalışması gerçekleştirilmiştir. Süpervizyonlar halihazırda devam etmektedir.
Mülteci meselesinde sivil toplumun katkısı gözle görülür derecede büyük bir oranda. Sivil toplumun katkılarının devamlılığı ise elbette düzenli bağışları ve fonları ölçüsünde devam edebilir. Daha kalıcı çözümler için öncelikli adımların neler olduğunu düşünürsünüz?
Bu konuda çalışan pek çok STK nın şu ana kadar biriktirdiği bilgi birikimi ve saha tecrübesi var. Bu bilgilerin bir araya gelip bir yol haritası ve sistem haline getirilmesi gerekiyor. Sistem haline getirilmediği takdirde aynı döngüde takılıp kalmak ve amaca yönelik olmayan, birbirini tekrar eden çalışmalara dönme tehlikesi ile karşı karşıya kalınacaktır. Bu kadar bilgi birikimi ve proje fon bulunamadığı takdirde devamlılık gösteremeyecektir. Mültecilere yönelik yapılan çalışmalar kadar, toplumun önyargılarını azaltıcı, bir arada yaşam kültürüne dair çalışmaların da acilen artırılması gerekmektedir. Toplumsal barışa hizmet edecek en önemli şey bu önleyici çalışmalar olacaktır.
Toplum ruh sağlığı söyleşileri de 2017’den beri devam ediyor. Bu söyleşi serisini nasıl kurgulandı? Şimdiye kadar gerçekleştirilen söyleşilere ilginin yoğun olduğu gözlemlenebiliyor. Nasıl bir kitleye hitap ediyor ya da nasıl bir kitle oluştu zaman içinde? Bu söyleşilerle ilgili aldığınız geri dönüşler nedir?
2 yıldır devam ettirdiğimiz ve gurur duyduğumuz bir çalışma bu. Toplumun her kesiminden katılım var. İlk zamanlar 10 kişi gelince sevinirdik. Şimdi büyük salonlarda daha fazla kişiyi konuk edebiliyoruz. Hem çok değerli konuşmacılarımız oldu hem de önleyici toplum ruh sağlığına katkıda bulunacak pek çok değerli konuyu tartıştık. Başından beri ücretsiz yaptığımız bu söyleşilerin temaları nöropsikolojiden edebiyata, kentin ruh sağlığına etkisinden delilik tarihine kadar çok geniş bir yelpazede oldu. Amacımız daha yaşanılır bir toplumda nelere ihtiyaç olduğunu masaya yatırmak, çözüm önerilerini tartışabilmek ve toplumun iyilik haline hizmet edecek her konuya dikkat çekmek.
Toplumsal cinsiyet alanında çalışmalarınız nelerdir?
Kurulduğumuz günden bu yana çalıştığımız bir konu. Çünkü aile içi şiddetin en temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yattığına inanıyoruz. Ayrımcılığı önleyici çalışmalardan biri olarak UNFPA den aldığımız destekle Eyüp’de bir okulda yaptığımız Aile İçi Şiddetle Mücadele projesi böyle bir projeydi. Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi ve Gündem Çocuk Derneği ile ortak yaptığımız bu çalışmada öğrencilerle, ailelerle ve öğretmenlerle interaktif, kutu oyunlu ayrımcılığı önleyici bir çalışma gerçekleştirdik.
Firmalarla da toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri yapıyoruz. Yetişkinlerle eğitim yaparken kendi geliştirdiğimiz bir kutu oyununu oynuyoruz. Amaç toplumsal cinsiyete dair farkındalığı artırmak. İşe yetişkinler olarak hangi kesimden olursak olalım kendimizden başlıyoruz. İster beyaz yakalı ister mavi yakalı, ister psikolog ister öğretmen önce kendi önyargılarımızla yüzleşiyoruz. Bu yüzleşmeler olmadan başkasına yardım çok gerçekçi olmuyor.
Çalışmalarınızı yürütürken kimlerle işbirliği gerçekleştiriyorsunuz? Bu süreci nasıl işletiyorsunuz?
Fon veren uluslararası kurumlar, konsolosluklar, belediyeler, farklı STK larla işbirliği yapıyoruz.
Sivil Toplum “bir arada yaşam” konusunda neler yapıyor ya da neler yapabilir?
Sürdürülebilir projeler yapabilmek en büyük sorun. Bunun için de uzmanlaşmak çok önemli. STK ların birbirleriyle ortak çalışmalar yürütmesi, ortak akıl olması ve interaktif yeni yöntemler geliştirmesi önemli.
Meydan toplantısında ön plana çıkarmayı planladığınız sorunlar/tespitler ya da çözüm önerileriniz neler olacak?
Yanyana projesinin henüz yeni tamamlanan etki raporunu sunmak isteriz. Kısaca özetleyecek olursak:
Proje faaliyetleri sonucunda Türkiye’deki devlet okullarında mülteci çocukların sosyal içermesine ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği ve ağlar geliştirilmiştir. Okul örnekleminde öğretmenlerin sınıf ortamında duygu ifade etmenin önemine yönelik duyarlılık kazandığı belirlenmiştir. Proje uygulama sınıflarındaki öğrencilerin öğretmenlerinin kendilerine önem verdiğini ve önemli hissettirdiğini ifade ettiği gözlenmiştir. Sınıf içi ilişkilerde gelişmeler gözlenmiştir. Grup terapi örnekleminde psikologlar mülteci çocuklarla travma çalışmaya ilişkin beceriler edinmiştir. Suriyeli öğrencilerin kendilerini ve duygu ifade becerilerinde artış gözlenmiş, Suriyeli çocukların travmatik deneyimlerini çalışabilecekleri güvenli bir alan yaratılmıştır. Programı yürüten psikologlar gruplara devam eden çocukların sosyal becerilerinde gelişim gözlediklerini iletmişlerdir.
Bizi Takip Edin