Beyoğlu Yurttaş Meclisi Yerel Yönetimi Tartıştı
Katılımcı bir yerel yönetim anlayışı için bir araya gelen yurttaşların oluşturduğu Beyoğlu Yurttaş Meclisi, yerel yönetimlerde katılım üzerine bir toplantı gerçekleştirdi.
Beyoğlu Yurttaş Meclisi’nin düzenlediği Yurttaş Buluşmaları’nın beşincisi 3 Ekim akşamı Önder Babat Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Yurttaş Meclisi üyesi Deniz Özgür, açılış konuşması yaparak meclis hakkında bilgiler verdi. Meclisin 2018 yılı Ocak ayında kurulduğunu söyleyen Özgür, Nisandan beri etkinlikler düzenlediğini, bu dönem yoğun olarak buluşacaklarını belirtti. Yurttaş Meclisi Facebook sayfasında meclisin amacı “yurttaş olma sorumluluğuyla günümüze ve geleceğimize sahip çıkmak, yönetimde katılım hakkımızı savunmak, demokrasi mücadelesini sürdürmektir” şeklinde ifade ediliyor.
Beşinci buluşmanın konuğu yerel yönetim danışmanı Gönen Orhan “Mahalleden Yerel İktidara: Toplumun Yeniden İnşasının Olanakları” başlıklı bir sunum yaparak yerel yönetime katılım konusunda dinleyicileri bilgilendirdi. Orhan, “Her seçim kampanyasında çok çalışılsa da sonrasında olmuyor hissiyatı kalıyor. Kampanyalar seçim sonuçlarını %1-1.5 arasında değiştirebiliyor. Kamplaşma var, saflar çok katı. Bu noktada ‘Nerede yanlış yapıyoruz?’ sorusu üzerine düşünmek lazım” şeklinde konuştu. Mahalle ve iktidar ilişkisi üzerinde duran Özgür, yurttaşların temelde “Gerçekten seçiyor muyuz?” ve “Seçilen yerel yönetimler gerçekten demokratik kent yönetimleri mi?” sorularını sorması gerektiğinin altını çizdi.
Kentimizi şekillendiren belediye nasıl işliyor, biliyor muyuz?
Belediyelerin işleyiş şeması hakkında kısaca bilgi veren Orhan, en üstte bulunan belediye başkanının seçildikten sonra sorgulanması güç bir konuma geçtiğini ifade etti. Orhan, belediye encümeni ve belediye meclisi oluşumlarının bir ilçenin hükümeti ve parlamentosu gibi değerlendirilebileceğini söyleyerek, yurttaşların bu oluşumlarda görev alan insanları çoğu zaman tanımadığını belirtti. Bir sonraki kademede Denetim, İmar, Plan, Bütçe gibi komisyonlar ve bunun da altında sivil toplum kuruluşlarının yer aldığı şemada gerekli olan geçişliliğin sağlanamadığını ifade eden Orhan, odalar gibi uzman oluşumlarının kentin şekillendiği yer olan imar komisyonu gibi önemli yerlerde bulunamadığını ekledi. Bunların da alt kademesi olan bürokratların da yurttaş ve sivil toplumla iletişiminin zayıflığına değinen Orhan, burada gerek hiyerarşik yapı gerek imza yetkisinin gücüyle bir başka otorite oluşuğunu ifade etti.
Sivil toplum kademesinde meslek odaları, sanayi/ ticaret odası, platformlar, dayanışmalar, muhtarlar, kent konseyleri, hemşeri dernekleri gibi oluşumlar yer alıyor. Orhan sözlerine şöyle devam etti: “Meslek odalarının katılımı 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda ‘komisyonlara çağırılabilirler’ şeklinde yer aldığı için tamamen idarecilerin inisiyatifine bağlı. Muhtarların da kurumsal bir konumu olmadığı için daha ziyade “tanışıklık ilişkileri” gibi resmi olmayan yollarla yerel yönetime dahil oluyorlar. Kent konseyleri ise bazı iyi örnekler hariç genelde siyasi partilerin uzantısına dönüştüğü için yerel yönetim karşısında söz söyleyecek bir katılım ve deneyim mekanizması oluşturamıyor.”
Orhan’a göre bu sorunların yanı sıra belediye başkanı ve belediye meclisi açısından herhangi bir geri çağırma mekanizması bulunmadığı için yurttaş sadece oy verme günlerinde dahil olabiliyor, bunun dışında bir denetim oluşturamıyor.
Belediye şemasının tersine çevrilmesi gerektiğini söyleyen Orhan, mahallelinin ihtiyaçlarının tartışılıp tespit edildiği mahalle meclisleri, mahalle meclisleri arasında iletişimi sağlayacak koordinasyonlar ve kent parlamentoları gibi yapılarla yerel yönetim ve yurttaş arasındaki iletişimin güçlendirilebileceğini belirtti. Kent dokusunun ve yaşamının şekillendirildiği, kente dair politikaların üretildiği komisyonlarda sivil toplumun katılımının bir tercih değil zorunluluk olması gerektiğinin altını çizen Gönen Orhan, bunun katılımcı sistem açısından çok önemli olduğunu vurguları.
“Vergilerim nereye gidiyor?’ sorusunun cevabı verilmeli”
Orhan konuşmasına, belediyelerin seçim sonrası oluşturdukları stratejik plan ve bütçelerde katılımın sanıldığı kadar zor olmadığını söyleyerek devam etti. Mahalle meclislerinin tespit edeceği ihtiyaçların derlenerek bu doğrultuda bütçe hazırlanmasının aslında uygulamada mümkün olduğunun belirten Orhan, bu bütçenin ve sonrasında yapılan harcamaların seçmen tarafından denetlenebilir olması gerektiğini ifade etti. Brezilya, Bolivya, Hindistan, Güney Kore gibi ülkelerde saydamlık, denetim ve katılımcılığa dair çok başarılı uygulamalar olduğunu söyleyen Orhan müşterek talepleri konuşmanın önemli olduğunu ve bunun, toplumda oluşmuş kutuplaşmaları aşmaya yarayabileceğini belirtti.
Yurttaş neler talep edebilir, nelere müdahil olabilir?
Gönen Orhan, Yurttaş Meclisleri’nin çoğalması ve güçlenmesiyle kentlerin daha yaşanılır yerler olması yolunda önemli adımlar atılacağının altını çizdi. Yerel yönetim uzmanı, yurttaşın olası beklentileri arasında üretim ve gelişim için sağlıklı bir altyapı kurulması, içme suyu, doğalgaz ve elektrik gibi kent hizmetlerinin ucuz veya bedavaya yakın sağlanması, 0-4 yaş arası bütün çocuklara bedava eğitim sağlanması, sağlık hizmetlerinin mahalle ölçeğinde düzenlenmesi, her ilçede kooperatiflerin kurulması gibi örnekleri sıraladı.
Mahalle ile kent arasında nasıl bir ilişki kurulması gerektiğine de değinen Orhan, kentteki metro ya da deniz ulaşımı gibi büyük ölçekli projelerin, uzmanlar ve sivil toplum katılımıyla, bu projelerden etkilenecek yurttaşların fikrinin de alınmasıyla hazırlanması gerektiğini söyledi.
Akıllara takılan sorular
Gönen Orhan, konuşmasının ardından katılımcılardan gelen soruları yanıtladı. Bir soru üzerine Orhan, gündelik ve müşterek konuların, kentlilerin bir araya gelmesini sağlayacağının altını çizerek, kreş ihtiyacı, kooperatif buluşmaları gibi buluşmaların hem talepleri tartışmak hem de bahsedilen “metropol yabancılaşması”nı aşmak açısından önemli olduğunu söyledi.
Öne çıkan bir başka soru ise “büyük siyaset” değişmeden bu modelin nasıl mümkün olacağına dairdi. Bu noktada gerek Orhan, gerek Özgür gerekse başka katılımcılar meclislerin çoğalması ve kalabalıklaşmasının büyük siyasete baskı yapması ile kent siyasetinin değişmesinin mümkün olduğunu belirtti.
Katılımcılardan gelen öneriler arasında kooperatifçiliğin biçimlerini tartışmak, çevreye zarar açısından ulaşım özgürlüğünü yeniden düşünmek, aynı yerde duramayacağımızı düşündüğümüz insanlarla bir araya gelebilecek müşterekleri çoğaltmak yer aldı.
Elde olanlarla ilk adımları atmak gerekiyor
Kapanış konuşmasında yeniden söz alan Deniz Özgür, “İhtiyaçlarımızı konuşmayı unuttuk, bunu hatırlamamız lazım. Mahalleden iktidara doğru bir değişim geleceğin politik hattı olacak” dedi. Özgür ayrıca, yurttaşların belediye meclis toplantılarına katılması, tartışmaları takip etmesi ve kentin biçimlendirme süreçlerinde mevcut koşulların el verdiği ölçüde bulunmaya başlaması gerektiğinin altını çizdi.
Yurttaş meclisinin bir sonraki etkinliği 18 Ekim Perşembe günü saat 19.00’da Suriye Pasajı, Diviriği Kültür Merkezinde gerçekleşecek. Etkinlikte Mücella Yapıcı’nın katılımıyla yerel yönetimlerin değişen yapısı tartışılacak.
https://www.facebook.com/Beyo%C4%9Flu-Yurtta%C5%9F-Meclisi-161250027830040/
https://twitter.com/BeyogluYurttasM
NOT:
- İncelemek isteyenler için dünya örnekleri listesi (SUNUMDAN)
- Brezilya, Porto Alegre- Kent Hakkı ve Katılımcı Bütçe
- Hindistan, Kerela Deneyimi
- Polonya, Sopot Kenti
- İspanya, Sevilla Marinaleda
- Washington D.C.- Bütçe için Vatandaş Zirvesi
- Katılımcı bütçe örnekleri:
- Belediye Kanunlarını incelemek için:
- 5393 sayılı Belediye Kanunu:
http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5393.pdf
- 5216 sayılı Büyükçehir Belediyesi Kanunu:
Bizi Takip Edin