17 Ağustos Marmara Depremi’nin Üzerinden 19 Yıl Geçti, Yeni Afetler Kapıda

17 Ağustos 2018
Türkiye’de 17 Ağustos 1999 sabahında gerçekleşen Marmara depreminin üzerinden 19 yıl geçti. Kocaeli/Gölcük merkezli deprem ağır kayıplara neden oldu. 17 Ağustos depremi tüm Marmara Bölgesi’nde, Ankara’dan İzmir’e kadar geniş bir alanda hissedildi.

Hazırlanan raporlara göre 17 bin 480 kişi öldü, 23 bin 781 kişi yaralandı, 505 kişi sakat kaldı ve 285 bin 211 konutun hasarlı olduğu tespit edildi. Bu olaydan sonra deprem toplanma alanları, binaların depreme dayanıklılığı konusu yıllarca tartışıldı.

“Her yer betonlaştığı için ısı adaları oluştu”

İstanbul’da depremden sonra insanların sığınabileceği 493 yer belirlenmişti. Ancak 493 yerin 4’te 3’ü yapılaşmaya açılmış durumda. Gazete Duvar’dan Hacı Bişkin‘e konuşan İnşaat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Cemal Gökçe, İstanbul’un her yerinin betona dönüştürüldüğünü, artık İstanbul’un bir depreme hazırlanırken 5 afetle karşı karşıya kaldığını söylüyor:

1-) Yağmur yağdığında yağmuru alabilecek toprak olmadığı içi sular bir yerde toplanıyor ve sel baskınları meydanları geliyor. Su baskınları İstanbul için bir afete dönüştü. Her yıl İstanbul’da sel baskınları oluyor.

2-) Her yer betonlaştığı için ısı adaları oluştu. Isı adaları bir afet anlamına geliyor.

3-) Konut yapıldıkça İstanbul nüfusu arttı. Dolayısıyla hava kirlendi. 1999 yılına göre İstanbul’un havası çok daha kirli.

4-) Bilime uygun, insan yaşamına uygun kentsel dönüşüm yapılmadığı için insanlar bugün İstanbul’daki insanları sosyal ve toplumsal olaylarla karşı karşıya. Bu da bir afet.

5-) İstanbul bugün 1999 yılından daha iyi değil. Yaşayacağımız olası bir depremde İstanbul’daki yapı stokunun varlığı aynen devam ediyor. Bu yapı stoku 7 ve üzeri yaşadığımız bir depremde ciddi ölçüde can ve mal kayıpları yaşayacak. Ama bir şey daha yaşayacak. Kontrolsüz, plansız, yaşanılabilir kent anlayışına uygun olmayan bir yapılaşma söz konusu olduğu için yangınlar ortaya çıkacak. İtfaiye araçları çoğu mahalleye giremeyecek. Dolayısıyla İstanbul’daki yangınlar söndürülemeyecek.

Toplanma alanlarına rezidans ve AVM

İstanbul’da deprem sonrası toplanma alanlarında rezidanslar ve AVM’ler yükseldi. Acil Eylem Planı’nda boş tutulacağı söylenen; ancak yapılaşmaya açılan alanlardan bazıları şöyle sıralanıyor:

Beşiktaş-Bakırköy-Bahçelievler
Kadıköy-Mecidiyeköy-Zeytinburnu

Kandilli: “Gözümüz Batı, Doğu ve Kuzey Anadolu fayları üzerinde”

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, 17 Ağustos Depremi’nin 19. yıl dönümünde Türkiye’de deprem tehlikesi konusunda farkındalık yaratmak ve depreme karşı alınacak tedbirleri anlatmak amacıyla bir basın toplantısı düzenledi.

Prof. Dr. Haluk Özener, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’ndeki çalışmaları şöyle özetledi:

“Dünyada depremleri önceden tahmin eden kabul edilmiş bir bilimsel çalışma bulunmamaktadır. Marmara’da 7’nin üzerinde bir deprem olacağını biliyoruz. 7.2, 7.7 şiddetlerine varan senaryolar mevcut. Kandilli olarak 1033 ölçüm noktasında 30 farklı deprem senaryosu çalıştık. Marmara’da böylesi bir deprem sonrası olası bir tsunami deniz tabanı heyelanlarından kaynaklanacak. Senaryo sonuçları dalga yüksekliğinin yaklaşık 2- 2,5 metre boyunda oluşabileceğini ortaya koyuyor. Deprem güvenliğinde tam anlamıyla söz edebilmemiz için 15 yıla ihtiyacımız var. Umarım potansiyel depremler bizi bekler. Kandilli olarak en önemsediğimiz konu yapılar. Burada inşaat mühendislerinin deprem konusunda ayrı bir eğitim görmeleri zorunlu hale getirilmelidir.”

Depremde kayıpların yüzde 95’i depreme dayanıksız binalar ve yapısal tehlikelerden kaynaklanıyor

Toplantıda deprem risklerini ve hasarlarını minimize etmek yolunda alınması gereken tedbirlere değinilerek depremle mücadele en önemli iki temel olgunun deprem bilinci yüksek bir toplum olmak ve depreme dayanıklı binalarda yaşamanın önemi vurgulandı. Depremde can ve mal kayıplarının yüzde 95’inin depreme dayanıksız binalar ve yapısal tehlikelerden kaynaklandığının altı uzmanlarca bir kez daha çizildi.

Kaynak: Duvar, Toplumcu Meclis, Yeşil Gazete