Sulukule’den Kirazlıtepe’ye Dönüşümün ‘Bazı’ Sembolleri
Depreme hazırlık için çıkan kentsel dönüşüm yasaları, 1999 depremi yıldönümü yaklaşırken yine afet gerekçesiyle kullanılmıyor. Çamlıca eteklerindeki Kirazlıtepe’de yaşanan dönüşüm inşa edilen “en büyük cami” ünvanlı Çamlıca Camii ve boğaz manzarasıyla birlikte düşünülünce, ortamda mahalleliye pek yer kalmıyor. Örnek, akıllara Sulukule’yi getiriyor.
“Rantsal dönüşüm değil, kentsel dönüşüm istiyoruz”* 7 Ağustos’ta Evrensel Gazetesi muhabiri Cansu Pişkin’in haber spotunda zamanımızın ruhuna işaret eden bu cümle geçiyor. Türkiye’nin pek çok yerindeki ‘yatırım’ ya da ‘yenilenme’ çılgınlığı karşısında kendini korumak için eylem yapmayı seçenler yanlış anlaşılmamak için kendi argümanlarını da üretmek durumunda kaldı. Kirazlıtepe’de de 2016 yılından beri gündemde olan kentsel dönüşüm bahsine karşı, 2 yıl sonunda geldiğimiz noktada mahalleli işte böyle bir argümanla derdini anlatmaya çalışıyor. Ama bir başka argümanları/sloganları daha var.
SAHİP ÇIKANLAR VS SAHİP ÇIKILANLAR
İstanbul’un Üsküdar’ında bulunan Kirazlıtepe mahallesinde geçtiğimiz yıl Ağustos ayında Çevre Bakanı Mehmet Özhaseki’nin katılacağı kentsel dönüşüm programında yapılan eyleme polisler müdahale etmeden önce mahallelilerce “Sayın Cumhurbaşkanım size sahip çıkanları sahipsiz bırakmayın” pankartları açılmıştı. Bu slogan da bir uyarı ya da kırgınlığa işaret ediyor. Durum belki de karşılıklı, zira Özhaseki bu mahalleye gitmekten o gün için vazgeçti. Ama diğer ziyareti yaklaşık 1 yıl sonra, “barış” için olacaktı.
BOĞAZA NAZIR KİRAZLITEPE
Kirazlıtepe mahallesinin özelliği Önümüze bir harita açınca anlaşılır hale geliyor zira alan sahile uzanan bir tepede yer alıyor. Bugün mahallede bulunan düzensiz ve denetimsizce yapılmış yapıları aradan silerseniz, boğaza nazır bir dünya inşa edebilirsiniz. Arkasında Çamlıca Tepesi, arkasında Ferah Mahallesi, Küplüce ve Hasippşa, önünde ve aşağıda ise Çengelköy var.
Kentsel Dönüşüm Derneği’nden Yakup Örs mahallede başlayan kentsel dönüşüm sürecini şöyle anlatıyor; 2016’da 6306 sayılı kanunla Üsküdar Belediye Meclisi tarafından kentsel dönüşüm alanı ilan edildi burası. Halk ile anlaşamadıkları noktada bölgeyi riskli alan ilan ettiler. 3 Köprüyü de gören bu mahalleye TOKİ’den başkasının girmesi yasaklandı ve TOKİ bir yıl boyunca yalnızca 46 kişiyle anlaşabildi. Oysa burada 1525 tane hane ve 796 adet tapu vardı, yasa kapsamında da 3’te ikiyle anlaşmak zorundalardı.
14 Şubat tarihli ve “Tepedeki Değişim”** başlıklı Hürriyet Gazetesi Ekonomi haberine göz atarsak 180 bin metrekarelik birimde yapılması planlanan dönüşümün 220 bin metrekareye çıktığını öğreniyoruz. Haber dümenin başına Üsküdar Belediyesi yerine artık Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın geçtiğini de müjdeliyor. Bu, şu manaya geliyor; bölgedeki kentsel dönüşüm belediye tarafından ‘yapılamayınca’ bu kez halkın karşısına bölüm sonu canavarı çıkıyor. Mahalleli polisle bile karşı karşıya kalınca bakanlığın talebi üzerine bu kez 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu’nun ek birinci maddesi uygulanıp, riskli alan ilan ediliyor. Böylece hak sahipleri riskli alan kararlarına karşı dava açabilecek, ama uygulamalarına dava açamayacak hale geliyor.
TEPEDEKİ DEĞİŞİM CAMİYE GİDİYOR
“Tepedeki Değişim”de bir başka haber daha var. Kirazlıtepe’de şimdiye kadar yaşananlar ve yaşanacakları açıklayacak bir inşaat haberi de göze çarpıyor. Metinde esamesi okunmayan Kirazlıtepe Mahallesi, “Çamlıca Tepesi’nin eteklerinde başlayan” dönüşüm olarak anılıyor. Mahallenin sahiden de tepesine temeli 2013’te atılan Çamlıca Camii bugünlerde inşa ediliyor. Haziran 2018’de açılması planlanan camii, bu ayın başlarında ise Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 3 saat incelendi. Camiye ulaşmak için 3 km’lik bir tünel de yapılıyor, çarşı aksı da planlanıyor. Mimari için bir yarışma yapılmış fakat yine de mimar Hacı Mehmet Güner caminin mimarı olmuş. Güner’in Maraş’ta yaptığı camii Erdoğan tarafından beğenilince, kendisine bir de İstanbul için sipariş edilmiş. Bu arada Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük camii olmak gibi bir iddia da var. Yani “Tepedeki Değişim” için bir mahalle içinde insanları olmadan dönüştürülmek zorunda gibi gözüküyor.
“İSTESENİZ DE İSTEMESENİZ DE YIKACAĞIZ”
Bundan sonrasını yeniden Yakup Örs anlatsın; Bakanlık çoğunluğu sağlayamayınca konuyu tekrardan Belediye’ye devretti fakat insanlara verdikleri tekliflerin hiçbir teminatı olmadığı için çoğunlukla anlaşabilmiş değil. Bu oyuna gelen insanlar anlaştı ve anlaşanların evlerini seçimden bir gün sonra yıkmaya başladılar.
Bu yıkım yaşanırken ortaya çıkan problemler şöyle sıralanıyor; Kalan insanların yaşam alanlarını daraltmaya çalışıyorlar, binalar yıkılırken hiç bir güvenlik önlemi alınmıyor, yıkım ruhsatı yok, asbest değer ölçümleri yapılmamış molozlar olduğu yerde bırakılıyor, daha geçen hafta bir hafriyat kamyonu bir kadını ezdi. Aynı zamanda anlaşanların evlerini yıkarken bilinçli olarak anlaşma yapmayanların evlerine de zarar veriyorlar.
Bölgede diğer bir sorun Belediye’nin Üsküdar’a hakim gülen yüzünün şimdilik Kirazlıtepe için geçerli olmaması. Örs Belediye Başkanı’nın mahalleliye tehditler savurduğunu söylüyor. “Verseniz de vermeseniz de yıkacağız, Elektriğinizi suyunuzu keseriz.”
“MADDELER KABUL EDİLEMEZDİ”
Avukat Onur Cingil’a göre ise, yıkım sürecine giden yolda Üsküdar Belediyesi Kirazlıtepe’de daha önce imar planları ile yapamadığı uygulamayı kentsel dönüşüm ile yapmak istiyor. Sürecin başında bölge halkının taleplerini almadan, önlerine sundukları sözleşmelerde kabul edilemez maddeler yer alıyordu. Bu maddeler Cingil’a göre “Ya imzalarsın ya da evini başına yıkarım” demekti.
Avukat diğer yaşananları şöyle anlatıyor; Belediye bizzat müteahhit gibi uygulama alanına arsa toplamaya başladı. Yıkım tebligatları gönderdiler, usulsüzlükler göz ardı edildi, yargı kararları beklenmedi, dahası can ve mal güvenliği hiçe sayıldı, yıkım kararı aldıkları evi yıkma hırsından bitişikteki evdekilerin can ve mal güvenliği düşünülmedi. Kanuna aykırı bu yıkımlarla ilgili olarak Savcılık tarafından soruşturma da açılmış durumda.
Mahalleli de, dernekten Örs de, Avukat Cingil da bu yıkıların ardından sağlıklı bir dönüşüm sürecinin gelmeyeceği konusunda hemfikir. Zira 2 yılı aşkın zamandır devam eden kentsel dönüşüm sürecinde, mahalle sakinlerinin karşısına henüz bir proje çıkmamış durumda. Bölge halkı kurduğu platformla hakkını savunmaya çalışıyor. Öte yandan 2 yılı aşkın bir süredir takip ettiğimiz “Üsküdar İmar Grubu’nda” ise büyük hayal kırıklıkları yaşanıyor. Hem Üsküdar Belediyesi hem de Cumhurbaşkanı’nın kendilerini mağdur etmeyeceğini düşünen mahalleli şaşkın.
BU KEZ BARIŞ ZİYARETİ
Tarihler 20 Haziran 2018’i yani Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden 1 yıl sonrayı gösterdiği zaman, Bakan Özhaseki mahalleye yeniden uğruyor şöyle sesleniyor; “Üsküdar’da da kentsel dönüşüm için hazırız. İmar Barışı’na geçelim. Evlerinizin değeri birse iki olacak. İki ise dört olacak. Şimdi çektiğiniz sıkıntılardan sonra mahalleler tamamlandığında tüm sosyal donatı alanı içinde olan yeni konutlarda yaşamanın keyfini göreceksiniz. Bakanlık olarak buradayız. Ancak Sayın Cumhurbaşkanımızın da özel ilgi gösterdiği Üsküdar gibi Kirazlıtepe gibi yerler var. Bunun için geliyoruz buraya.”
SULUKULE’DEN KİRAZLITEPE’YE GİDEN YOL
Bütün bu olanlar aslında Türkiye gündemini uzun süre işgal eden bir başka “projeyi” akıllara getiriyor. Sulukule. Mahallede 2005 yılında başlayan yıkım gündeminin içinden 2011 yılından bir haber, sanki bugüne sesleniyor** “Sulukulelilerin Yenileme Projesi’nin iptali için açtığı davada bilirkişi, projeyi 5366 sayılı kanuna uygun bulmasa da villalar satışa çıkıyor. Sulukule Platformu, 600 bin TL’lilk villalarda mahallelinin barınmasının mümkün olmadığını söylüyor.”
*https://www.evrensel.net/haber/358693/kentsel-donusum-mu-rantsal-donusum-mu
**http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/tepedeki-degisim-40741170
**https://bianet.org/bianet/toplum/133365-villalar-bitmek-uzere-ama
*** Sulukule sürecine bakmak için http://sulukulegunlugu.blogspot.com/
Bizi Takip Edin