Hayvan Koruma Yasası Değil Katliam Yasası
Geçtiğimiz hafta Sapanca'da yavru bir köpeğe yapılan işkence sonrasında Türkiye ayağa kalkarken hayvanlara yönelen şiddet ise giderek yaygınlaşıyor. Neredeyse hemen her gün yeni bir şiddet haberiyle sarsılırken, hayvan hakları alanında mücadele edenler yasal yaptırımların caydırıcı olmamasından şikayetçi.
Son dönemde yaşanan şiddet olaylarının arka planını Birgün’den Meltem Yılmaz’a anlatan Kimsesiz Hayvanları ve Doğayı Koruma Derneği Başkanı, Türkiye’nin ilk hayvan hakları merkezi kurucusu Metin Yıldırım halihazırdaki hayvan hakları yasa tasarısının, belediyelerin katliam yapmasının önünü açtığını söylüyor. Bununla birlikte bu tip vahşet olaylarının git gide daha fazla ranta dönüştürüldüğüne de dikkat çeken Yıldırım, “Bacakları kesilen iki aylık yavru köpek ölmeden önce, hastaneye yatırılması sonrasında, yardım kampanyaları başlatıldı. Hayvanın tedavisi için gerekli olan ilaçlar, tıbbi araçlar derken yardım ilanları açıldı. Ve iddialara göre bir günde 100 milyon civarında yardım toplandı. Ne yazık ki sosyal medyada, bu tip korkunç olaylardan rant elde etmek amaçlı, bağış toplayan oluşumlar git gide artıyor” ifadelerini kullandı.
2004 yılında çıkarılan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun yetersizliğine dikkat çeken Yıldırım, kanunun sadece para cezası öngördüğünü ve bunun da caydırıcılığının olmadığını belirtiyor. Yıldırım, “Cumhuriyet tarihinde hayvan hakları adına çıkan ilk yasa 2004 yılında AKP tarafından çıkarıldı. Fakat bu yasa içi boş bir yasa. Düşünün ki ülke genelinde belediyeler, havyan hakları ihlalleri yapıyor. Hayvanları dağa, taşa atıyor, resmen açıkça öldürüyor, zehirliyor, itilaf ediyorlar.” diye konuşuyor. Belediyelerin de katliam yaptığına daiikat çeken Dernek Başkanı, “Tavşanlı’da geçen yıl 10 bin tane köpeğin itilaf edildi. Ve Veysel Çeken adlı belediye çalışanı, bu katliamı kendisinin yaptığın itiraf etti. “Başkan ve yardımcısının talimatıyla, bir gün içinde 10 bin tane köpeği öldürdük, tüfekle vurduk” diye itirafları var. Bunun karşılığında biz yargı süreci başlattık ama Tavşanlı Cumhuriyet Savcılığı takipsizlik kararı verdi. Genelde yandaş belediyelerin bu tür yasa ihlalleri karşısında aldıkları bir ceza yok” diye durumu özetleyen Yıldırım, “Belediyelerin zaten şu an çözüm olarak gördüğü yöntem ya hayvanları dağ başlarına atmak, ya zehirlemek ya da toplu katliam. Kayseri’de bunu yaşadık. Kayseri Belediyesi 800 tane köpeğimizi canlı canlı gömerken suç üstü yakalandı, videoları çekildi. Açmış olduğumuz dava süreci sonrasında aldığı para 62 bin lira!” diye konuşuyor.
Yıldırım, söyleşide varolan yasada değişiklik istediklerini ve yasaların hapisle birlikte caydırıcı özelliğe kavuşması gerektiğini anlatırken şöyle konuşuyor: “Hayvana şiddet ve kötü muamelede, kim veya kimler tarafından yapılırsa yapılsın, en alt sınır üç yıl olmak üzere bir hapis cezası getirilmesi lazım. Hükümetin şu an hazırlamış olduğu taslakta, hapis cezası gelecek ama bu cezalar alt seviyede. Yani, yine paraya çevrilebilecek. İkincisi; belediyelerin hapis cezası alması konusunda engelleyici bir madde var. Yani belediyeler yapmış olduğu hayvan hakları ihlallerinden dolayı ancak Orman Su İşleri’nin şikayeti sonrasında hakkında dava açılabilecek, vatandaşın veya derneklerin şikayeti işleme konulmayacak. Bunun değiştirilmesi lazım.”
Kaynak: STGM
Bizi Takip Edin