Alternatif Eğitim Tüm Yönleriyle Sempozyumda Tartışıldı
Alternatif eğitim alanında çalışma yapan kişi, kurum ve inisiyatifleri buluşturan 1. Uluslararası Alternatif Eğitim Sempozyumu Kadıköy’de 18-19 Mayıs tarihleri arasında yapıldı.
Yurt dışından katılımcıların da olduğu sempozyumda, alternatif eğitim tüm yönleri, yenilik ve imkanlarıyla tartışılırken, alandaki uygulamalardan örnek atölyeler de gerçekleştirildi.
Alternatif Eğitim Derneği, Alternatif Eğitim Dergisi, Gel Oyna, Yeni İnsan Yayınevi, Bir Sınıf Değişir, Şimdilik Bilim Sanat ve Felsefe Derneği ve Eğitim Sanatı Dostları Derneği’nin (ESDD) gibi kurumların Friedrich-Ebert-Stiftung Derneği ve Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlediği I. Uluslararası Alternatif Eğitim Sempozyumu, Barış Manço Kültür Merkezi’nde yapıldı.
Sempozyumun açılışında düzenleme ekibi adına konuşan Doç. Dr. Kemal İnal, alternatif eğitim alanında yapılan çalışmaların Milli Eğitim Bakanlığı tarafından dikkate alınması gerektiğini dile getirdi. Alternatif eğitimin; eğitim alanında yaşanan krizlere çözüm olabileceğini vurgulayan İnal, bunu teorik ve pratik yaklaşımlarla ortaya koyarak, alternatif eğitimin daha geniş kitlelere ulaşması için çaba gösterdiklerini ifade etti. Sempozyumun Türkiye’deki alternatif eğitimin kalkınmasına katkıda bulunmak amacıyla düzenlendiğini belirten İnal, “Yakın gelecekte alternatif eğitimcileri bir araya getirecek bir platform kurma düşüncemiz var. Platform içinde düşünce, yaşam ve inanç biçimi olarak farklı kişiler ve kurumlar, yaklaşımlar var. Yan yana değil iç içe durmaya çalışıyoruz. İkisi farklı şeyler çünkü. Bizi bir araya getiren temel felsefe çocuğun üstün yararı. Bizler teknoloji için, ülkeyi kalkındırmak için, teknoloji için, para kazanmak için okul kurmayız. Çocuklarımızın mutlu, özgür ve yaratıcı bir şekilde hayat sürebileceği koşulları sunmakla mükellefiz. “ diye konuştu.
Yurt dışı katılımcıları arasında Prof. Dr. Paul Mecheril (Carl vonOssietzky Üniversitesi, Almanya), Prof. Dr. İnci Dirim (Viyana Üniversitesi), Emilie Mendieta (BIHOTZA, Fransa), Johannes Benjamin Köck (Viyana, Avusturya) ve Doç. Dr. Nurtaç Perrazo’nun (Freien Fachschule für Sozialwesen, Berlin, Almanya)’nın bulunduğu sempozyumda konuşan Prof. Dr. Paul Mecheril; alternatif pedagojinin çocuklara sadece kendi toplumları için değil bütün dünya toplumları için dayanışma ve katkı sunma gibi bir yön vermesi gereğine işaret etti. Göç ve eğitim konusunda çalışmalar yapan Mecheril, bulunduğumuz noktada iki temel konunun kabul edilmesi gerektiğini belirtti. Bunlardan ilkinin pedagoji kurumunun temel görevlerinden birisinin insanların kendisi hakkında fikir üretebilmesi ve karar vermesi ikincisinin ise, göç hareketlerinin dünyanın mevcut şartlarının en değişmez durumu olduğunun görülmesi olduğunu ifade etti. Milli eğitim sistemlerinde çocukların ancak kendi toplumlarına destek olmak gibi bir eğitim süreci geçirdiklerini belirten Mecheril, göçün insanlık için değişmez yazgı olduğundan hareketle, kendi geleceğine karar veremeyen, savaş ve benzeri güç şartlar sebebiyle göç etmek zorunda kalan toplumlarla dayanışma içinde olabilecek çocuklar için global bir eğitim sistemi oluşturulması gerektiğinin önemine işaret etti.
Çocuklar için Terapötik Sanat Atölyesi; Alternatif Eğitimde Yaratıcı Dramanın Kullanımı; Çocuk Eğitim Masal Üçgeni; T-İstasyonu; Orff Schulwerk – Elementer Müzik ve Hareket Eğitimi; Alternatif Eğitimde Yaratıcı Dansın Kullanımı; Waldorf Pedagojisinde Okuma-Yazma ve Matematik Öğretimi; Waldorf Pedagojisinde Masa Tiyatrosu gibi atölyelerin de gerçekleştirildiği sempozyumda, Avrupa ve Türkiye’de Temel Eğitim Sorunları’nın yanı sıra, Türkiye’de Alternatif Eğitim İçin İmkân ve Öneriler de tartışıldı.
Alternatif okul uygulamaları, sivil toplumda güçlendirici eğitim uygulamaları örneklerinin de tüm yönleriyle konuşulduğu sempozyumun Ütopya, Sanat ve Eğitim başlıklı oturumunda konuşan Çocuk Vakfı Başkanı Mustafa Ruhi Şirin, eğitim ve medeniyet ilişkisine işaret etti. Dünyadaki çocukların eğitim kurumlarıyla tek tipleştirildiğini belirten Şirin, eğitim konusunda toplumların kadim geleneklerinden ilham alınmasının özgünlük için önemli olduğunu ifade etti. Eğitim ve öğretimin ayrı değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Şirin, her medeniyetin kendine evrensel değerleri olduğunu belirtti. Eğitimin okullar aracılığıyla devlete değil ailelere bırakılması gerektiğini belirten Şirin, “Medeniyet odaklı bir eğitim sistemi olmak zorunda. Bu da temel insan hakları, hukukun üstünlüğü ve katılımcı demokratik bir ortamda boy gösterebilir. “ dedi. Sanat Eğitim Uzmanı Aydın Afacan da konuşmasında, ezberci ve zorlama sanat üretiminin çocukların yaratıcılığını geliştirmekten öte onlara ket vurduğunun altını çizdi. Müfredat programlarında çocuklar için bir çok kazanımın elde edildiğine işaret eden Afacan, “Ama ders kitaplarına giderseniz hiçbir şey yok. Özel günler için türetilmiş ısmarlanmış metinler. Çocuğu baştan yıkarak gidiyorz bu sisteminin içinde. Hizalanmak ders kitaplarının temel sözcüğüdür. Oysa özgün bir sanat eğitimi hizalanmayı red eder. Çünkü insan tek düze değildir bir çok farklı durumları olabilen bir varlık bunları yok ederek tek tipe koyamazsınız. İnsanı tüm yönleriyle ele alacak sistemlerin getirilmesi gerekiyor” diye konuştu.
Sempozyumun düzenleyicilerinden Yeni İnsan Yayınları’ndan Akif Pamuk da, yaptığı değerlendirmede, sempozyumun başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesinin, katılımın yüksek olmasının dışında süreç olarak önemli bir girişim olduğunu ifade etti. Sonuç odaklı bakışta katılım ve ses getirmenin önemli olduğunu ancak sürecin kendisinin de çok önemli olduğunu vurgulayan Pamuk, “Yaklaşık 3 ay süren toplantılar yapıldı. Belirli kurumlardan gelen insanlarla bir şeyi bir süreci organize etmekten bahsediyoruz. Kendini bir kuruma ait hissetmeyen bir çok arkadaşımız da var. Günün sonunda farklı kurumlardan insanların bir araya gelmesi, yine farklı insanlarla bir dil üretmesi önemlidir. Bu anlamıyla sempozyumun asıl önemli olan farklı kurumları, kimlikleri bir tema etrafında buluşturmasıdır. Farklı kimliklerin bir tema etrafında ortaya koyduğu katkı olarak önemli bir adım. Diğer bir konu da eğitim konusunda her şeyi devletten bekleyemeyiz. Biz de özneler olarak, sivil toplum üyeleri olarak, ebeveynler olarak sorumluluğumuzu yerine getirmeliyiz. Sempozyum böyle bir çabanın da ürünü” diye konuştu.
Bizi Takip Edin