Küçük Kara Balıklar Sesleniyor: Ben Gazeteciyim

Türkiye, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü sayıları giderek artan tutuklu gazetecilerle karşıladı. Ancak bu tablonun gerisinde ise bir dayanışma ağı büyüyor: Ben Gazeteciyim!

‘Başka yerlerde neler olup bittiğini bilmek istiyorum’ demiş Küçük Kara Balık engin sulara dalmadan önce. Gözünü karartıp yola çıkmıştı, neler olduğunu öğrenmek için. İçindeki merak onu nerelere götürdü bilemeyiz ama gitmeseydi Küçük Kara Balık gibi bir kahraman olamayacağı kesindi.

Gazetecileri o sulara iten meraklar şimdilerde muktedirler tarafından pek hoş karşılanmıyor. Keza Küçük Kara Balık kitabının yazarı Samed Behrengi de ‘çok hoş karşılanmayan’ gazeteci yazarlardandı. İçindeki öğrenme ve anlatma duygusunu Küçük Kara Balık’la anlatan Behrengi’nin, daha 29 yaşındayken, Aras Irmağı karşısında ölüsü bulundu.

Küçük Kara Balık kadar meraklı gazeteciler 3 Mayıs Basın Özgürlüğü Günü’nü, tutuklu gazetecilerin, süregelen davaların, sansürlerin, bir gecede çıkarılan KHK’larla erişime engellenen basın yayın organların, işsiz gazetecilerin gölgesinde ‘kutladı’. Ancak bu tablo başka bir dayanışma örneğini beraberinde getirdi. Küçük Kara Balıklar bir dayanışma platformu kurdu ve seslendi: BEN GAZETECİYİM

RAPORLAR, SAYILAR…

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’ne (RSF) göre Türkiye şu anda basında ‘özgür olmayan ülkeler’ kategorisinde yer alıyor. Birkaç yıl öncesine kadar ‘kısmen özgür’ kategorisinde olan Türkiye Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’ne (RSF) göre şu an 180 ülke arasında 157. sırada bulunuyor.

Öte yadan Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) verilerine göre 161, Türkiye Gazeteciler Sendikası’na (TGS) göre 148, Çağdaş Gazeteciler Derneği’ne (ÇGD) göre 140 ve Bağımsız Gazetecilik Platformu P24’e göre ise en az 184 basın çalışanı cezaevinde.

Bu korkunç rakamlar ve raporlar arka arkaya yansırken diğer bir taraftanda da, gazeteciler son zamanların en büyük dayanışma örneklerini sergiliyorlar. Haber masasından, adliye koridorlarında buluşan gazeteciler bu süreçte bir an olsun tutuklu meslektaşlarını yalnız bırakmıyor.

BEN GAZETECİYİM DOĞDU!

Bu dayanışmanın en güzel örneğini ise ‘Ben Gazeteciyim İnisiyatifi’ oluşturuyor. Gazeteci davalarını daha yakından takip etmek isteyen Türkiye Gazeteciler Sendikası’na bağlı gazeteciler, geçtiğimiz yıllarda “Ben Gazeteciyim” adıyla inisiyatif kurdu.

Haber alma hakkını savunmak ve gazetecilere yönelik baskıları deşifre edip dayanışmayı büyütmeyi amaçlayan Ben Gazeteciyim İnisiyatifi gazetecilik mesleğinin etkin bir şekilde yapılması ve halkın haber alma hakkının savunulması için eşine az rastlanır bir dayanışma örneği gösteriyor.

‘Ben Gazeteciyim İnisiyatifi’nin kurulduğu günden bu yana içerisinde yer alan serbest gazeteci Kumru Başer İnisiyatifin kuruluşunu ve çalışmalarını şöyle anlatıyor;

BEN GAZETECİYİM: İKİ YILLIK BİRİKİM

Ben Gazeteciyim, Türkiye’de muhalefetin çok parçalı yapısı içinde yan yana gelmeye her zamançok istekli olmayan bireyleri ve kurumları, kritik anlarda asgari müştereklerde bir araya getirebilecek güven ağlarına sahip, yaratıcı, kapsayıcı, ısrarcı bir yapılanma.

İşler sayısı 15-20 arasında değişen bir grup tarafından yürütülüyor. Kararlar oylama değil ikna yoluyla alınıyor, iş bölümü gönüllülük esasına göre yapılıyor. Basın ve ifade özgürlüğü ve haber alma hakkının bir bütün olduğu, kişilerin değil ilkelerin savunulduğu anlayışı ve birlikte uzun yol yürümenin sağladığı güvenle fikir ayrılıklarının çoğu çözümleniyor.

İnisiyatif, çevresinde ve kendi içindeki bu güven birikimini içinden çıktığı Haber Nöbeti kampanyası sürecinde inşa etmeye başladı. Ben Gazeteciyim, çekirdek ekibi, çalışma biçimi ve yaklaşımı bakımından, mesleki dayanışma tarihinde kapsamı ve içeriği bakımından benzeri bulunmayan bir kampanya olan Haber Nöbeti’nin devamıdır.

Haber Nöbeti fikri 2015 sonbaharında oluşmaya başlamıştı. Kürt illerinde çatışmalar yaygınlaşmış ve meslektaşlarımızın çalışma koşulları iyice güçleşmişti. Kimi haber yaptığı için tutuklanıyor, kiminin kafasına silah dayanıyor, kimi ateş açılıp vuruluyordu. Bir yandan da büyük bir haber karartması yaşanıyordu. Bu kaygılarla İstanbul ağırlıklı bir grup gazeteci bir çalışma grubu oluşturdu. TGC, TGS, DİSK Basın-iş ve Özgür Gazeteciler Cemiyeti’nin de destekleri alındı.

2016 Şubat ve Mart aylarında 8 hafta boyunca İstanbul, Ankara ve İzmir’den farklı medyalardan 70 gazeteci Haber Nöbetçisi oldu, alandaki meslektaşlarla haber yaptı. Haber, röportaj, izlenim ve benzeri toplam 350 içerik üretildi, en geniş şekilde paylaşıldı, https://habernobetimwordpress.com/ ‘da arşivlendi. Sosyal medya da malzemenin gün gün paylaşıldığı bir alana dönüştürüldü.

Bu tarihi dayanışma uluslararası planda da dikkat çekti ve o yıl Almanya’da ana akım medyanın görmediği haberlere dikkat çekmek için kurulan Initiative Nachrichtenaufklarung tarafından Günter Wallraff Eleştirel Gazetecilik Ödülü’ne layık görüldü.

Kampanya sona erdiğinde Haber Nöbeti’nin yarattığı güveni ve tecrübeyi, o ruhla yapılan başka şeylere devredelim dedik. Ve Ben Gazeteciyim doğdu.

İnisiyatifin oluşumu 2016 ilkbaharında Özgür Gündem ile dayanışma amacıyla başlatılan Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasıyla da aynı zamana denk düştü. Haber Nöbeti katılımcılarının büyük kısmı bu kampanyaya da katıldı.

Ben Gazeteciyim’in ilk güçlü kampanyası 15 Temmuz darbe girişiminden hemen önce gazeteci tutuklamalarına dikkat çekmek için yapılan “Gazetecilik Suç Değil” çıkışı oldu.

Bu sloganın etkileyici bir görselle Türkçe ve Kürtçe olarak sunulduğu logoyu tam 5 gün boyunca Cumhuriyet, Evrensel, Yurt, ABC, Bianet, Azadiya Welat, Birgün, Özgür Gündem, Posta, T24, P24, Halkın Nabzı, IMC Medya, Solfasol, Jiyan, Sendika.org, Diken, Haberdar’ın da aralarında bulunduğu birçok basılı ve internet yayıncısı haber kuruluşu en görünür yerden paylaştı.
Yine 2016’nın sonunda cezaevindeki meslektaşlarımızla dayanışmak için çağırdığımız Yılbaşı Kartı Toplu Fotoğrafı çekimine çeşitli mecralardan yüzü aşkın gazeteci geldi. Ertesi gün cezaevlerindeki meslektaşlarımız, onlara el sallayan fotoğrafımızı Hürriyet, Posta, Cumhuriyet, Evrensel, Yurt, Birgün ve Özgürlükçü Demokrasi gazetelerinin sayfalarında gördüler.

Ben Gazeteciyim inisiyatifi gazeteci davalarını izlemeye, az bilinen davalara dikkat çekmeye, kampanyaları birleştirmeye de çalıştı. Cumhuriyet, Altanlar davası, Özgür Gündem, Albayrak mailleri, Nedim Türfent davaları bunlardan bazılarıdır.

Ben Gazeteciyim’in önemli bir hizmeti ise OHAL ilanından sonra Twitter ve Facebook’ta başlattığı #OHALdeMedyanınHali bültenleri. Bunlar hafta sonu hariç her akşam Türkçe ve İngilizce yayınlanıyor, yerli-yabancı basın ve ifade özgürlüğü kuruluşları açısından kaynak oluşturuyor.

‘ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ KAZANDIĞIMIZ 3 MAYISLARA…’

TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş’a göre, Türkiye hiç olmadığı kadar basın özgürlüğünde geriye gitti. Hükümetin medyaya yönelik baskılarına dikkat çeken Durmuş “gazetecilerin keyfi sebeplerle tutuklandığı, gözaltına alındığı bir dönemde basın özgürlüğünden bahsedilemeyeceğini vurguluyor. İktidar çizgisinde olmayan tüm yayın organlarının soruşturmalara hedef olmadığının altını çizen Durmuş söyle devam ediyor “Bu baskılardan çıkışın yegâne yolu örgütlenmektir. Yan yana gelen, omuz omuza veren gazetecilerin gerçekleri iktidarların, patronların baskılarından daha güçlüdür.”