Kadınların Tutukluluğunda Çocuğun Üstün Yararı Gözetilmiyor
Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi Üyesi Gülseren Tunç ve Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımsı Emrah Şahin ile Diyarbakır Barosu’nun ev sahipliğinde baroların çocuk hakları komisyonlarının temsilcileriyle yapılan çocuk hakları toplantısını ve cezaevindeki çocukların durumunu konuştuk.
Diyarbakır’daki çalıştayda hangi konu başlıklarında değerlendirmeler yapıldı?
Gülseren Tunç: Çalıştayda; çocuk istismarı, çocuk evlilikleri, aile hukukunu ilgilendiren sorunlarda çocuğun korunması, çocuk işçiliği, OHAL’in çocuklar üzerindeki etkileri. Çocuğun yaşam hakkı ihlalleri, çocuk yargılamaları gibi konular da konuşuldu.
Emrah Şahin; Çalıştayda çocuklarla ilgili konuşulması gereken tüm konular vardı. 30 barodan gelen avukatlar gruplar oluşturarak her başlık için sorunlar neler, çözümler neler olmalı kategorileriyle herşeyi konuştuk. Çalıştayda çalışma grupları oluşturduk. Herkes bir başlık ve komisyon oluşturdu, takvim belirledik. Aktif olarak farklı barolardan avukatlar birlikte, o takvimlerden hareketle, çözüm için projeler üretmek üzere harekete geçmeye karar verdik. Bu anlamda verimli bir çalıştay geçirdik diyebiliriz.
Cezaevlerindeki çocuklarla ilgili son durum hakkında yapılan değerlendirmeler neler?
Gülseren Tunç: Hükümlü olup da eğitim evinde kalan cocuklar var, bir de tutuklu olup cezaevinde kalan çocuklar var. Annesiyle kalmak zorunda olan 0-6 yaş grubu çocuklar da var. Şu anda hergün değişen sayılarla yaklaşık 700’e varan çocuk anneleriyle cezaevinde kalıyor. İçinde bulundukları şartlar konusunda açıkçası çok fazla bilgiye sahip değiliz. 2005 yılında Ankara Barosuyla Adalet Bakanlığı ve cezaevleri arasında bir protokol yapılmış, gönüllü avukatlardan oluşan bir komisyon, her ay bir gün gidip cezaevinde kalan çocuklarla koğuşlarında görüşebiliyorlarmış. Hem çocukların durumlarını görmek, hem de hukuki anlamda destek olabilmek için. Maalesef bir süre yürütülebilmiş bu sistem. Biz o protokolü yeniden işleme koymak için uğraşıyoruz, ama öncesinde cezaevlerine gidecek, çocuklarla muhattap olacak avukat arkadaşların bir eğitimden geçmesi gerekir diye düşünüyoruz.
Emrah Şahin: Cezaevlerine göndereceğimiz avukat ekibi, çocukların psikolojisini de göz önünde bulundurarak onlarla doğru iletişim kurabilmek için eğitim alıyorlar. Aynı zamanda çocuk koruma kanununa ilişkin de eğitimler alıyorlar. Eğitimler tamamlandıktan sonra Baromuz ile Bakanlık arasında 2005 senesinde akdedilen protokolü de Adalet Bakanlığı ile görüşüp tekrar işler hale getirmeye çalışacağız. Elimizden geldiğince bunun mücadelesini vereceğiz. İzmir ve İstanbul barolarındaki arkadaşlar bu sıkıntıyı aşmış. İçeride olmak önemli şöyle ki; bir sosyal hizmet uzmanı gittiğinde çocuğu farklı açıdan değerlendirebilir. Aile yapısı psikolojik yapısı, biz de gidip çocuğun hukuki olarak doğru koşullar yasal koşullar içerisinde orada tutuluyor mu, görmek ve gözlemlemek istiyoruz. Ve buna ilişkinde rapor hazırlamak istiyoruz.
Bu sorunlarla ilgili yasal bir düzenleme var mı?
Emrah Şahin : 2005 yılında yürürlüğe giren Çocuk Koruma Kanunu var. Türkiye, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne de taraf. Ama OHAL var ve maalesef işleyişi çok zorlaştırdı. Avukat arkadaşlarımız cezaevlerine daha zor şartlarla giriyor. Cezaevleri daha kapalı kurumlar olduğu için devletin de bu konuda şeffaf olma yönünde bir isteği yok açıkçası. Bu yüzden karşımıza sürekli prosedürler, bürokrasiler çıkıyor. Sivil toplum olarak oraya girip raporlama yapmak çok kolay değil. Bu alanda çalışan sivil toplum örgütleri de benzer sıkıntılar yaşıyorlar. Bu kısıtlamaların nedeni olarak da OHAL bahane ediliyor. Biz de Baro olarak OHAL’in sıkıntılarını yaşıyoruz.
Cezaevinde kalan çocuklar ve içinde bulundukları koşullarla ilgili ne söylersiniz?
Gülseren Tunç: Cezaevlerinde kalan çocuklarla ilgili o kadar çok sorun var ki. Yeterli hijyen koşulları var mı, çocuklar için ayrı gıda, mama veriliyor mu? Özellikle 0-3 yaş çocuklar annelerinden ayrılamazlar. Belki bir denetim süreci öngörülürse, çocuğun anneden bağimlılığı azalana kadar küçük çocuğu olan annelere denetimli serbestlik, evde hapis cezası gibi farklı uygulamalar yapılabilir. Böyle de imkanlar var ve ya bebeği olan annelerin cezaları ertelenebilir. Kadınların cezaevine konulmasında çocuğun üstün yararı gözetilmiyor maalesef. Mesela Avrupa’da 0-3 yaşa kadar cezaevine kalabiliyor sonrasında Devlet kreşlere gönderiyor. Böylece içinde bulundukları ortamdam uzaklaştırılmış oluyor. Bir de şöyle bir problem var, dava aşamasında tutuklanan çocuklar cazaevinde kalıyorlar, hükümlü çocuklar yani davası görülüp artık suçlu olduğuna hükmedilen çocuklar eğitim evinde kalıyorlar.Ve bu tutuklu çocuklar aslında bazan büyüklerle de aynı cezaevine kalıyorlar çünkü çocuk cezaevleri her yerde yok. Bu durum onlar için çok tehlikeli ve çok sıkıntılı.
Emrah Şahin: Annesi orada ceza çekmekte. Bir mahkumun ceza çekmek için tutulduğu koğuşta bir çocuk yetişiyor. Çocuk için uygun bir ortam olmadığı kesin, ama oradaki çocuğa uygun ortam yaratılıyor mu işte o noktada eksikler var. Mümkün oldukça o eksiklikleri tamamlamaya çalışmak lazım veya alternatifler yaratmak lazım.O çocuğun suçu değil orada olmak.
Kreşlerde şartlar ve koşullar nasıl?
Emrah Şahin: CMK görevlendirmesi ile Çocuk Hakları Merkezi avukatları olarak biz de görevlendirme alıyoruz. Sadece benim bile kapalı kurumlarda olan istismar suçlarına ilişkin çok fazla davam var, çok fazla akran zorbalığı var içerde, ihmal çok fazla var. Kamu görevlilerinin ihmali var, ama bunlar yargıya yansıdığı müddetçe biz haberdar olabiliyoruz. Yargıya yansıyanlar da çoğu zaman cezasızlıkla sonuçlanıyor. Tabi medyaya yansımayanda çok fazla sıkıntı var maalesef.
Baronun Çocuk Hakları Merkezi’nin sorunları çözmeye yönelik ne gibi çalışmaları var?
Emrah Şahin: Bizim Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı sevgi evlerini ve bebeklerin kaldığı kreşleri denetleme gibi bir hakkımız yok. Ama randevu ile ziyaret edebiliyoruz. Onların bize gösterdiğini görebiliyoruz. Sistemli düzenli işleyen kurumlar da var ama en büyük sorunlardan biri apartman dairesinde kalan 12 yaş üzeri çocukların hangi evlerde kaldıklarını bilmememiz. Kaldıkları yerler kontrol edilebilir değil.
Gülseren Tunç: Çocuk Destek merkezlerini ziyaret ettik. Umduğumuzdan daha iyi gördük. Dışardan düşünüldüğü gibi çalışanların hepsi de kötü dersek, haksızlık yapmış oluruz. Çok iyi niyetli bize yardımcı olmak isteyen destek vermek isteyen, bizimle işbirliği yapmak isteyen insanlar da var.
Bizi Takip Edin