Medyayı Tüm Paydaşların Örgütlü Mücadelesi Değiştirecek
TÜSİAD’ın Televizyon Dizilerinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği projesi kapsamında İrem İnceoğlu ve Elif Akçalı tarafından gerçekleştirilen Televizyon Dizilerinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Araştırmasının tanıtımı 5 Mart 2018’de gerçekleşti.
Tanıtım toplantısında TÜSİAD olarak öncelikle Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu başkanı Oya Ünlü Kızıl ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, TÜSİAD’ın toplumsal cinsiyet eşitliği alanında yürüttüğü tartışmalara değindi. Medyaya yönelik çalışmalar yürütme kararlarının özellikle toplumsal cinsiyet kalıp yargılarıyla mücadele olduğunu belirten Oya Ünlü, reklamlarla yürüttükleri çalışmaların ve reklamcılara yönelik yayınladıkları rehberin ardından medyanın diğer bir alanı olan dizi sektörüne odaklandıklarını belirtti.
Rehberde öne çıkan verilerin paylaşıldığı ikinci oturumun ardından dizi sektöründen isimlerin de katıldığı bir panel gerçekleşti. Oyuncular sendikasından Demet Akbağ, Televizyon ve Sinema Filmi Yapımcıları Birliği (TESİYAP) başkanı Birol Güven, Reklamverenler Derneği (RVD) Başkanı Ahmet Pura, Senaryo Yazarları Derneği (SENDER) başkanı Meriç Demiray ve yönetmen Zeynep Günay Tan’ın katılımıyla gerçekleşen panelde “dizi sektöründe toplumsal cinsiyet eşitliği için nereden başlamalı?” sorusundan hareket edildi.
Özellikle panel esnasında oldukça ilgi çekici tartışmalar gerçekleşti. Dizilerdeki toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sorumlusu önce senaristler, sonra yönetmenler, sonra yapımcılar, sonra reklamverenler en son da dizilerin uzunluğu olarak ifade edildi. Aynı zamanda “Biz dizi çekmiyoruz, dizi yetiştiriyoruz” söylemi oldukça baskındı. Bu noktada en içten ifade “Çok alışmışız, geleneksel şeyleri yapıyoruz” diyen Demet Akbağ’dan geldi. Birol Güven de oldukça açık bir şekilde “Toplum neyse biz onu yansıtıyoruz” diyerek tartışmanın dönüşüme dönük yüzündeki çatışma ve çelişkileri açıklıkla ifade etti. Zeynep Günay Tan’ın dizilerde çok küçük müdahalelerle, örneğin bir yemek yapma sahnesinde kadın ve erkeği bir arada oynatarak da değişim yaratabiliriz ifadesi destek gördü. Son olarak Ahmet Pura’nın, herkesin kendi sorumluluk alanında dönüşümü önceleyeceği, bu noktada da örneğin reklamverenlerin öncelikle reklamlardaki cinsiyetçilikle yüzleşeceği ve mücadele edeceği, sonrasında da tüm paydaşların bir arada, birbirini eğittiği bir yapıyla örgütlü bir şekilde mücadele vermesi gerektiği ifadesi tartışmaya önemli bir ivme kazandırdı. Dünyadaki akım ve eğilimlerin de işaret ettiği bir dönüşümün örgütlü bir şekilde parçası olmanın uzun vadede ve kapsamlı bir dönüşümü getireceğini söyleyen Ahmet Pura, bu gelişmelerin kamu mekanizmalarını da etkileyebileceğini, daha büyük bir dönüşümünü tetikleyebileceğini ifade etti.
TÜSİAD’ın öncülüğünde yapılan böylesi bir çalışmanın önemi muhakkak ki tartışılamaz. Ama özellikle son paneldeki tartışmanın da gösterdiği üzere atılması gereken çok adım, tartışılması ve irdelenmesi gereken çokça basmakalıp kullanım var. Burada TÜSİAD’ın kendi çalışma alanından hareketle edineceği misyon konusunda net bir resim elimizde yok ne yazık ki. Ancak Ahmet Pura’nın da ifade ettiği üzere, her paydaşın kendi uzmanlık ve kendi çalışma alanı üzerinden dönüşüme katkı sunacağı öncelikli alanları belirlemesi ve bu alan üzerinden hareket etmesinin ve bu mücadelenin örgütlü bir şekilde gerçekleştirilmesinin her aşamada altı çizilmesi gerekiyor.
Bizi Takip Edin