Vicdan Konvoyu Hapisteki Suriyeli Kadınlar İçin Yola Çıkacak
Türkiye’deki kadınların çağrısıyla 55 ülkeden yüzlerce kadının oluşturduğu Vicdan Konvoyu, Esed rejiminin hapishanelerinde işkence altında tutulan 6 bin 736 kadının serbest bırakılması için Suriye sınırına doğru 6 Mart’ta yola çıkacak.
Vicdan Konvoyu için Eresin Otel’de düzenlenen basın toplantısında konuşan İnsan Hakları ve Adalet Hareketi (İHAK) Genel Başkan Yardımcısı Gülden Sönmez, Türkiyeli kadınların çağrısıyla 55 ülkeden farkı din, inanç ve meslekten kadınların Suriyeli kadınlara ‘ses olmak’ için 6 Mart’ta yola çıkacağını ifade etti. Konvoyun, Esed rejiminin cezaevlerinde işkence altında tutulan 6 bin 736 kadını temsilen beyaz yazmalarla yola çıkacağını belirten Sönmez, İzmit, Sakarya, Ankara, Adana, Hatay güzergahının ardından 8 Mart Kadınlar Günü’nde Suriye sınırında basın toplantısı düzenleyeceklerini ifade etti. Konvoyun amacının Suriye’deki kadınların savaşın başından beri işkence, tecavüz, infaz, hapis ve mültecilikle büyüyen dramlarına dikkati çekmek olduğunu dile getiren Gülden Sönmez, zindanlarda tutulan kadınların ölümü beklediğini belirterek şunları söyledi: “Biz ise onların ölümüne değil, kurtuluşlarına vesile olmak istiyoruz. Tecavüz ve işkence mağduru kadınların bırakıldıkları noktalarda ilk buldukları fırsatta intihar ettiklerini, bazılarının intihar girişiminde bulunduğu ama ölmediğini, hatta çığlık çığlığa Türkiye sınırına sığınan tecavüz mağduru kadınların hayata tutunmaya çalıştığını biliyoruz.”
Rejimin tecavüzü bir silah olarak kullandığını belirten Gülden Sönmez, “Bu kötülüklere maruz kalan kadınlar, hangi uluslararası mekanizmanın, hangi devletin, hangi sivil kurumun, hangi mercinin masasında gündem olmaktadır? Gördüğümüz kadarıyla hiçbir masanın gündemi dahi olamamaktadır. Biz kadınlar, Suriye zindanlarındaki kız kardeşlerimizin acı ve çaresizlik içindeki çığlıklarını duyuyoruz. 7 yıldır birilerinin bir şey yapmasını bekliyoruz. Güç ve imkan sahibi kurumların, devletlerin, sözde barış masalarının bir şey yapmasını bekliyoruz. Uluslararası mekanizmaların, İşkenceyi Önleme Komitesi’nin, kadın haklarını korumaya yönelik kurulan devletler arası mekanizmaların bir şeyler yapmasını bekliyoruz ama onlar ya tecavüze ve işkenceye göz yumuyorlar ya da tepelerinden bomba atan orduları destekliyorlar. Kimse onlar için bir çaba içine girmiyor. Biz de ‘artık yeter’ diyoruz. Onlar oradalar, acı çekiyorlar, bizi bekliyorlar. Bizi duyan herkesin onları duymasını istiyoruz. Onları görmenizi istiyoruz, onlar için bir şey yapmanızı ve onlar için ses çıkarmanızı istiyoruz.” diye konuştu.
Basın toplantısına katılan Suriyeli Mecit Çorbacı da, barışçıl gösterilere katıldığı için eşiyle birlikte tutuklandığını ve eşinin cezaevindeki işkence sebebiyle hayatını kaybettiğini anlattı. 7 ay kaldığı cezaevinden açlık grevi sebebiyle çıkabildiğini belirten Çorbacı, Şam’da binlerce insanın evlerin bodrumlarındaki hapishanelerde işkence altında tutulduğunu ifade etti. Bulundukları bölgedeki sahra hastanesinin yerini söylemesi için işkenceye tabi tutulduğunu belirten Çorbacı, “Benimle birlikte annemi ve küçük yaştaki çocuklarımı da göz altına almışlar. Bunu psikolojik bir şiddet olarak yapıyorlar. Gözümün önünde konuşmam için eşime işkence yapıldı. Hücrede kaldım. Daha sonra 20 kişi ile beraber 2 metrekarelik alanda kaldım. Yanımızda yaşlı, hamile ve yeni doğum yapmış kadınlar vardı. Tuvalete gitmemize günde sadece 3 defa 8 saate bir kez izin veriliyordu. Kadınların özel günlerinde ped temin edilmiyordu. İçeride 7 senedir kalan ve her gün işkenceye maruz kalan insanlar var. Hapishanede doğan ve ölen bebekler oldu. Eşimin cenazesini dahi vermediler.” diye konuştu.
Hapishaneden çıktıktan sonra orada işkence altında tutulan kadınların kurtarılması için elinden gelen gayreti göstereceği konusunda kendisine söz verdiğini belirten Çorbacı, “Suriye halkının yaşadığı yıkımlarla ilgili, kentlerin talan edilmesi, kültürün kaybedilmesi, ailelerin parçalanması, dünyanın her köşesine dağılan mülteciler, çadır kentler konuşacak çok şey var. Ama tutuklu kadınların yaşadıkları da bunlar kadar ciddi bir sorun. Şam’da caddelerde yürürken işkence çeken insanların üzerinde yürüyormuş gibi hissediyordum. Dilerim bu Vicdan Konvoyu işkence altında tutulan kardeşlerimiz bir ses olur. Dünya ülkelerinin Esed’e işkenceyi bitirmesi için baskı kurması için bir vesile olur. İşkence altındaki kardeşlerimiz seslerini duyurmak istiyor biz onların sesi olalım” dedi.
Suriyeli aktivist avukat Dima Musa da toplantıda yaptığı konuşmada, hapishanelerde tutulan 7 bin civarındaki kadın tutuklunun bir kısmının barışçıl gösterilere katıldığı bir kısmının ise eşi ve çocuklarını tehdit amacıyla tutulduğunu belirterek, “Kadınlara cezaevlerinde işkence uygulanıyor. Dayak atılıyor, taciz ve tecavüz ediliyor kadınlara. Tutuklu kadınların ve tüm tutukluların serbest bırakılmasını ve yine gözaltına alındıktan sonra nereye götürüldüğü bilinmeyenlerin akıbetlerinin açıklanmasının ve suçluların yargılanmasını istiyoruz.” diye konuştu. Toplantıda, Suriye’deki kadınlara yönelik yapılan hak ihlalleri hakkında bilgiler veren Suriye İnsan Hakları Gözlem Evi’nden Sima El Hasani ise, konvoyun Suriyeli kadınların yaşadığı işkencelerin sona ermesi için bir vesile olması dileğinde bulundu.
Konvoya katılım ve bilgi için tıklayınız…
Bizi Takip Edin