Aileler Sur’a Dönmek İstiyor
DİTAM’ın Sur mağduru 500 aile ile görüşerek hazırladığı rapor; ailelerin barınma, eğitim, sağlık gibi haklarının büyük ölçüde ihlal edildiğini ortaya koyuyor. Ancak aileler bütün bu yaşananlara rağmen Sur’a dönmek ve orada yaşamak istiyorlar.
Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM), geçtiğimiz Eylül ayında bir basın toplantısı ile duyurduğu, Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki çatışmanın mağduru olan ailelerin sorunlarına odaklandığı projeyi tamamladı. Araştırmanın bulgularını Diyarbakır sivil toplum camiası, mahalle muhtarları ve basın mensupları ile paylaşan DİTAM, yaklaşık 500 aileyi duydukları ihtiyaçlara göre ilgili sivil toplum ve kamu kuruluşlarına yönlendirdiğini açıkladı.
Sur’daki çatışma ve operasyonlar sebebiyle yerinden edilmiş en az 6 bin aile olduğunu açıklayan DİTAM Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kaya, Diyarbakır İli Sur İlçesi’nde Yerinden Edilen Ailelerin Temel Haklara ve Kamu Hizmetlerine Erişimi Projesi kapsamında bu ailelerin 500’ü ile yüz yüze görüşmeler yapıldığını ve ortaya çıkan sonuçların Sur mağduru aileler hakkında genel bir tablo sunmaya elverişli olduğunu vurguladı.
Bu projeye başlama gerekçelerini açıklayan Mehmet Kaya, Kürt meselesi sebebiyle yaşanan zorla yerinden edilmelerin ilk kez yaşanmadığını ancak yaşandığı dönemde yeterli ve sağlıklı raporlama yapılmadığı için meselenin yanlış okunup yorumlandığını, bu proje ile sorunun çözümüne yardımcı olacak nesnel sonuçlar ortaya çıkarmaya çalıştıklarını paylaştı. Ortaya çıkan sonuçların bir rapor halinde ilgili sivil toplum ve kamu kuruluşları ile paylaşacaklarının altını çizen Kaya, şunları söyledi: “Devletin 6 bin ailenin tamamına yardım ve kamu hizmetlerine erişimle ilgili bilgilendirme için ulaşması lazım. Ancak burada sivil toplum kuruluşlarına daha önemli bir görev düşüyor. Ulaşılacak aile sayısını attırmak, özellikle eğitim sağlık sosyo-ekonomik eksiklikleri doğru tespit etmek ve ailelerin yaşadıkları mağduriyetleri hükümetle paylaşarak çözüm için müdahale sağlamak gerekiyor.”
Mehmet Kaya’nın açıklamalarından sonra proje ekibinden Dilan Kaya, yaptığı sunumda çarpıcı bulguları aktardı. Araştırmanın bulgularından bazıları şunlar;
Sosyo ekonomik durum: 500 aile içinde %65 oranında yeşil kartlı veya herhangi bir sağlık güvencesi bulunmuyor. Görüşülen erkekler %52, kadınlar %96 oranında çalışmıyor. 500 aileden 62’sinin düzenli bir geliri bulunmamakta ve sadece 100 aile ayda 2.000 TL ve üzeri gelire sahip. Görüşülen ailelerin yaklaşık yarısı aylık gelirlerinin 1.000-2.000 TL arasında olduğunu ifade ediyorlar ki bu orandaki yoğunlaşma ailelerin aldıkları kira yardımlarından kaynaklanıyor.
Eğitim: Görüşülen 500 aile temsilcisi içinde yaklaşık 300 kişi okuryazar bile değil, yalnızca 11 kişi lise mezunu. Çatışmalı dönemde bu ailelerde yaşayan çocukların tamamının eğitimi uzun süre aksadı. 500 aile içinde çatışmalı dönemden sonra okulu tamamen bırakan 43 öğrenci var.
Sağlık: Çatışma döneminde tedavisi devam eden hasta ve engelliler tedavilerini yarıda bırakmak zorunda kalmış, sokağa çıkma yasaklarından ötürü ilaç temininde zorluklar yaşamışlar. Çatışma döneminde hamile olduğunu söyleyen kadınlar, yoğun stres ve sağlık hizmetlerine erişim konusunda yaşadıkları zorluklardan dolayı düşük yapma riski yaşadıklarını, bazı kadınlar ise düşük yaptıklarını ifade ediyorlar. Yine sütten kesilme, akut stres bozukluğu, depresyon, uyku bozukluğu, öfke kontrol problemi, içe kapanma, ölüm ve gelecek korkusu, güvensizlik gibi durumların yaşandığı sıkça dile getiriliyor. Özellikle çocukların ruh sağlıklarında çatışmalardan dolayı bozulmalar meydana geldiği tespit edildi. Bu bulgular, çocukların çatışma döneminde yaşadıkları korku sebebiyle dışarı çıkmak istememe, içlerine kapanma, yeni gidilen çevreye adaptasyon sağlayamama, şiddete eğilim, iştahsızlık, konuşma yetisiniz zayıflaması ya da kaybı sese aşırı duyarlılık ve akut stres bozukluğu olarak sayılıyor.
Mülkiyet Hakkı: Görüşülen ailelerin 279’u çatışmalarından önce kendilerine ait bir evde yaşadıklarını söylerken çatışma sonrası bu sayı 74’e düşmüş. Çatışma ve operasyonların her 4 aileden 3’ünü evsiz bıraktığı anlaşılıyor. 279 aileden yalnızca 34’ü ev konusunda devletle uzlaşmış. %88’i hala uzlaşmamıştır. Eşya tazminatıyla ilgili olarak uzlaşma oranı %60 olarak tespit edilmiş, ailelerin %40’ı eşya tazminatı konusunda da uzlaşmamışlardır. Aileler evlerine biçilen değerin çok düşük olduğunu, bu sebeple devletin önerilerinin hepsinin ailelere aşırı borç yükü getirdiğini ifade ediyor ve bunun onları Sur’a geri dönmekten alıkoyma politikası olduğunu düşünüyorlar. Ailelerin hemen hepsi kendilerini Sur’da daha güvende hissettiklerini, oraya dönmek istediklerini ancak yetkililerin Sur’a dair kesin bilgi vermediğini beyan ediyorlar. Bu durum da yaşanan sıkıntılı sürecin etkilerini daha fazla derinleştirerek insanlardaki güven problemini büyütüyor.
Projenin iki ayaklı olduğunu; ilk önce durum tespiti ve ihtiyaçların belirlendiğini ikinci adımda da bu ihtiyaçlara göre ilgili kuruluşlara yönlendirmeler yapıldığını aktaran Dilan Kaya ailelerin hangi kurumlara yönlendirildiği ile ilgili detaylı veriler paylaştı. Buna göre; hukuki süreçlerin yürütülmesi için Diyarbakır Barosu ve travma süreci devam edenlerin tedavisi için Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) başta olmak üzere aileler 16 farklı sivil ve resmi kuruluşa yönlendirildi.
Bizi Takip Edin