“Kadın derneklerinin kapatılmasıyla sahadaki ayağımız kayboluyor”
Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma Ve Uygulama Merkezi’nden Aslı Pasinli, şehirdeki aktif kadın derneklerinin OHAL kapsamındaki KHK’larla kapatılmasının çalışmalarını olumsuz etkilediğini belirterek, “Kapatılan kurumların materyallerine de el konuldu. Haliyle bizi de çökerten bir durum. Bir ayağımızın, sahadaki ayağımızın kaybolması anlamına geliyor” diyor. Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma Ve Uygulama Merkezi’nin başvuranların çoğunluğunun kadın olması sebebiyle […]
Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma Ve Uygulama Merkezi’nden Aslı Pasinli, şehirdeki aktif kadın derneklerinin OHAL kapsamındaki KHK’larla kapatılmasının çalışmalarını olumsuz etkilediğini belirterek, “Kapatılan kurumların materyallerine de el konuldu. Haliyle bizi de çökerten bir durum. Bir ayağımızın, sahadaki ayağımızın kaybolması anlamına geliyor” diyor.
Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma Ve Uygulama Merkezi’nin başvuranların çoğunluğunun kadın olması sebebiyle Adli Yardım Merkezi ile koordineli olarak çalıştığını belirten Avukat Aslı Pasinli, adli yardımda toplumsal cinsiyet konusunda eğitim alan avukatların nöbet tuttuğunu belirtiyor. Merkezde, toplumsal cinsiyetin yanı sıra travma ve iletişim teknikleri dersi alan avukatların sadece nöbet tutabildiğini belirten Pasinli, bunun başvuruya gelen kadınların sorunlarının çözümü için önemli bir girişim olduğunu belirtiyor. Avukat Pasinli, kadına şiddetin önlenmesi konusunda kadın dernekleriyle birlikte yürüttükleri çalışmaların bu derneklerin OHAL kapsamında kapatılması sebebiyle kesintiye uğradığını vurgulayarak, ‘’Diyarbakır’da bulunan kadın kurumlarından yapılan yönlendirmeler ile birçok başvuru alıyorduk. OHAL süreci ile birlikte kapatılan kadın kurumlarının arşivlerine el konulduğu için sahadaki ayağımız kayboldu diyebiliriz. Kapatılan kurumların materyallerine de el konuldu. Haliyle bu bizi de aslında bir anlamda çökerten, bir ayağımızın daha doğrusu sahadaki ayağımızın kaybolması anlamına geliyor” dedi. Kadın odaklı çalışan sivil toplum kuruluşlarının kadınlara haklarını savunmada farkındalık kazandırdığını ve bu yönüyle önemli olduğunu belirten Pasinli, özellikle şiddete uğrayan kadınların bunu adli makamlara iletme konusunda eskiye göre daha fazla olduğunu belirtiyor. Kadınların hakları konusunda farkındalığı artınca erkeklerin ‘tehdit’ dilinin de farklılaştığını ‘eskiden annenin evine gidersen sana şunu yaparım’ diyen erkek şimdi ‘karakola gidersen beni şikayet edersen diyerek tehdit ediyor’ örnekliğinde anlatan Pasinli, “Bu durum aslında çalışmaların ne kadar onlara yerleştiğinin ve STK çalışmalarının bir yere vardığının göstergesi. Yani bu anlamda çalışan STK’ların nasıl bir başarıya sahip olduklarını ince ayrıntıda görebiliyoruz. Kadınların haklarının bilincinde olması çok önemli. Ama tabi ki temennimiz bunu bitirmek. Yani şiddetin tamamen önlenmesi” diye konuştu.
Pasinli, merkezin, şiddete maruz kalan kadınlara yönelik çalışmasını da şöyle anlatıyor: “Adli yardıma bir vaka geldiği zaman önce bir ön görüşme yapılıyor. Görüşmeden sonra ihtiyacı neyse boşanma için avukat, çocuklarının velayeti, nafaka talebi vs. Bunların hepsi forma işlendikten sonra işin hukuki boyutu ile, kadının suç duyurusu, varsa korunma talebi, uzaklaştırma, iletişimin engellenmesi, iş yerinin değiştirilmesi birçok başlık altındaki talepler gerçekleştirmeye çalışılıyor. Ekonomik olarak belli bir seviyenin altında ve kendini avukatla temsil ettiremeyen başvuruculara, ücretsiz avukat ataması yapılıyor. Bu avukatlar hiçbir şekil de para talep edemez. Sadece müvekkilden belli evrakları getirmesi istenir. Zaten amaç belli bir ekonomik seviyenin altındaki kişilere avukat atanması…”
Bizi Takip Edin