Başkent Kadın Platformu Derneği Başkanı Zeynep Göknil Şanal: 15 Temmuz Sonrası Sivil Toplumun Etkili Olma Olasılığı Kalmadı

Başkent Kadın Platformu Derneği, farklı gönüllü kuruluşlar ve sivil yapılarda çalışan kadınların yanı sıra kendisini herhangi bir yerle bağlantılı görmeyen, toplumsal konulara duyarlı kadınların da bulunduğu bir grup aktivist tarafından 1995 yılında Ankara’da kuruldu. Temsilci ve üyelerinin çoğunluğunun başörtülü olması nedeniyle, platform 28 Şubat ve sonraki süreçte “başörtüsü yasağı ile diğer hak ihlallerine” karşı verdiği […]

Başkent Kadın Platformu Derneği, farklı gönüllü kuruluşlar ve sivil yapılarda çalışan kadınların yanı sıra kendisini herhangi bir yerle bağlantılı görmeyen, toplumsal konulara duyarlı kadınların da bulunduğu bir grup aktivist tarafından 1995 yılında Ankara’da kuruldu. Temsilci ve üyelerinin çoğunluğunun başörtülü olması nedeniyle, platform 28 Şubat ve sonraki süreçte “başörtüsü yasağı ile diğer hak ihlallerine” karşı verdiği yoğun mücadele ile adını duyurdu. Dernek, hala kadın sorunlarının tespiti, teorik ve pratik çözüm önerileri, kadınlar arası diyalog, iletişim, dayanışma ve yardımlaşmayı sağlamak gibi başlıklarda güçlü bir şekilde faaliyet gösteriyor.

Başkent Kadın Platformu Derneği Başkanı Dr. Zeynep Göknil Şanal, 15 Temmuz sonrası süreci Sivil Sayfalar’a değerlendirdi.

https://www.youtube.com/watch?v=Lc2TPqFd8H8

Değerlendirmeden önemli satır başları şöyle:

“Darbe teşebbüsü, tabi ki bir sorgulama getirdi. Herkes açısında bir dolu şeyin sorgulanmasına sebep oldu bu darbe.”

“Aslında platformu temsilen böyle bir konuda açıklama yapmak doğru değil kafalar çok karıştı bu bir gerçek; bir takım şeyleri sorgular olduk. Biat kültürü öyle bir şey ki tartışmıyorsun sorgulamıyorsun sadece emri uyguluyorsun ve benim şahsi fikrim bu koşullarda Allah’tan başka hiç kimseye biat edilmez.”

“Türkiye Cumhuriyeti sözüm ona laik bir devlet; bütün dinlere, mezheplere cemaatlere eşit… ve işlerine karışmıyor olması gerekiyor. Ama Türkiye her konuda olduğu gibi bu konuda da bir takım kendine münhasır klişeleri olan bir ülke.”

“Ben hiçbir şekilde devlet baskısının engelleyici bir unsur olduğunu düşünmüyorum. Devlet baskıcı olduğu zaman her şey yer altına iner.”

“Kapatılan dernekler, vakıflar var. Ama sadece dini bakımdan bakmak doğru mu, onu düşünürüm. Bunun sadece dini boyutu yok bunun siyasi boyutu da var. Etnik boyutu da var, yani genel olarak OHAL durumundan dolayı genel olarak baskı ortamında yaşıyoruz. Bunun sadece dini guruplara olduğunu düşünmüyorum, değil de zaten.”

“Zaten sivil toplumun görevi siyaseti etkilemek. Kamuoyu oluşturup bir takım şeyleri siyasete kabul ettirmek varlığımızın amacı bu aslında. Biz iktidar kaygısıyla yola çıkmayan insanlarız.”

“15 Temmuz sonrası sivil toplumun etkili olma olasılığı kalmadı aslında OHAL’den dolayı baskıcı bir ortam var sivil toplum sesi çıkarmaya çekinir hale geldi aslında.”