Bisiklet sadece bisiklet değildir: Küresel bisiklet zirvesi Velo-City’de neler konuşuldu?
Son bir haftadır o oturum senin, bu oturum benim koşturduğum etkinlikler dizisi Velo-City. Benim için önemli olan ise bu etkinliklerin bisiklet ile ilgili olması. Hayır, yarış, atlama zıplama değil de günlük hayattaki bisiklet, hani işe gidip gelirken kullandığımız. Resmi olarak, Velo-City, küresel bisiklet zirvesi. Amacı, kişileri bisikleti günlük hayatlarında ulaşım ve de eğlenme/dinlenme (recreation) amaçlı kullanıma […]
Son bir haftadır o oturum senin, bu oturum benim koşturduğum etkinlikler dizisi Velo-City. Benim için önemli olan ise bu etkinliklerin bisiklet ile ilgili olması. Hayır, yarış, atlama zıplama değil de günlük hayattaki bisiklet, hani işe gidip gelirken kullandığımız. Resmi olarak, Velo-City, küresel bisiklet zirvesi. Amacı, kişileri bisikleti günlük hayatlarında ulaşım ve de eğlenme/dinlenme (recreation) amaçlı kullanıma teşvik etmek.
Avrupa Bisikletliler Federasyonu – European Cyclists’ Federation (ECF) Velo-City’nin isim hakkına sahiptir ve ECF kurulu organizasyonlara karar verir. 1980 yılında yapılan ilk Velo-City, o günden beri bisiklet sürmenin tanıtımı konusunda etkili olmuştur diye okumuştum ECF’nin web sitesinde. 13-16 Haziran 2017 tarihlerinde Hollanda’nın Arnhem-Nijmegen şehirlerinin iş birliği ile yapılan Velo-City’de bunu kendim de gördüm.
STKlar, aktivistler, akademisyenler, haberciler, politikacılar, üreticiler ve bireyler… Herkes oradaydı. Bisikletli hayat için neler yaptıklarını, neler yapılması gerektiğini düşündüklerini anlatmak ve dinlemek için.
Bu sene 40’dan fazla ülkeden, 200 konuşmacı ve 1500 katılımcı ile beraber, oturumların yapıldığı salonlar, saha etkinlikleri ve sohbetler arasında koşturup durduk.
Bu senenin başlığı ‘Bisiklet Sürmenin Özgürlüğü’ydü (Freedom of cycling). Bu başlık beş maddede değerlendirildi: İnsanlar, bisiklet ekonomisi, şehir planlama, yönetim ve altyapı (people, bikenomics, urban planning, governace, infrastructure).
“Güzel İstanbul, sana bisikletli hayat çok yakışır!”
Dopdolu dört gündü. Kore’den, Brezilya’dan, Norveç’ten, Uganda’dan dünyanın dört bir yanından farklı farklı alanlardan insanları dinledik: Bisiklet paylaşım sistemleri, e-bisikletler, altyapı çalışmaları, bisiklet otoyolları, kargo bisikletleri, kadın dayanışması, belediyeler ve başkanları, nitelik, nicelik, bisikletlilerin davranışları, parkinson, bisiklet ekonomisi, medya, bisiklet lobisi, trafik, kask, dünyanın en mutlu çocukları, akıllı şehirler, yaşanabilir şehirler, mutluluk, egzersiz, turizm, niye bisiklet, savunuculuk, hız limitleri, ortak alanlar, şehir tasarımı, bilim, kasabanızdan bisikletliler geçerse, kalite, kilometre, sosyal içerikler, sokaklar, caddeler, parklar, yasalar, kanun koyucular, hava kirliliği, gürültü, bisiklet ağları, yeni başlayanlar, kendine güven, sağlık, akımlar, bisikletli turizm, ekonomi, tasarım, aile, mülteciler, engelliler, kadınlar ve çocuklar, park sorunu, 4000 bisikletlik park alanı, kendi kendine haraket eden araçlar, sığırcıklar, gelecek, çevre politikaları, cinsiyet, iklim, davranış, bisikletli kral, felsefe, neden bisiklet süreriz… İlk aklıma gelen 50 konuyu yazdım.
Düşünsenize, bisiklet bunların hepsini konuşmamıza vesile oluyor. Bir de sadece konuşmakla kalmayıp, bisikleti hayatımıza alırsak?!
Velo-City seneye Rio’da, sonraki sene ise Dublin’de yapılacak. 2020 için adaylar başvurularını yapmaya başlayacak. Güzel İstanbul, sana bisikletli hayat çok yakışır!
Bu seneki Velo-City’nin Türkiye açısından başka bir önemi daha vardı. Türkiye’den iki kadın Pınar Pinzuti ve Seçil Öznur Yakan “Gender and Cyling: Stories of Empowerment“ panelinde, Türkiye’deki bisikleti kadınları anlattı. Pınar Pinzuti’nin yazılarını bisikletizm.com adlı sitesinde, benim yazılarımı da Sivil Sayfalar’da okuyabilirsiniz.
Bizi Takip Edin