“Van’daki Kadınlar Merkezlerin Kapatılmasıyla Daha da Korunmasız”
Van ve çevresinde her yıl şiddet mağduru yaklaşık 300 kadına destek sağlayan, mülteci kadınlara hizmet veren ve çeşitli eğitimler aracılığıyla her yıl yaklaşık 2 bin kadına ulaşan Van Kadın Derneği (VAKAD), 11 Kasım 2016’da yayınlanan KHK ile kapatılan 375 dernekten biri. VAKAD’ın kapatılmasıyla bölgede oluşan boşluğu Zozan Özgökçe ile konuştuk. 2004 yılında kurulan VAKAD, kadınlara […]
Van ve çevresinde her yıl şiddet mağduru yaklaşık 300 kadına destek sağlayan, mülteci kadınlara hizmet veren ve çeşitli eğitimler aracılığıyla her yıl yaklaşık 2 bin kadına ulaşan Van Kadın Derneği (VAKAD), 11 Kasım 2016’da yayınlanan KHK ile kapatılan 375 dernekten biri. VAKAD’ın kapatılmasıyla bölgede oluşan boşluğu Zozan Özgökçe ile konuştuk.
2004 yılında kurulan VAKAD, kadınlara danışma ve sığınma, insan hakları eğitimi ve anaokulu gibi hizmetler sunuyordu. Kasım 2016’da yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile “milli güvenliğe tehdit oluşturduğu” gerekçesiyle kapatılan 375 dernek arasında VAKAD da bulunuyor. Dernek kapatıldıktan sonra arşiv, kütüphane ve başvuru formları dahil her şeye el konuldu. Kendilerine bir gerekçe tebliğ edilmediğini ancak nedenini tahmin ettiklerini vurgulayan Yönetim Kurulu Başkanı Zozan Özgökçe, derneğin kapatılmasından kısa bir süre sonra, 27 Ocak 2017’de gözaltına alındı, Özgökçe gözaltında geçen iki günün ardından ‘adlî kontrol’ şartıyla serbest bırakıldı.
Zozan Özgökçe hakkında, sosyal medyada yaptığı paylaşımlar nedeniyle iddianame hazırlandı ve Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ilk duruşması 4 Ekim’de görülecek. ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’, ‘Örgüt propagandası’, ‘devletin kurum ve kuruluşlarını aşağılamak’ gibi suçlamalara maruz kalan Özgökçe ile VAKAD’ın bölge açısından önemini ve bıraktığı boşluğu konuştuk.
“Sivil toplumun çözüm süreçlerindeki rolü genel olarak yeterli bir seviyede değil. Bunun en önemli sebebi sivil toplumun öneminin bilinmemesi ve sivil toplum kuruluşlarının pek muhatap alınmaması. Hükümet ve siyasi partilerin sivil toplumdan anladıkları ‘bizi alkışlasınlar’”
-12 yıl boyunca Van’da çeşitli kadın çalışmaları yürüten VAKAD nereden doğdu, belli başlı önemli çalışmalarını anlatır mısınız?
VAKAD 2004 yılında yedi kadın tarafından kuruldu. Başlangıçta tüzüğümüzü çok geniş hazırladık. Zaman içerisinde kadınların taleplerine göre çalışma alanlarımızı belirlemeyi düşündük. Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık odaklı çalışmaya karar verdik. Kadın Danışma Merkezi, Kadın Sığınma evi, Kadın ve Çocuk Merkezi, Dayanışma Mağazası gibi birimlerimiz oldu. Kadın Danışma Merkezin’de yılda ortalama 300 kadına dayanışma zemininde destek veriyorduk. Kadın ve Çocuk Merkezi deprem sonrası yapılan TOKİ konutlarının olduğu bir bölgede kuruldu. O bölgedeki çocuklara okul öncesi eğitim veriliyordu. Ayrıca kadınlara yönelik seminerler, eğitimler, sosyal çalışmalar yapıyorduk. Dayanışma Mağazası’nda ikinci el ve birinci el giyim aksesuarları 1 TL karşılığında satıyorduk. Çoğunlukla ücretsiz veriyorduk. Yedi sene boyunca mülteci ve Türkiyeli kadınlara yönelik 40 kapasiteli sığınak yürüttük. Ayrıca kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık konularında kampanyalar organize ettik.
-‘Çözüm süreçlerinde’ kadın kuruluşlarının rolünü VAKAD’ın gözünden biraz anlatır mısınız? VAKAD kaybettiğimiz ‘çözüm sürecinde’ ne gibi çalışmalar yaptı?
Sivil toplumun çözüm süreçlerindeki rolü genel olarak yeterli bir seviyede değil. Bunun en önemli sebebi sivil toplumun öneminin bilinmemesi ve sivil toplum kuruluşlarının pek muhatap alınmaması. Hükümet ve siyasi partilerin sivil toplumdan anladıkları ‘bizi alkışlasınlar’.
Bugüne kadar barış için o kadar çok şey yaptık ki. ‘Barış Meclisleri’ toplantılarından tutun meclisteki vekillere faks gönderme kampanyaları… Ama maalesef sivil toplum dikkate alınmadı, önemsenmedi. Hatta düşmanlaştırıldı.
Mesela Van’da çok geniş katılımlı çok güzel bir toplantı organize etmiştik. Hüdapar’dan HDP’ye, islamî oluşumlardan kiliseye kadar her renkten insanların katıldığı çok güzel toplantılar yapıldı, diyaloglar geliştirildi. Birlikte çalıştaylar yaptık. Çok kıymetli çalışmalar yaptık ama deklare ettiklerimizi hükümet dikkate almadı. Taraflar bu anlamda pek istekli değildi.
PKK’nin alıkoyduğu askerlerin bırakılması için İHD’de oturma eylemi düzenledik ve neticede onları bıraktılar. Toplu mezarlarla ilgili çalışmalara katıldık, diğer illerle eş zamanlı eylemler yaptık. Demokrasi Platformu gibi platformlarda yer aldık. Demokrasi Platformu çatısında “Toplumsal Barışın Siyasal ve Toplumsal Patikaları” başlıklı çok güzel bir sempozyum düzenledik. Burada hem Kürt kadınları hem dindar kadınlar feministler, eşcinseller, çok farklı gruplar bir araya geldik ve 2 gün boyunca konuştuk. ‘Kadının İnsan Hakları Eğitimi’ programlarında toplumsal barış gibi konuları çok fazla işledik. VAKAD olarak üniversitelerin barış eğitimlerine katıldık ve gelip burada anlattık. Toplumsal barış, ailede barış, sokakta barış, yaşamda barış, o kadar çok çalışma yaptık ki… VAKAD bütün bu çalışmaların hem bizatihi yürütücüsü hem de ortağı oldu.
-VAKAD da KHK ile kapatıldı, süreci biraz anlatır mısınız? Kurumunuzun Van ve çevresi için nasıl bir önemi vardı, kapatılmasıyla neler eksik kaldı?
Sadece Van’dan değil, Hakkâri, Muş, Bitlis’ten de kadınlar VAKAD’a başvuruyordu. Şiddet gören kadınlara hukuki, sosyal, ekonomik, psikolojik destek veriyorduk. Yılda 300 civarında şiddet mağduru kadına destek sağlıyor, mülteci kadınlara dil kursu veriyor, kadınlara insan hakları eğitimi veriyorduk. Çeşitli çalışmalarla yılda yaklaşık 2 bin kadına ulaşıyorduk. Okulları ziyaret edip çocuklara istismar ve mahremiyet konularını anlatıyorduk. BM, UNİCEF ve Türkiye’deki bakanlıklarla da ortak çalışmalar yapıyorduk.
Eğer kapatılmasaydık 2017 yılı başında 92 köyden 8 bin civarında kadına ulaşmayı hedefleyen yeni bir proje başlatacaktık. Alan araştırması, insan hakları eğitimi yanında kadınlara acil durumlarda ulaşabilecekleri numaraların yer aldığı el aynaları ve cüzdanlar, çocuklara da cinsiyetsiz oyuncaklar dağıtmayı planlıyorduk. Şimdi bu çalışmaların hepsi olduğu gibi kaldı.
Bizi herhangi bir örgüt ve siyasi grupla ilişkili değiliz, hiçbir örgüt ya da kişi bizim kararlarımıza müdahale edemez. Bu anlamda kapatılmamıza dair bir gerekçe sunulmuş değil ama tahmin ediyoruz ve bu gerekçeleri kabul etmiyoruz.
“Artık tüzel kişiliğin bir anlamı yok, tüzel kişilik olmadan bir örgütlenme çalışması yapmak istiyoruz”
-VAKAD kapatıldı diye siz ve çalışma arkadaşlarınız sivil toplumdan çekilmiş değiller herhalde, VAKAD sonrasında neler yapıyorsunuz?
Binamıza mühür vurulması önemli değil, biz çalışmaya devam edeceğiz. Şiddet başvurularını almaya ve kadınlara destek sunmaya devam edeceğiz. Yine takipçisi olduğumuz davaları ve başvuruları takip ediyoruz. Yarın bir davaya gideceğiz mesela. Kapatılmamız ertesindeki 8 Mart’ta kadınlarla toplandık. Hem söyleşi yaptık hem de kutlama. Artık tüzel kişiliğin bir anlamı yok, tüzel kişilik olmadan bir örgütlenme çalışması yapmak istiyoruz.
“Belediyelerin ve kadın örgütlerinin kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık konusunda önemli çalışmaları varken bunları kapatmakla ve kadınlarla ilgili atılmış önemli adımlardan geri dönmekle bu kentte kadına yönelik şiddet oranının artmasına şaşırmamız gerekiyor”
-Bir kadın kuruluşu olarak, içinden geçtiğimiz OHAL ortamından geleceğe bakarken kadının insan hakları ve toplumsal barış bağlamında nasıl bir gelecek görüyorsunuz?
Şu anda Van ve çevre illerde kadınların ulaşabileceği bağımsız kuruluşların neredeyse hepsi kapatıldı. Bunun yanı sıra belediyelere bağlı kadın kurumları da kapatıldı. Örneğin Van Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı sığınma evi, kreş, kadın ve yaşam merkezi, ‘alo şiddet hattı’ gibi oluşumlar kapatıldı. Bunun yanı sıra kadınların lehine olan uygulamalara da son verildi. Örneğin; kadın zabıtaların görevlerine son verildi. Kadın şoförlerin görev yerleri değiştirildi. Kadınlara her perşembe günü ücretsiz olan belediye otobüsleri de artık ücretli. Belediyelerin ve kadın örgütlerinin kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık konusunda önemli çalışmaları varken bunları kapatmakla ve kadınlarla ilgili atılmış önemli adımlardan geri dönmekle bu kentte kadına yönelik şiddet oranının artmasına şaşırmamız gerekiyor. Şiddet gören kadınların başvurduğu kurumların kapanması ile bu kurumların tespit ettiği intihar, intihar girişimi ve aile içi şiddet verilerine de ulaşamaz olduk. Van’daki kadınlar bu merkezlerin kapatılması ile daha da korunmasız hale geldiler. Şiddet gören kadınların danışacakları, destek alacakları kuruluşlar kapandı. Kadınların karakola, adliyeye gitmeleri belediye veya bağımsız kadın örgütlerine gitmeleri kadar kolay olmuyor. Kadınların devlete aile içi sorunlarını özellikle kamu hizmeti verenler tarafından uğradıkları şiddeti raporlamak özellikle bu olağanüstü dönemde rapor etmeleri oldukça güçtür. Kadınlarla çalışma yapan kişiler kadınların bu ruh halini iyi bilirler. Kadınlar aile içi şiddeti rahatlıkla anlatamamaktadırlar, karakol, savcılık gibi kurumların fiziki koşulları bile kadınların bu kurumlara güvenle gitmelerine engeldir. Kayyum marifetiyle kapatılan, işlevsiz kılınan kadının toplumdaki yerini dönüştürmeye, iyileştirmeye yönelik tüm uygulamaların kaldırılması ile kadına yönelik şiddet artacaktır, kadınların yükü artacaktır kadınların günlük yaşamları zorlaşacaktır hatta açıkça görüldüğü gibi kadın cinayetleri artmaktadır. Bunun yükünü taşımak kayyuma ve temsil ettiği zihniyete fazlasıyla ağırdır. Derhal vazgeçilmelidir. Kadınların sessizliği size çığlık olarak dönecektir.
Bizi Takip Edin