Sivil toplum haberciliğinde dezenformasyon: O caretta caretta yumurtaları gerçekten çalındı mı?

Medya ve sosyal medyada sivil toplum kuruluşları ve faaliyetleri hakkında çıkan şüpheli, yanlış ve bilgi karmaşası içeren haberler, kuruluşlar için nasıl sorunlar yaratıyor? Örnek vaka olarak sahte bir hesap olan “İztuzu Dayanışması” Twitter hesabını inceledik ve DEKAMER (Deniz Kaplumbağaları Araştırma, Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi) sözcüsü ve yönetim kurulu üyesi Doğan Sözbilen ve DEKAMER yönetim kurulu […]

Medya ve sosyal medyada sivil toplum kuruluşları ve faaliyetleri hakkında çıkan şüpheli, yanlış ve bilgi karmaşası içeren haberler, kuruluşlar için nasıl sorunlar yaratıyor? Örnek vaka olarak sahte bir hesap olan “İztuzu Dayanışması” Twitter hesabını inceledik ve DEKAMER (Deniz Kaplumbağaları Araştırma, Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi) sözcüsü ve yönetim kurulu üyesi Doğan Sözbilen ve DEKAMER yönetim kurulu üyesi Dr. Yusuf Katılmış ile söyleşi yaptık.

-Merkezinize ait resmi Facebook sayfanızda bir duyuru yaptınız. Sosyal medya iletişiminde şu sıralar nasıl bir sorun yaşıyorsunuz?

Sosyal medya günümüzde büyük kitlelere ulaşmak için çok önemli bir araç haline geldi. Biz de mümkün olduğunca bu ortamda kamuoyuna ulaşmaya çalışıyoruz. Bununla birlikte hem çalıştığımız konunun popüler olması hem de İztuzu’nun sık sık gündeme taşınması, bundan nemalanmak isteyen kişilere fırsat tanıyor. Örneğin Twitter’da, DEKAMER yani esas adıyla Deniz Kaplumbağaları Araştırma Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi ile herhangi bir bağlantısı olmayan bir hesap var. Bu hesap, profil bilgilerinde uzun süre kuruluşumuza ait resmî web sitemizin linkini de paylaşarak hem kuruluşumuz hem de koruma alanı olan İztuzu Plajı adına sözcülük yapma iddiasında bulundu. Halen de bu tutumuna devam ediyor. Hesaptan daha önce resmî web sitemizde ve sosyal medya mecralarımızdan paylaştığımız görseller ve haberler yeniden dolaşıma sokuluyor, ‘Caretta caretta’ ile ilgili gerçekleri yansıtmayan haberler uyduruluyor ve bu canlılarla ilgili oldukça yanlış bilgilerin yayılmasına neden oluyor. Biz de geçtiğimiz yıl bu hesap hakkında Twitter’dan ‘sahte hesap’ ihbarında bulunduk. Hesap incelendi ancak hesabın profil bilgilerinden sadece web sitemize ait link kaldırıldı. İşin kötüsü bu sahte hesabın 12 binden fazla takipçisi var. Takipçileri arasında ulusal ve uluslararası çevre kuruluşları, Uğur Dündar, Şevval Sam gibi ünlü isimlere ait resmi hesaplar, doğa, iklim ve sivil toplum haberciliği yapan Twitter hesapları da bulunuyor. Özellikle kamuoyunda iyi tanınan ve çok takipçisi bulunan bu tür kişi ve kurumlara ait hesapların, iyi niyetle bu yanlış haberleri paylaşması sonucu çok daha fazla insana hatalı bilgiler ulaştırılıyor. Bu da bizim istemediğimiz bir durum. Doğruluğu teyit edilmeyen haberleri paylaşmadan önce çok takipçili hesapların ilgili kurumlarla iletişime geçmesi belki de doğru ve kolay yol.

“YAPILAN YANLIŞ VE YANLI HABERLER, DOĞA KORUMA KONUSUNDA ÇALIŞAN BİLİM İNSANLARININ, SİVİL TOPLUM ÖRGÜLERİNİN, BÜROKRATLARIN VE GÖNÜLLÜLERİN EMEĞİNE SAYGISIZLIK”

-Peki bu tip sahte haberler merkeziniz açısından nasıl sorunlara yol açıyor?

Sahte haberler merkezimizi “şimdilik” doğrudan olumsuz etkilemedi ancak biz insanların doğru bilgiye ulaşmasını istiyoruz. Birlikte çalıştığımız paydaşlarımız arasında, gönüllülerimizde ve kamuoyunda gerçek olmayan haberler huzursuzluk yaratıyor. Ayrıca zaman zaman kullanılan özensiz ve gayri ciddi dil nedeniyle takipçilerle tartışmalara girildiğini görüyoruz. Burada insanlarda sanki DEKAMER böyle bir yaklaşım sergiliyor izlenimi oluşabilir. Bu bizim ilkelerimize ve yaklaşımımıza zaten aykırı bir durum.  

Bunun yanında doğa koruma, bürokratik süreçlerin çok içerisinde olup bundan oldukça etkilenen bir alan. Çalışma alanımız gereği yerel yönetimler, kamu kuruluşları, uluslararası kuruluşlar ve diğer doğa koruma alanında çalışan sivil toplum kuruluşları ile birlikte çalışmalar yürütüyoruz ki, bu, etkili koruma ve farkındalık yaratmak için günümüzde bir zorunluluk. Ancak, nasıl diyelim, “galeyana getiren” türde haberler kamuoyunun endişesini artırıyor. En önemlisi de kamuoyunun hassas olduğu konular suiistimal ediliyor. Birlikte çalıştığımız kurum ve kuruluşlardan da bize bu konu hakkında sorular geliyor ve haklı olarak kaygılanıyorlar. Başta da belirttiğim gibi amacımız insanların doğru bilgiye ulaşması. Yapılan yanlış ve yanlı haberleri, doğa koruma konusunda çalışan bilim insanlarının, sivil toplum örgütlerinin, bürokratların ve gönüllülerin emeğine de saygısızlık olarak görüyorum. Çünkü bugün deniz kaplumbağası konusunda bir farkındalığın oluşmasında her kesimden insanın en az otuz yıllık emeği var.

“BİR KEZ YANLIŞ BİLGİ YAYILINCA BU ALGIYI DEĞİŞTİRMEK ZOR OLUYOR. UZUN VADEDE MERKEZİMİZCE PAYLAŞILAN GÜNCEL VE GERÇEK HABERLERİN YANLIŞ OLDUĞU ALGISINI YARATARAK ACİL MESELELERDE SÜREÇLERİMİZİ YAVAŞLATMA RİSKİ DE BULUNUYOR.”

Kamuoyunun, özellikle sosyal medya kullanan kitlenin yaklaşımının, takipçi sayısı fazla olan hesapların paylaşımlarını doğru olarak kabul etmek yönünde olduğunu görüyoruz. Paylaşılan iletiler binlerce etkileşim alıyor ve on binlerce kişiye ulaşıyor. Deniz kaplumbağaları ve diğer nesli tehlikede olan canlılar hakkında paylaşımlar da çok fazla etkileşim alıyor. Burada, sürekli olarak bir problem varmış gibi yanlış bilgilerin paylaşılmasının bir süre sonra insanların “yine mi kaplumbağa” demesine ve zamanla asılsız çıkan haberlerin kamuoyu duyarlılığını köreltmesi gibi bir tehlike olduğunu söylememiz gerekiyor. Örneğin, sadece İztuzu’nda 4.000 kaplumbağanın katledildiği bilgisi dolaşıma sokulduğunda insanlarda şu fikir beliriyor: “Sadece İztuzu’nda 4.000 kaplumbağa öldüyse ve hala yaşıyorlarsa bunların nesli tükenmez”. Burada insanları suçlayamayız ancak, değil İztuzu’nda Türkiye’de o kadar deniz kaplumbağası yaşamadığını ve tehditlerin her geçen gün arttığını bilimsel verilerle doğru şekilde anlatmamız gerekiyor. Yanlış bilgiler bunlarla da sınırlı kalmıyor. Örneğin, mayıs ayı itibariyle yumurtlama döneminin başlamasıyla ilk yuvaları tespit ettik ve koruma çalışmaları başladı. Ancak yavrular 45-60 gün sonra çıkmaya başlayacak. Halbuki bu sahte hesaptan mart ayından itibaren yavruların çıkışı başlamış gibi algı yaratan görseller, bilgiler paylaşılıyor. Bu sadece bir örnek. Başka sorunlu bilgiler de paylaşılıyor. Bir kez yanlış bilgi yayılınca bu algıyı değiştirmek zor oluyor. Eski haberlerin dolaşıma sokulması daha önceden merkezimizin faaliyetlerinden haberdar olan kişilerde güvensizlik yaratıyor. Öte taraftan ‘soğumuş’ bir haberi, hele bir de bu üzücü bir haberse, yeni duyan insanlarda kaygı ve üzüntüye yol açıyor. Diğer yandan uzun vadede merkezimizce paylaşılan güncel ve gerçek haberlerin yanlış olduğu algısını yaratarak acil meselelerde süreçlerimizi yavaşlatma riski de bulunuyor.

VAKA İNCELEMESİ

Örnek vaka olarak İztuzu, DEKAMER ve DEKAMER’in çalışmalarıyla ilgili gerçek olmayan haberleri birkaç başlık altında inceledik:

Spekülatif veri kullanımı

Kamuoyunun hassas olduğu konularda kaygıyı ve kimi zaman öfkeyi yükseltme amaçlı yapılan, bilimsel gerçekliği olmayan verilerle desteklenen haberlere rastlamak mümkün.

İDDİA: “10 yılda 4 bin Caretta öldürüldü”

GERÇEK: Türkiye’de yaşayan 4 bin deniz kaplumbağası olduğuna dair bir veri yok.  

Hedef kitle (bölge, tür, vb.) hakkında hatalı bilgilendirme

STK’ların çalışma alanı ya da hedef kitlesi hakkında doğruluk payı içermeyen bilgilerin paylaşılması kamuoyunu da tamamen yanlış bilgilendiriyor. DEKAMER’in yaşadığı soruna baktığımızda sahte hesaptan paylaşılan görsellerdeki türler ile metinde yer alan tür ismi çoğunlukla yanlış. Bu hesaptan paylaşılan bazı türler Akdeniz’de bile bulunmuyor.

İDDİA: Doğum gerçekleşti.

GERÇEK: Görseldeki yumurtalar kaplumbağalara ait değil. Ayrıca “doğum” gibi ‘Memeli’ sınıfına özgü diyebileceğimiz ve kaplumbağalarla ilgisi olamayan terimler sıklıkla kullanılıyor. Yanlış terimlerin halk arasında yer etmesi riski oluşuyor.

İDDİA: Mart ayında paylaşılan bir yavru çıkışı haberi

GERÇEK: Yuvalama, yavru çıkışı gibi temel biyolojik bilgiler hatalı. Örneğin bahar aylarında yavru çıkışı haberleri paylaşılıyor. Halbuki yavrulama dönemi ülkemizde mayıs itibariyle başlıyor.

Ajitasyon haberleri

Özellikle dezavantajlı gruplarla çalışan STK’ların hedef kitlesinin mağduriyetini artıracak nitelikte yazılan haberlere çok sık rastlanıyor. Bu tür haberlerde aynı zamanda durumu daha dramatik hale getirmek için kuruluşlara ait gerçek olmayan koşullar ve uygulamalardan da söz ediliyor.

İDDİA: Ekip tarafından bulunan yakılarak öldürülmüş Caretta caretta.

GERÇEK: DEKAMER merkezinde bulunan ekip arkadaşlarının 26 Nisan 2017 tarihinde böyle bir olaya rastlamadığı kuruluş tarafından onaylandı. Fotoğraf İztuzu’ndan değil.

İDDİA: Psikolojik sorunları olduğu için 4 aydır tedavi altında tutulan Caretta Ebru’yu ellerimizle besliyoruz.

GERÇEK: Görsel DEKAMER’in tesisine ait değil. Fotoğraf başka bir ülkeden. Ayrıca elle besleme yöntemi bu canlıları evcilleştiriyor ve doğal beslenme süreçlerini olumsuz etkiliyor. Bu sebeple merkezde elle besleme tercih edilen bir yöntem olmamakla birlikte yemler iyileşme sürecinde olan kaplumbağaların tanklarına gece bırakılıyor. Ayrıca “psikolojik sorunlar” ile merkeze herhangi bir kaplumbağa geldiği bilgisi tamamen yanlış. Caretta carettaların en çok olta yutması, misina, tekne pervanesi kesmesi ya da sürat motoru çarpmasından yaralanmakta ve bu sebeple merkeze gelmekte.

Siyasi tartışmaların alevlendirilmesi

Kuruluşların faaliyet alanlarının gündemle ilişkilendirilmesi de bir diğer dezenformasyon örneği. Bu örnekte özellikle son zamanlarda siyasi tartışmaları da katarak bu hesaptan tweetler atılıyor.

İDDİA: İnşaat demiriyle öldürülmek üzere otlan Caretta iyileştirildi ve ismi ‘Hayır’ konuldu. Caretta’ya hayır ismini koymak suç olarak nitelendirildiği için Twitter hesabımız sansürlendi.

GERÇEK:  4 Mayıs 2017 tarihi itibariyle DEKAMER’e böyle bir vakanın gelmediği merkez tarafından onaylandı. Görsel merkeze ait değil. Yaralı bulunan ve merkezde bakıma alınması gereken kaplumbağaların isimleri genellikle bu bireyleri bulan kişi veya kurumların ismini, anonim ihbarlarda ise bulundukları yerin ismini alıyor. Örneğin, AKUT ekibi tarafından bulunan ve dünyada ilk çene protezi uygulanan Caretta caretta ‘AKUT-3’ ismini almıştır.

İDDİA: 2017 yılının nisan ayı sonu itibariyle İztuzu plajında direniş var.

GERÇEK: İztuzu plajında ziyaretçi kabul saatleri dışında DEKAMER gönüllüleri ve çalışanları haricinde kişilerin kalması yasaktır. Merkezin de onayladığı üzere plajda 26 Nisan 2017 tarihinde veya hali hazırda herhangi bir eylem veya açlık grevi yapan kişi bulunmamaktadır. Söz konusu haber eski yıllara ait haber ve görselleri içermektedir. DEKAMER yetkilileri mayıs ayı itibariyle gönüllü alımlarının başladığını, merkeze gelen gönüllülerin de merkeze gelmeden önce İztuzu plajında direniş olduğunu düşündüğünü ancak merkeze geldiklerinde doğru olmadığını görünce şaşırdıklarını da belirtti.

Yanlış haberlerin medyaya yansıması örnekleri:

Gerçek dışı haberlerin dolaşıma girmesinin medyada da yansıması bulunuyor. STK’lara ait olmayan Twitter hesaplarından alınan haberler, medyada yer buluyor ve yanlış bilgilerin hem yayılmasına hem de doğru olduğu algısına yol açıyor. Bunun örneklerinden biri online haber mecrası olan Diken’in söz konusu hesaptan duyurulan bir haberi daha sonradan doğru olmadığını belirterek yayınladığı 11 Ocak 2017 tarihli düzeltme.

“Diken’den zorunlu açıklama: İztuzu’nda ‘kimsenin haberinin olmadığı direniş’ haberimiz iki yıl öncesine ait”

Diken’in bundan tam iki yıl önce yayınladığı, ‘İztuzu’nda altı gündür direniş var, kimsenin haberi yok!’ başlıklı haberinin sosyal medyada yeniden dolaşıma girmesi İztuzu’nda yeni bir doğa direnişi olduğu yanılgısı yarattı.

Diğer bir haber ise 24 Aralık 2015 tarihli online haber mecrası Sol Haber’in haberi. Doğru olmayan bir Twitter paylaşımı, sadece yavruların yumurtadan çıkma zamanı olmayan aralık ayında paylaşılmakla kalmamış, aynı zamanda siyasi kutuplaşmayı vurgulayan detaylarla habere konu olmuş.

“İztuzu plajında 14 caretta caretta başı taşla ezilmiş halde bulundu”

“Yeni Türkiye’de caretta carettalardan bile nefret ediyorlar. İztuzu sahilinde 14 Caretta caretta’nın başı ezilmiş halde bulundu.”

Güncel bir diğer örnek ise Caretta caretta’lara ait yumurtaların çalındığı iddiası.

Söz konusu iddia odatv.com haber sitesinden ve Show Radyo programcısı Zeki Kayahan Coşkun gibi medya mensuplarınca da paylaşıldı ve kısa sürede binlerce kişi tarafından retweet edildi.  

Dekamer Yönetim Kurulu üyesi Doç. Dr. Yusuf Katılmış yumurtaların çalındığı iddialarının asılsız olduğunu, rehabilitasyon merkezine gelen ziyaretçilerden Oda.tv ve Twitter’daki haberler hakkında sorular aldıklarını belirtti ve şöyle açıkladı: “Bugün itibariyle 12 tane iribaş deniz kaplumbağası yuvası vardır. Dün gece itibariyle tekrar kontrolleri yapılmıştır. Hiçbir yuvamızda insan veya hayvan kaynaklı bir zarar söz konusu değildir. Tüm yuvalarımız kafesli ve koruma altındadır ve günlük takipleri de yapılmaktadır.”

DEKAMER’in konuyla ilgili duyurusuna buradan ulaşabilirsiniz.

“Daha önce de burada verdiğimiz mücadeleyi zora sokan tweetler attılar”

Son olarak İztuzu Kumsalı’nı Kurtarma Platformu (İKUP) üyelerinden Murat Demirci de konuyla ilgili açıklama yaparak söz konusu Twitter hesabının kendilerine ait olmadığını fakat İKUP hesabı gibi davrandıklarını söyledi.

“Söz konusu hesap bize ait değil. Bu ilk defa yaşanmıyor. Daha önce de bizim burada verdiğimiz mücadeleyi zora sokan tweetler attılar. Kendilerine defalarca ulaşmaya çalıştık ama kimliklerini öğrenemedik.

“İKUP’un her türlü bilgi kaynağı DEKAMER’dir. İKUP Facebook grubumuz dışında bir de Twitter hesabımız var fakat çok aktif değil. Duyurularımız genelde Facebook üzerinden yapılıyor.

“Yalan haberleri dolaşıma sokan bu hesabı Twitter’a bildirdik, bir süre kapandı fakat tekrar aktifleşti. Son olarak söylemeliyim ki kumsalda her şey yolunda. Çıkabilecek herhangi bir aksilik hakkında DEKAMER’den bilgi alabiliriz”

DEKAMER’e ait İztuzu hakkında güncel bilgileri paylaşan resmi sosyal medya hesapları:

Facebook: dekamerTR https://www.facebook.com/dekamerTR

Twitter: @dekamerTR https://twitter.com/dekamerTR

Instagram: @dekamer_rescue