Istanbul&I: Farklı kültürlerden ve ülkelerden gelen insanların ortaklaşma noktası
Istanbul&I bir yıldan uzun süredir gençlerin çeşitli çalışmalar yürüttüğü bir topluluk. Onları mülteci çocuklarla atölyeler düzenlerken veya mülteci kadınlara iş olanakları yaratmak için çalışırken görebilirsiniz. CayTalks etkinlikleri ise çeşitli kültürlerden gelen gençlerin ortaklaşma alanları. Istanbul&I hakkında daha fazlasını öğrenmek için Istanbul&I üyelerinden olan Büşra Boğazlıyan’la konuştuk. “Çeşitli alanlara temas etmeyi, boşlukları doldurmayı istiyoruz” -İlk olarak […]
Istanbul&I bir yıldan uzun süredir gençlerin çeşitli çalışmalar yürüttüğü bir topluluk. Onları mülteci çocuklarla atölyeler düzenlerken veya mülteci kadınlara iş olanakları yaratmak için çalışırken görebilirsiniz. CayTalks etkinlikleri ise çeşitli kültürlerden gelen gençlerin ortaklaşma alanları. Istanbul&I hakkında daha fazlasını öğrenmek için Istanbul&I üyelerinden olan Büşra Boğazlıyan’la konuştuk.
“Çeşitli alanlara temas etmeyi, boşlukları doldurmayı istiyoruz”
-İlk olarak topluluğunuzdan biraz bahseder misiniz? Istanbul&I kimdir, hikayesi ne zaman başladı?
Istanbul&I, 2016 yılının Mart ayından kurulan ve gönüllülerden oluşan bir gençlik topluluğudur. Gönüllük, her zaman üzerinde durduğumuz bir nokta. Çünkü, topluluk içerisinde zaman zaman belli görevleriniz olsa bile bu görevler asla sizinle özdeşleşmiyor ve herkes yeteneklerine ve isteklerine göre çeşitli işlerde, programlarda görev alabiliyor ya da kendi programını, etkinliğini yaratabiliyor. Istanbul&I topluluğu, farklı kültürlerden ve ülkelerden gelen, çeşitli deneyimlere, becerilere ve altyapıya sahip 200’den fazla genç tarafından oluşturulmakta, bu çeşitlilikte topluluğa her zaman farklı açılardan düşünebilme ve bu kültürlerden beslenme olanağı sunuyor.
Genel olarak, yerinden edilmiş ve dezavantajlı gençleri desteklemeyi amaç edinen bir topluluk. Bunu yaparken, yürüttüğümüz projelerin “sosyal etki” yaratması gerektiği fikri ile hareket ediyoruz. “Sosyal etki” dediğimiz şey de, hem projeyi uygulayanlar, hem projeden faydalananlar açısından verimli olması ve bazen projenin başka topluluklara da ilham vermesi olarak düşünebiliriz.
Bu hikaye nasıl başladı, sorusuna gelecek olursak da, topluluğun kurucu üyesi olarak Teymour, akademik ve pratik anlamda, yerinden edilmiş insanlar üzerine çalışırken Istanbul’a geliyor ve burada “gönüllülük” üzerinden yürüyen işlerin çok yaygın olmadığını, daha da temelinde “gönüllülük” kültürünün yaygın olmadığını fark ediyor. Bunun üzerine, isteyen herkesin katılabileceği ve istediği programlarda yer alabileceği bir sistem oluşturmak istiyor ve bu fikir ile Istanbul&I’ı başlatıyor, farklı mekanlarda tanışma toplantıları yaparak topluluğu büyütüyor ve bugünkü halini almasını sağlıyor. Topluluğa girmek oldukça kolay, ancak gerçekten kalmak istiyorsanız “aktif gönüllük” ilkesine uyulması bekleniyor, bu da vaktinize ve ilginize göre aktivitelere gelmeniz ve bu aktivitelerde rol almanız gerekiyor.
Istanbul&I, diğer topluluklardan ayıran birkaç özelliğini de vurgulamak istiyorum. İlki, bir merkeze ya da bir noktaya bağlı kalmak yerine bir ağ oluşturmayı ve bu şekilde çeşitli alanlara temas etmeyi, boşlukları doldurmayı istiyoruz. Diğer bir özelliği ise, haftada en az 2- 3 defa çeşitli alanlarda uzmanlığı olan mentorlarla buluşmalar yapılıyor ve hangi mentorlara ve uzmanlık alanlarına ilginiz varsa, onlara katılabiliyorsunuz ve kendinizi geliştirebiliyorsunuz. Bu buluşmalar, hem mentorlarla kişisel ilişki kurabilmenize hem de Istanbul&I içerisinde sizinle aynı ilgi alanlarına sahip kişilerle ortak bir paydada buluşabilmenizi sağlıyor.
“İnsanlar hikayeleriyle var oluyor ve bu hikayelerini paylaşarak ortak bir zemin kurmaya çalışıyorlar”
-Çeşitli kültürlerden gelen gençlerin bir araya geldiği ve çalışmalar yürüttüğü bir topluluksunuz. Ağırlıklı olarak hangi konulara eğiliyorsunuz?
Gençlerin ilgisini çeken, onların becerilerini ortaya çıkaracak ve geliştirecek birçok etkinlik yürütüyoruz.
Kuruluşumuzdan bugüne kadar devam ettirdiğimiz etkinliklerden biri hikaye anlatıcılığı. Hem gönüllülerin kendilerini anlatabilmeleri için çok değerli hem de katılımcıların, yani gençlerin ve çocukların kendilerini ifade edebilmeleri için gerekli görüyoruz. Çünkü insanlar biraz da, hikayeleriyle var oluyor ve bu hikayelerini paylaşarak ortak bir zemin kurmaya çalışıyorlar. Elbette, hikaye anlatıcılığı atölyesinde sadece kendi hikayelerimizi değil, çocuklar ve gençler eşliğinde Balat, Fener gibi tarihi mekanların da hikayelerini anlatıyoruz.
Çocuklar için yürüttüğümüz etkinliklerimizi genelde, ASAM- SGDD, Yusra Center, SPI gibi merkezlerle beraber yapıyoruz. ASAM ve Yusra’da düzenli olarak Arapça dersleri yapıyoruz, bu dersler, Arapça bilen ve bu kültüre hakim lokal insanlar tarafından gerçekleştiriliyor. Bu çalışmayı bugün yerinden edilmiş çocukların dillerini, kültürlerini unutmamaları için iyi bir çaba olarak görüyoruz.
Dijital okur yazarlık eğitimleri düzenliyoruz. Bu eğitimler, çocukların bilgisayar kullanmalarını, internetten çeşitli bilgilere erişmelerini ve bunları yardım almadan yapabilmelerini sağlıyorduk, ayrıca bu becerileri telefonla da nasıl yapabileceklerini öğreniyorlardı.
Bunların dışında fotoğrafçılık atölyeleri düzenliyoruz, bu atölyede hem analog fotoğraf makinelerinin hem de dijital fotoğraf makinelerinin nasıl kullanılacağını öğretiyoruz. Ardından da, gönüllülerin makineleri ya da telefonlarıyla bunu pratik etme imkanı sağlıyoruz. Bunu yaparken de, her ekibin çeşitli temalar seçerek bu temalara uygun fotoğraflar çekmesini bekliyoruz, çocuklar o kadar iyiler ki bu konuda genelde gönüllü desteği almadan kendi hikayelerini oluşturabiliyorlar.
Ayrıca, tasarım atölyeleri düzenliyoruz, bu atölyelerde çocuklarla beraber ekoloji ve geri dönüşüm konuları üzerine eğiliyoruz ve yalnızca geri dönüşüm malzemeleri kullanılarak uçak, ejderha gibi oyuncaklar üretiyoruz.
Bomonti’de yer alan Fransız Fakirhanesi’ne düzenli olarak ziyarete giderek, yaşlılar için yemekler pişiriyoruz ve onlarla beraber müzik etkinlikleri yapıyoruz. Bahar ayının gelmesiyle de beraber, bu fakirhanenin bahçesini düzenlemeye ve bahçecilik konusunda neler yapabiliriz diye düşünmeye başladık.
“Çay Talks ile amacımız, farklı yaşam deneyimlerinden ve farklı kültürlerden gelen insanları ortak bir paydada buluşturmak”
-CayTalks etkinliğinizden bahseder misiniz? Çeşitli kültürlerden gençlerin bir araya geldiği bu toplantılarda ele alınan konular neler?
Gençler ve çocuklarla yaptığımız atölyeler dışında, herkese açık olan etkinliklerimiz de var. Bunlardan biri de Çay Talks. 2 haftada bir yapılan bu etkinlikte, çeşitli kafelerde ya da mekanlarda, hiç tanımadığınız insanlarla buluşarak bir konu hakkında konuşuyorsunuz. Bu konu ve mekan önceden belirlenmiş ve Facebook sayfası üzerinden duyurulmuş oluyor. Konular, genelde herkesin ilgi duyduğu ve gündelik yaşamında deneyimlediği şeyler olsun istiyoruz. Bugüne kadar, “Empati”, “Kültürel Değerler” ve “Doğu- Batı Felsefesi” konuları tartışıldı.
Çay Talks ile amacımız, farklı yaşam deneyimlerinden ve farklı kültürlerden gelen insanları ortak bir paydada buluşturmak ve hem kendi fikirlerini paylaşmalarına hem de başka fikirleri öğrenmelerine imkan sağlamak. Aslında, Çay Talks bir anlamda, İstanbul’da yaşayan farklı kültürlerin ve etnik grupların karşılaşma ve etkileşime geçme alanı yaratmasına vesile oluyor.
“Yargıların aşılabilmesi için en önemli hareket noktası, ortaklıklar”
-Türkiye’de yerinden edilmiş insanlara yönelik ön yargıları aşma yolları sizce neler? Sizin bu amaçla yürüttüğünüz çalışmalardan edindiğiniz izlenimler nasıl?
Sadece, yerinden edilmiş insanlar için değil, farklı olana dair çeşitli yargılarımız var, bu yargılar daima kötü olmak zorunda değil tabii iyi yönde de yargılarımız olabilir. Ama, biz kötü olan yargıların yıkılmasına, en azından bu yargıların düşünülmesine imkan sağlamak istiyoruz.
Bu yargıların aşılabilmesi için en önemli hareket noktası, ortaklıklar. Bu ortak bir dil geliştirmek, ortak bir alan yaratabilmek ya da ortak bir deneyim var edebilmek anlamında yorumlanabilir. Çünkü, yargılarımız aslında ortaklığın olmayışından ya da eksikliğinden kaynaklanıyor ve bu şekilde birbirimizi tanıma fırsatımız olmuyor.
Tasarım atölyeleri ya da fikir geliştirme atölyeleri hem Istanbul&I ekibindeki insanlara hem de diğer tüm katılımcılara ortaklaşabilme olanağını sağlıyor, çünkü bu atölyelerdeki yürütücüler ya da katılımcılar arasında yerinden edilmiş insanlar bulunuyor ve çeşitli fikir alışverişleri ile hem birbirimizi tanıma imkanı doğuyor hem de bazı benzer ilgi alanları ile ortak bir iş ortaya koyabilme imkanı oluyor.
Her zaman desteklediğimiz ve arkasında durduğumuz fikir, bir araya gelme, birbirimizi dinleme ve ortak bir şeyler ortaya çıkarabilme imkanı olduğu sürece bu yargıların giderek azalacağıdır.
-Son olarak ileriki zamanlarda yürütmeyi planladığınız çalışmalardan bahseder misiniz? Istanbul&I neler yapacak?
Otellerin elinde kalan ve kullanmayacakları yiyecekleri, kolektif mutfaklara, dayanışma mutfaklarına ve evsizler için yemek yapan mutfaklara götürmeye düşündüğümüz bir projemiz var. Bu projenin sürdürülebilir olmasını istiyoruz ve bu yüzden düzenli olarak nasıl ilerleyebiliriz üzerine yoğunlaşmış durumdayız. Eğer, gerçekleştirebilirsek, kullanılabilir durumda olan meyve ve sebzeleri ihtiyacı olan insanlara ulaştırabileceğiz, en azından bu anlamda bir köprü kurabileceğiz.
Bunun dışında, Yeldeğirmeni’nde yerinden edilmiş insanların kaldığı bir yurtta, hem dil dersleri hem de belli becerilerini desteklemek için çeşitli dersler yapacağız, bu derslere ek olarak da sağlık ve temel ihtiyaçlar hakkında sunumlar yaparak bilgilendirmeye çalışacağız.
Bir de, herkese açık dil ve kültür değişim programı yapacağız. Çay Talks’taki ile benzer bir düzende ve mantıkta ilerleyeceğiz. Merak ettiğiniz dilden birini bulup onunla konuşabiliyor olacaksınız ya da bu dille ilgili daha yerel bilgiler öğrenebileceksiniz, şakalar, deyimler gibi.
Bizi Takip Edin