HAK İnisiyatifi bileşenleri MAZLUMDER’den ayrıldığını açıkladı

BASINA VE KAMUOYUNA HAK İNİSİYATİFİ DEKLARASYONU: Kamuoyunun malumu olduğu üzere, MAZLUMDER, 19 Mart 2017 tarihinde bir Olağanüstü Genel Kurul (OÜGK) yaşamıştır. Bizler bu hukuksuz ve keyfi OÜGK’ye katılmayacağımızı daha önce ilan etmiştik. Zira bu OÜGK’de oy kullanacak genel kurul delegeleri, ağırlıklı olarak Mazlumder İstanbul Şubesi’nin 2015 tarihli genel kurulunda, seçilme yeterliliği taşımadığı halde seçilmiş şaibeli […]

BASINA VE KAMUOYUNA
HAK İNİSİYATİFİ DEKLARASYONU:
Kamuoyunun malumu olduğu üzere, MAZLUMDER, 19 Mart 2017 tarihinde bir Olağanüstü Genel Kurul (OÜGK) yaşamıştır. Bizler bu hukuksuz ve keyfi OÜGK’ye katılmayacağımızı daha önce ilan etmiştik. Zira bu OÜGK’de oy kullanacak genel kurul delegeleri, ağırlıklı olarak Mazlumder İstanbul Şubesi’nin 2015 tarihli genel kurulunda, seçilme yeterliliği taşımadığı halde seçilmiş şaibeli genel kurul delegeleriydi. Vesayet kurma amacı taşıyan bu OÜGK’de, ne yazık ki insan hakları mücadelesinin lafzı ve ruhuyla bağdaşmayan bir takım hukuksuz ve keyfi kararlar alınmıştır. OÜGK’ye, faaliyet göstermeyen ve neredeyse sadece tabeladan ibaret olan 5 şubenin de içinde olduğu toplam 10 adet MAZLUMDER Şubesinden katılım olmuştur. İşte bu şubeler, OÜGK’ye ilişkin dava süreci henüz kesinleşmeden gerçekleştirdikleri hukuksuz OÜGK’de, hiçbir savunma hakkı tanımaksızın ve genel kurul çağrısını sadece seçimli genel kurul olarak yaptıkları, kapatma ve ihraç başlığıyla bir toplantı gündemi de ilan edilmediği halde 16 MAZLUMDER Şubesi hakkında kapatma kararı almışlar ve bu 16 Şubedeki binlerce MAZLUMDER üyesini de temel insan hakları prensiplerini çiğneyerek MAZLUMDER’den ihraç etmişlerdir.

Bahsettiğimiz bu aşamaya gelinceye kadar İstanbul Şubesi’nin başını çektiği, OÜGK’de, kapatma ve ihraç kararlarını alan bu grup, çeşitli iftira, karalama, hedef gösterme ve hukuksuzluklara imza atarak meseleyi ‘hukuki anlaşmazlık’ noktasının çok ötesine, geri dönülemez bir noktaya kasten ve planlı olarak taşımıştır.

Kapatma ve ihraç kararlarını alan bu grup, Genel Yönetim Kurulu toplantılarında, MAZLUMDER’in kendi iç barışını, uyumunu gerçekleştirebilmesi, ilke ve organizasyon çerçevesindeki sorunlarını aşabilmesi için Genel Başkan ve tüm Merkez Yürütme Kurulu üyelerinin değiştirilmesi önerisi dahil olmak üzere yapılan bütün uzlaşma tekliflerimize sırt çevirmiştir. Aynı grup mensupları tarafından, tam olarak son 1 yıldır Genel Merkez internet sitesine ve şifrelerine keyfi bir şekilde el konulmuş, Genel Merkez sosyal medya hesapları yalan beyanlarla ele geçirilmiş, şubelerinde kendileriyle hemfikir olmayan yöneticiler, savunmaları alınmadan üyelikten çıkarılmışlardır.

Bir insan hakları örgütü olarak Kürtlere yönelik hak ihlallerinden, Gezi olaylarına, Soma raporundan, Suriye iç savaşına değin farklı alanlarda çalışmalarımız, raporlarımız oldu. Bu çalışmalarımızda temel hareket noktamız ve hassasiyetimiz somut olarak hak ihlallerinin olup olmadığını tespit etmekti. Ancak aralarında bazı güç dengelerini gözetme hassasiyeti taşıyan Mazlumder içinden bir grubun da yer aldığı kimi çevreler için bu ilkesel durma çabamız taşınamaz bir yük ve kabul edilemez bir duruş olarak kabul edildi. Özetle izah etmeye çalıştığımız ve içinden geçtiğimiz bu süreç, sonuç olarak ilkesel bir duruş ortaya koymak ve koyamamak şeklinde ifade edebileceğimiz bir ayrışmayı beraberinde getirdi.

MAZLUMDER’de yaşanan ve tasvir etmeye çalıştığımız bu ayrışma iki grup arasındadır. Birinci grup : Hakim siyasi rüzgarın sertliğinden zatürre olmuş, arkadaşlarını, OHAL KHK’sına ihtiyaç bırakmayacak bir gözü kararmışlık ile tasfiye etmeye teşebbüs eden konjonktür grubudur. Diğer grup yani bizler ise insan hakları meselesine 26 yıllık MAZLUMDER geleneğinin iz düşümünden yaklaşan, yanlış yaptığında düzeltmekten çekinmeyen, hakkı ihlal eden iktidar odağı kim olursa olsun ondan çekinmeyen, bunun sonucu olarak hem yaşanan çatışmanın tarafları yani devlet ve devlet dışı örgütlerce hem de konjonktür grubu tarafından hedef gösterilmiş, ilkeli bir hak mücadelesini savunan gruptur. Tarihe not düşmek adına, insan hakları mücadelesinin onur ve haysiyeti gereği, bu iddiamızı, davamızı yüksek sesle ifade etmek, vurgulamak isteriz.
Bizler, insan haklarının ve hak mücadelesinin, tüm iktidar hesaplarının, her türlü partizanlığın ve yandaşlıkların üzerinde, özgür ve bağımsız bir karakteri olduğuna inanıyoruz. Duruşumuzu sadece ve sadece bu ölçüye göre belirlemeyi amaçlıyoruz. Bize kapatma ve ihraç muamelesini layık görenlerin ise neyi ölçü aldıklarını izah etmeye gerek duymuyoruz. Manzara nettir. Geldiğimiz bu kırılma noktasında, zor koşullarda emek sarf eden, mücadele veren çalışma arkadaşlarını hedef gösteren bu grup, bütün bu yaptıklarıyla yürüttükleri sürecin bir ‘operasyon’ olduğuna dair şüphelerimizi ne yazık ki doğrulamıştır.

Tüm bu belirttiğimiz ve kamuoyunu daha fazla meşgul etmemek adına ayrıntısına girmediğimiz sair hususlar bize göstermektedir ki, devam etmekte olan hukuki süreçler, kimin lehine neticelenirse neticelensin; hukuksuzluk ve keyfiliği bir yöntem olarak benimsemiş, bu güç ve vesayet düşkünü, operasyonel kadro ile birlikte herhangi bir yol yürümenin imkânları tükenmiştir. İçinden geçmekte olduğumuz bu acı, yıpratıcı ve bir o kadar öğretici tecrübenin bir ayrılığı dayattığı ve getirdiği artık tartışılmaz bir gerçekliktir.

Bugün, MAZLUMDER’den ayrılmaya icbar edilen Genel Yönetim Kurulu üyeleri ve Şubeler olarak bir istişare sürecine girmiş ve yeni bir ‘İnsan Hakları Hareketi’nin çalışmalarına başlamış bulunuyoruz. Hukuki süreç nasıl neticelenirse neticelensin, bugünden itibaren MAZLUMDER ile yollarımızı kesin olarak ayırdığımızı ilan ediyoruz. MAZLUMDER emektarları olarak, bugüne kadar MAZLUMDER çatısı altında yapıp ettiğimiz her işin sorumluluğunu, bedelini ve bu tecrübenin bize kattığı değer ve birikimleri, göğsümüze birer şeref madalyası olarak takıp yeni bir yola giriyoruz. MAZLUMDER’den bize tevarüs eden bütün pozitif değerleri geliştirerek, kurumsallaşmamızı geniş katılımlı bir istişareler zinciriyle tamamlamak ve bu hukuksuz, keyfi sürecin ardından, İnsan Hakları mücadelesi lehine doğacak hayra şahitlik etmek niyet ve azmindeyiz.

MAZLUMDER’den, yol arkadaşı bildiğimiz mezkûr grup tarafından keyfi ve hukuksuz yöntemlerle ayrılmak durumunda kalan bizler, insan hakları savunucuları olarak, bu güç düşkünü operasyoncu kadroyu, çağırdıkları kendi kaderleriyle baş başa bırakıyoruz. Bizi bir ‘siyasi operasyon’ marifetiyle kapı dışında bırakıp cezalandırdığını düşünenler, esasen MAZLUMDER’e ve kendilerine ceza vermişlerdir. Bu tablo karşısında, vicdanımız rahat değil, üzgünüz. Ancak bu hususta artık elimizden gelen bir şey yok. Kısır çekişmelerle vaktimizi harcama lüksümüz de yok. Yüzümüzü yarınlara dönmek, haksızlığa uğrayanlar ve ezilenler için yeni bir yol inşa etmek, geldiğimiz aşama itibariyle en doğru seçimdir. Türkiye kamuoyuna ve insan hakları camiasına, bugünden itibaren MAZLUMDER ve MAZLUMDER adını suistimal eden malum çevreler ile bir bağımızın kalmadığını, MAZLUMDER ismini kullanmayacağımızı, istişare ve hazırlık süreci tamamlanıp kuruluşumuzu ilan edeceğimiz güne kadar çalışmalarımızı, HAK İnisiyatifi adı altında sürdüreceğimizi saygı ile arz ederiz.

HAK İnisiyatifi bileşenleri :

  1. MAZLUMDER Genel Merkezi
  2. MAZLUMDER Antakya Şubesi
  3. MAZLUMDER Batman Şubesi (Bir grup üye)
  4. MAZLUMDER Bitlis Şubesi
  5. MAZLUMDER Bursa Şubesi
  6. MAZLUMDER Diyarbekir Şubesi
  7. MAZLUMDER Gaziantep Şubesi
  8. MAZLUMDER Hakkari Şubesi
  9. MAZLUMDER İzmir Şubesi
  10. MAZLUMDER Kocaeli Şubesi
  11. MAZLUMDER Mersin Şubesi
  12. MAZLUMDER Muş Şubesi
  13. MAZLUMDER Sakarya Şubesi (bir grup üye)
  14. MAZLUMDER Şırnak Şubesi
  15. MAZLUMDER Urfa Şubesi
  16. MAZLUMDER Van Şubesi
  17. MAZLUMDER Ankara Şubesi (bir grup üye)
  18. MAZLUMDER İstanbul Şubesi (bir grup üye)
  19. 19. MAZLUMDER Adıyaman Şubesi (bir grup üye)
  20. MAZLUMDER Mardin Şubesi (bir grup üye)