Mehmet Ali Başaran: Cezaevlerindeki yasaklar zincirinin son halkası kitap yasakları oldu
İnsan hakları aktivisti ve avukat Mehmet Ali Başaran geçen ay gelen bir yasakla artık mahkumlara kitap-dergi gibi okuma materyallerinin gönderilmesinin mümkün olmadığını söyledi ve bir imza kampanyası başlattı. Başaran kampanyayı başlatma sebeplerini ve hedeflerini Sivil Sayfalar’la paylaştı. Olağanüstü halden sonra cezaevlerinde keyfiyet, hak ihlalleri tavan yapmış durumda Mahkumlara kitap ve dergi gibi kitap materyalleri göndermenin […]
İnsan hakları aktivisti ve avukat Mehmet Ali Başaran geçen ay gelen bir yasakla artık mahkumlara kitap-dergi gibi okuma materyallerinin gönderilmesinin mümkün olmadığını söyledi ve bir imza kampanyası başlattı. Başaran kampanyayı başlatma sebeplerini ve hedeflerini Sivil Sayfalar’la paylaştı.
Olağanüstü halden sonra cezaevlerinde keyfiyet, hak ihlalleri tavan yapmış durumda
Mahkumlara kitap ve dergi gibi kitap materyalleri göndermenin neden yasaklandığı hakkında resmi kurumların herhangi bir açıklama yapmaktan kaçındığını ve mazaret olarak olağanüstü hal koşullarını ileri sürdüğünü söyleyen Mehmet Ali Başaran, bu kampanyayı başlatma amacını “Türkiye’de yargı oldum olası sorunludur. Hukuktan bağımsızdır ve ağır ihmaller ile hatalı sonuçlar üretmeye çok müsaittir. Mağdur ve mahkum üreten bir sistemin parçasıyız. Buna bağlı olarak cezaevlerinde haksız yere tutuklanan, hukuki değil siyasi kararlarla mahkum edilen çok fazla sayıda insan bulunmaktadır. İnsanlarımızda şöyle bir algı var: vatandaş cezaevine düşmüşse, yapmıştır bir şeyler. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz! Bu algı yanlış. Öte yandan cezaevleri sivil denetime, insan haklarına büyük oranda kapalı alanlar.
Ne haksızlıkların döndüğünü, kurumsallaştığını, gelenekselleştiğini, ne tür fiziki ve psikolojik işkenceler yapıldığını zindana düşenler, onların yakınları ve ilgili avukatlar biliyor ancak. Yasaklar o kadar saçma sapan bir hal alabiliyor ve insanların soluğunu o denli kesiyor ki, artık bu kadarı da fazla diyoruz. Olağanüstü halden sonra cezaevlerinde keyfiyet, hak ihlalleri tavan yapmış durumda. Yasaklar zincirinin son halkası da kitap yasakları oldu. Bu yasaklara, zorbalığın bu kadarına isyan ediyorum şahsen!” diyerek anlattı. Başaran kampanya hedefleri hakkında ise şunları söyledi:
Cezaevindeki insanlar bir gün çıkacaklar ve topluma karışacaklar
“Cezaevlerindeki insanlık dışı, hukuk dışı, fıtrata aykırı uygulamaların sonlandırılması. Modern ulus devletin, vatandaşları cezalandırma yetkisini kullanırken haddini aşmaması gerektiğini hatırlatmak. Cezaevindeki insanlar bir gün çıkacaklar ve topluma karışacaklar. Ne şekilde? Yaşayan ölüler şeklinde mi? “Bana ne, ne halleri varsa görsünler” demek müslümana yakışmaz.”
Change.org’da başlatılan kampanya açıklamasında yazanlar şu şekilde:
2017 Türkiye’sinde kitap açıkça mahkûm ediliyor
“Cezaevindeki insanlar için okumak çok önemli bir hak ve imkân. Bu hak ve imkân mahkûmların elinden zorla alınıyor. Bu yılın başında mahkûmların koğuşlarında 5’ten fazla kitap bulundurması yasaklandı. “Fazlalık” görülen kitaplar gardiyanlar eliyle koğuşlardan çıkartılıp depolara kaldırılıyordu ki geçen ay bir yasak daha geldi. Bu son yasağa göre, artık mahkûmlara kitap-dergi gibi okuma materyali gönderilemeyecek.
“Artık sadece parası olan mahkûmlar cezaevi idaresinden kitap talep edebilecekler. Bu talepler toplanacak ve civardaki bir kitapçıdan temin edilmeye çalışılacak. Kitap taleplerinin toplanma süresi, kitapçıya iletilmesi, istenen kitapların taşrada bulunma ihtimali, bulunamazsa nasıl ve ne sürede temin edileceği, hatta temin edilip edilmeyeceği, bürokrasinin duvarlarına çarpmaya hazır çok can sıkıcı sorular.
“Kesin olan bir şey var: 2017 Türkiye’sinde kitap açıkça mahkûm ediliyor. Mahkûmların zihin ve ruh sağlığı için hayati öneme sahip kitap okuma hakkı ayaklar altına alınıyor. Kasım 2016 verilerine göre Türkiye’deki cezaevi sayısı 372, toplam tutuklu ve hükümlü sayısı ise 197 bin. Mevcut durum yaşanan hak ihlalinin boyutlarını gözler önüne seriyor.
“Bu yasaklar çağ dışıdır ve insanlığın yüzünü kızartacak utanç kaynaklarıdır. Adalet Bakanlığı’nı, insan haklarına saygı duymaya, Türkiye’yi daha fazla utandırmamaya davet ediyoruz. Kültür Bakanlığı’na, kitaplara karşı girişilen bu anlamsız savaşa kayıtsız kalmaması için uyarıda bulunuyoruz. Kültür, edebiyat ve sanat dünyasının, tarihte kara bir leke oluşturacak bu ayıptan haberdar olmasını, sesimize ses vermesini istiyoruz.”
Bizi Takip Edin