Şerif Camcı: 370 derneğin kapısına mühür vurulması örgütlenme özgürlüğünün yerle bir edilmesidir

Sarmaşık- Yoksullukla Mücadele ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği geçen haftalarda çıkan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan onlarca dernekten biri. Diyarbakır’da açlık riskini giderme çalışmaları yürüttüklerini söyleyen dernek başkanı Mehmet Şerif Camcı ile Sarmaşık Derneği’nin kapatılmadan önce yürüttükleri çalışmalar hakkında konuştuk. Camcı derneklerin kapatılmasını “sivil örgütlenme alanının dinamitlenmesi” olarak değerlendirdi. “Sadece Diyarbakır kent merkezinde 4500’ü aşkın […]

Sarmaşık- Yoksullukla Mücadele ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği geçen haftalarda çıkan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan onlarca dernekten biri. Diyarbakır’da açlık riskini giderme çalışmaları yürüttüklerini söyleyen dernek başkanı Mehmet Şerif Camcı ile Sarmaşık Derneği’nin kapatılmadan önce yürüttükleri çalışmalar hakkında konuştuk. Camcı derneklerin kapatılmasını “sivil örgütlenme alanının dinamitlenmesi” olarak değerlendirdi.

“Sadece Diyarbakır kent merkezinde 4500’ü aşkın kimi geceler aç yatan, üretime geri dönüşü mümkün olmayan parçalanmış aile bulunmakta”

-Sarmaşık Derneği’nden bahseder misiniz? Faaliyetleriniz ve bir sivil toplum kuruluşu olarak odağınıza aldığınız konular nelerdir?

Sarmaşık Derneğimizin yaptığı saha araştırmasının verisidir; sadece Diyarbakır kent merkezinde 4500’ü aşkın kimi geceler aç yatan, üretime geri dönüşü mümkün olmayan parçalanmış aile bulunmakta. Bu ailelerin hiç birinde, iş verseniz dahi çalışabilecek durumda tek bir aile bireyi bulunmamakta. Tek “gelirleri” yaşama tutunma araçları sosyal yardımlardır. Destek alamadıkları günlerde de muhtemelen aç yatan aileler. Çoğu savaş mağduru. Parçalanmış ailelerdir. Üstelik son 10 yılda her geçen gün daha da yoksullaşan aileler. Yani ekonomik olarak kentin “en diptekileridir”. Günlük 1 dolar geliri dahi bulunmamakta. Kent nüfusu açısından 4500 rakamı oldukça büyük bir rakamdır. Bu yoğunlukta ve bu derinlikte bir yoksulluk Afrika’daki açlıkla yarışır düzeyde. Kürtlerin yaşadığı yoksulluğun en özgün yönü budur.   

Sarmaşık-Yoksullukla Mücadele ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneğimizin hedef kitlesi bu ailelerdir. Şu an 5 ayrı sosyo-ekonomik projeyi eş zamanlı olarak bu ailelerin açlık riskini giderme amacıyla yürütüyoruz. İşte Sarmaşık Derneği, sadece ve sadece bu durumdaki 5 bin 400 aileye yani yaklaşık 32 bin kişiye, hiçbir ayrım yapmaksızın, insan onuruna yaraşır bir tarzda ve her ay düzenli olarak aileye gıda, çocuklarına eğitim desteği sunmaya çalışıyordu. 11 yıldan bu yana aralıksız yürüttüğü bu insani destek çalışması ile bugüne kadar belirttiğimiz ailelere toplamda 180 bin kez destek sundu.

Üstelik tüm yoksulluk ve yoksunluğuna rağmen proje bütçelerini de bu kadim kentin sınırlandırılmış olanaklarını bir araya getirerek, bir anlamda KENT KOMÜNÜ oluşturarak yapmaya çalışıyoruz. Ötesinde 5200 duyarlı yurttaşımızın küçük ama anlamlı, sürekli katkılarını da dâhil ederek belirttiğimiz ailelere destek olmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken de hak temelli yaklaşımı olmazsa olmaz görüyoruz.

“Kentimizde yoksulluğun tahammül edilebilir sınırların oldukça ötesine geçmiş olmasından dolayı YOKSULLUKLA MÜCADELE dedik”

-Sitenizde şöyle bir soru var; “Neden yoksullukla mücadele?” Bu soruyu tekrar cevaplamanızı rica ediyorum. Neden yoksullukla mücadele ediyorsunuz ve mücadele etme yöntemleriniz nedir?

Eşitsiz gelişme koşullarının en çarpıcı, barışçıl üretim ortamının en karmaşık, kaynaklara ulaşımın en adaletsiz ve elbette ki yoksulluğun bilinen tüm tanımlarının en gerisinde olan bir coğrafyada yaşıyor olmamızdan kaynaklı olarak YOKSULLUKLA MÜCADELE dedik. Yaşamın olağan akışını dinamitleyen bu küresel sorun karşısında “biz ne yapabiliriz ki” yılgınlığına kapılmadan, dayanışmaya dair maddi-manevi olanaklarımızı birleştirerek “mutlaka yapılacak bir şeyler vardır” düşüncesiyle YOKSULLUKLA MÜCADELE dedik.

Empati duygumuzun gelişkin olmadığı, ötekini itip-görmezden geldiğimiz, farklı kesimlerle ortak hareket etme becerisini pek de gösteremediğimiz bir ortamda; bıçağın kemiğe dayandığı bu sorun karşısında niçin bir araya gelmeyelim sorusuyla YOKSULLUKLA MÜCADELE dedik. Kentimizde yoksulluğun tahammül edilebilir sınırların oldukça ötesine geçmiş olmasından dolayı YOKSULLUKLA MÜCADELE dedik.

-Bölgedeki sürdürülebilir kalkınma politikalarınızdan bahseder misiniz?

Açıkça ifade etmek gerekirse, bölgede yaşanan yoksulluğun hatta ötesinde açlık riski karşısında tüm ağırlığımızı bu ailelere acil destek kapsamında ne tür çalışmalar yürütebiliriz arayışına ve çabasına yoğunlaştırdık.

“Temel hak ve özgürlüklere erişimde en dezavantajlı durumdaki yoksul aileleri SARMAŞIK’tan mahrum etmek gidin açlıktan ölün, ne haliniz varsa görün demektir”

-Son olarak son çıkan KHK ile yaklaşık 370 derneğin kapatılması Türkiye’deki sivil toplumu ve sivil toplum faaliyetlerini sizce nasıl etkileyecek?

370 derneğin kapısına bir anda mühür vurulması her şeyden önce örgütlenme özgürlüğünün yerle bir edilmesidir. Sivil örgütlenme alanının dinamitlenmesidir. Bu derneklerde çalışan binlerce gönüllünün, cezalandırılması ve bu çalışmalardan dışlanmasıdır.

Özelde Sarmaşık’ın kapısına mühür vurulması, her şeyden önce açlık riski altındaki 32 bin kişinin en zorunlu gereksinimi olan Gıdaya Erişim Hakkının ihlali, insanların açlığa mahkum edilmesidir. Ötesinde, toplumun en korunaksız, en kırılgan kesiminin adeta kaderine ve içinde bulunduğu olumsuz koşullara mahkum edilmesidir.

Devletin yapmadığı, yapmayı beceremediği kamusal/toplumsal bir görevi layıkıyla yerine getirme çabasındaki Sarmaşık’ın kapısını mühürlemek aklı, izanı, vicdanı ve geleceğimizi mühürlemektir. Temel hak ve özgürlüklere erişimde en dezavantajlı durumdaki bu aileleri Sarmaşık’tan mahrum etmek, en nihayetinde 32 bin insana gidin açlıktan ölün, ne haliniz varsa görün demektir. Bu insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur.