Serkan İnanç: Lüfere birlikte sahip çıkmalıyız
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın geçen Pazar resmi gazetede yayınladığı tebliğle lüfer avlama limiti 20 cm’den 18 cm’e düştü. Denizdeki doğal hayatı korumak isteyen STK’lar, insanlar ve lüfer severler bu limite karşı çıktı. Amatör ve Sportif Olta Balıkçılığı Federasyon Başkanı Serkan İnanç’la lüferin önemi ve avlanma limitinin aşağıya çekilmesinin sonuçları üzerine konuştuk. Lüfer Karadeniz, İstanbul […]
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın geçen Pazar resmi gazetede yayınladığı tebliğle lüfer avlama limiti 20 cm’den 18 cm’e düştü. Denizdeki doğal hayatı korumak isteyen STK’lar, insanlar ve lüfer severler bu limite karşı çıktı. Amatör ve Sportif Olta Balıkçılığı Federasyon Başkanı Serkan İnanç’la lüferin önemi ve avlanma limitinin aşağıya çekilmesinin sonuçları üzerine konuştuk.
Lüfer Karadeniz, İstanbul Boğazı ve Marmara Denizi kıyılarında bir kültürün sembolik ifadesidir.
-Lüferin Türkiye sularındaki yeri ve öneminden bahseder misiniz?
Denizlerde avlanan amatör balıkçılar açısından balıkçılık kültürünün en değerli türlerinden birisi olan Lüfer, küçük ölçekli geleneksel kıyı balıkçılarının da ekmek kapısıdır. Aslında her ikisinin ortak paydası ve her ikisinin de ortak sevdasıdır Lüfer.
Karadeniz, İstanbul Boğazı ve Marmara Denizi kıyılarında bir kültürün sembolik ifadesidir. Bu öyle bir semboldür ki amatörü ve geleneksel balıkçıyla çok geniş bir toplumun bir anlamda bayramına denk düşer.
Ağustos ayının ortalarında Marmara’da görülen ilk lüferler ardından gelecek olan diğer türlerinde müjdecisi, habercisidir. Her ne kadar Marmara ve Karadeniz’de sezonun ilk balığı Palamut olsa da müjdeci Lüferdir.
Lüferin ardı sağlıklı, protein içerikli ve lezzetli denizden gelen gıdadır.
Lüferin avlanma limiti 2004-2012 yılları arasında 14 cm
-Lüferin avlanma limitiyle ilgili tarihteki gelişmeler nelerdir? Geçmişteki avlanma limiti tartışmalarından ve lüferin şu anki neslinin durumundan bahseder misiniz?
1996 yılından günümüze kadarki süreçte lüferin avlanılabilir boy limitleri;
- 01/04/1996 – 31/03/1997 tarihleri arasında 20 cm.
- 01/04/1997 – 31/03/1998 tarihleri arasında 20 cm.
- 01/04/1998 – 31/03/1999 tarihleri arasında 20 cm.
- 01/04/1999 – 31/08/2000 tarihleri arasında 20 cm.
- 01/09/2000 – 31/08/2002 tarihleri arasında 20 cm.
- 01/09/2002 – 31/08/2004 tarihleri arasında 14 cm.
- 01/09/2004 – 31/08/2006 tarihleri arasında 14 cm.
- 01/09/2006 – 31/08/2008 tarihleri arasında 14 cm.
- 01/09/2008 – 31/08/2012 tarihleri arasında 14 cm.
- 01/09/2012 – 31/08/2016 tarihleri arasında 20 cm.
- 01/09/2016 – 31/08/2020 tarihleri arasında 18 cm.’dir.
Son yıllarda Lüfer ile simgeleşen balığımıza sahip çıkma çabaları sadece amatör balıkçıların ya da geleneksel kıyı balıkçılarının değil endüstriyel balıkçılar ve tüm halkımızın yararına talepler içermektedir. Yapılan kampanyalara bakıldığında hiç kimse olaya, “balığı sen avlama, ben avlayayım” gözüyle bakmamaktadır. Aslında temel amaç; “balığı koruyalım, çoğalsın, hepimiz daha çok ve daha uzun süre yararlanalım” dır.
Bu sebeple her balıkçı grubunu bu kampanyaların bir parçası yapmak gerekiyor. Bunun içinde bilimsel dayanaklarla dolu planlar mutlaka yapılmalıdır.
Lüfer, balıkçılığımızda ki genel çöküşten en çok etkilenen türlerden birisidir. Özellikle nüfusa paralel olarak balığa olan talebin katlanarak arttığı son yıllarda Çinekop (12 – 20 cm arasındaki lüfer) avcılığı gelenek haline gelmiş, çok sayıda tekne özel olarak Çinekop sezonunu beklemiş ve yıllardır bu ufak balıkları avlayarak geçim sağlamışlardır. Avlanacak bireylere en az bir kez üreme fırsatı verilerek bir stokun devamlılığı sağlanabilir. Bunu biliyor olmalarına rağmen daha halen bu kötü alışkanlıktan vazgeçmemeleri sebebiyle de Lüfer yok oluş yaşamaya başlamıştır. Yok oluşun en büyük sebeplerinden birisi de gırgır avcılığındaki ileri teknoloji ve av kapasitesinde ki aşırı artıştır diyebiliriz. Kapasitesi aşırı artan bir filo ve bu filonun deniz ekosisteminin en hassas alanları olan kıyılarda yarattığı tahribat yine başlıca sebeplerden birisidir. Ayrıca bir başka sebep ise üreme göçünü tamamlayıp dönüşe geçen lüfer stoklarının Marmara’da aşırı avcılık nedeni ile beslenecek hedef türleri bulamamasıdır.
Lüfer stoklarının korunmasının en etkin ve güvenli yolu kıyılardaki Gırgır av baskısının hafifletilmesidir
-Lüferin boyunun 18 cm’e çekilmesi nasıl sonuçlar doğurabilir?
Tabi ki avlanacak bireylere en az bir kez üreme fırsatı verilerek bir stokun devamlılığı sağlanabilir. Erişkin bir lüfer yüzbinlerce yumurta bırakır. Bu yumurtadan çıkan yavruların sayıları ise on binleri aşar. Tabii ki lüferde avlanabilir boy limiti 20 cm’den 18 cm’e düşmesi sürdürülebilirlik açısından büyük bir kayıptır.
Fakat günümüzde lüfer üzerine yapılan tartışmalar avlanma boyunda kilitlense de Lüfer stoklarının korunmasının en etkin ve güvenli yolu kıyılardaki Gırgır av baskısının hafifletilmesidir. Bu hafifleme sadece avlanan lüfer miktarında bir düşüşe sebep olmayacaktır. Kıyılardaki endüstriyel avcılığın azaltılması Lüfer stokunun beslendiği türler üzerinde de bir rahatlama sağlayacaktır. Bir lokantada yemek varsa masalar dolu olur. Mutfağında yemek olmayan lokantanın masalarının dolmasını beklemek beyhude bir çabadır.
Lüfer stoklarının korunması için yapmamız gereken boy kısıtlamasını kıyılardaki endüstriyel av baskısının azaltılması ile desteklemektir.
Örneğin; Gırgır avlanma derinliği minimum 30 metre olmalı. Kışı Marmara’da geçiren lüferlerin kışladığı sahalarda bu derinlik 50 metreye çıkartılmalıdır. Yine balıkçılığa tam kapalı sahalarla Gırgır avcılığına kapalı sahalar tespit edilerek büyütülmeli ve bu alanlar etkili denetim yapılarak korunmalıdır.
Gırgır avcılığı: Pelajik balık sürülerinin etrafının uzun bir ağ ile çevrilip ağın alt kısmının istinga halatı denen bir halatla birleştirilerek balığın dışarı çıkışını engellenmesiyle yapılan avcılık türüdür. Tek veya çift tekneyle yapılabilir. Türkiye’de 1970 lere kadar çift tekneyle yapılırken ekipmanın gelişmesiyle tek tekneyle yapılması yaygınlaşmıştır.
Bizi Takip Edin