Gençlik STK’ları değerlendiriyor: Gençlerin sivil katılımı

Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Departmanı (UN DESA) bu hafta Gençlik Sivil Katılımı Dünya Raporu’nu yayınladı. Raporun ortaya koyduğu verileri Gençlik STK’larıyla tartıştık. Toplum Gönüllüleri Vakfı, Gençlik Bilgi Merkezi, Ortak Gelecek için Diyalog Derneği ve Gençlik Servisleri Merkezi Sivil Sayfalar’a değerlendirmelerini sundu. Toplum Gönüllüleri Vakfı: Farklı gençlik gruplarının maruz kaldığı sorunlar da gencin içinde […]

Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Departmanı (UN DESA) bu hafta Gençlik Sivil Katılımı Dünya Raporu’nu yayınladı. Raporun ortaya koyduğu verileri Gençlik STK’larıyla tartıştık. Toplum Gönüllüleri Vakfı, Gençlik Bilgi Merkezi, Ortak Gelecek için Diyalog Derneği ve Gençlik Servisleri Merkezi Sivil Sayfalar’a değerlendirmelerini sundu.

Toplum Gönüllüleri Vakfı: Farklı gençlik gruplarının maruz kaldığı sorunlar da gencin içinde bulunduğu toplumsal konum özelinde değişiyor

Başak Tuğsavul: Rapor özetinden yola çıkarak söyleyebilirim ki, yapılan tespitlerin önemli bir kısmı bizim de çalışmalarımızda ortaya çıkan konular. Örneğin staj sürecinin gençlerin bir sürü haktan yoksun bir şekilde işletilmesini, iş sürecinin bir parçası değil, gönüllü bir faaliyet olarak düşünülmesini önemli bir sorun olarak görüyoruz.

Yine rapor özetinden yola çıkarsak bu genellemelerin cinsiyet, etnik köken, haklarından sürekli olarak mahrum bırakılan diğer tüm kategorideki gençler için kırılımlarından bahsetmek de iyi olur diye düşünüyoruz. Farklı gençlik gruplarının maruz kaldığı sorunlar da gencin içinde bulunduğu toplumsal konum özelinde değişiyor.

Gençlik Bilgi Merkezi: Gençler karar alamıyor ve aldıkları kararı uygulayamıyor

Yunus Emre Benli: Mevcut dünya sistemi içinde hala en büyük sorunumuz kutuplaşmış dünya ve bu dünyadaki devlet sistemlerinin ve yönetimlerinin kendi ülkelerinde yaşayan gençlerin yaşadığı istihdam ve eğitim sorunu gençlerin katılımı sürecinde çözmüyor oluşu durumudur. Gençlerin kendi yerellerinde ki katılımı sürecindeki alınan kararlar olsa dahi bu durum karar alıcılar tarafından uygulanmıyor ya da bu süreç uygulanma safhası için dahi alan oluşturulmuyor.

Gençlerin siyasal katılımı süreci 1. Dünya ülkeleri için iyi bir durum sürecinde görünürken bu durum 3. Dünya ülkelerinde  mevcut yaşanan gençlik sorunları bağımlılık ile mücadele üzerine kurgulanmış durumdadır. Bu kurgulanmış durum var 3. Dünya ülke düzeylerinde diğer gençlik sorunlarının tanınması ve çözülmesi sürecine ket vurulmuş şekilde gerçekleştirilmektedir. Oysaki var olan gençlik sorunları bütün şartlarda eşit olarak tanınmalı ve çözüm yolları sürecin ve yaşanan krizin önceliğine göre oluşturulmalıdır. Görünürdeki gençlik sorunları için çalışan ve aktif olarak gençlerin katılımını ve ortak çözüm önerileri kapsamında politika önermelerini savunan gençlik STK ve grupları oluşturdukları hak temelli platformlar sürecinde bürokrasi engeli kat ve kat daha da artmaktadır. Keza mevcut sistem yine gençlik katılımını tam anlamıyla tanımaz iken. tanınan belirli gençlik politikaları önermeleri belirli yerel, ulusal ve uluslararası mekanizmalar tarafından  sınırlandırılmaktadır.

Geçtiğimiz yıllar içinde siyasal katılımın yanındaki en büyük engel süreçlerinden biri de gençlerin kendi girişimlerini gerçekleştirememeleri, gerçekleştirebilseler dahi kaynak yönetimi krizlerinden dolayı bu girişimi interaktif olarak sürdürülebilir hale dönüştürümemeleri durumudur. Tabii ki de var olan gençlik girişimlerinin sürdürülebilir olmamasının nedeni sadece yaşadıkları kaynak bulma sorunu değil, bunun yanında var olan girişimlerini nasıl bir sürdürülebilir modele dönüştürübilecekleri konusundaki yetersiz bilgilenme ve bilgilendirilme araçlarının yetersizliğidir. Bu sürecin en büyük süreci eko-sistem içinde oluşturulubalecek gençlerin kendi girişimlerine rahatlıkla kaynak bulabilecekleri kamu sermayesi tarafından desteklenerek mevcut sistem içinde simülayon programları oluşturularak öğrenme süreçlerinin hızlandırılması ve kapasite gelişim süreçlerini daha iyi birer gençlik girişim modellerine dönüşmelerini sağlayacaktır.

Sürecinde kendi içindeki bu denli sorunların bilinirliği yine gençler tarafından çözüm yolları bulunsa dahi uygulama sürecindeki sınırlamaların olması durumunu çözebilecek şey ‘’dönüşüm’’dür. Bu dönüşüm ancak mevcut yerel , ulusal ve uluslararası mekanizmaların gençler için yine gençlerle alacakları ve uygulayacaları kararlar da gençleri bu çözüm süreçlerine tam anlamıyla dahil etmesi ve bu dahiliyet çerçevesinde gençlerin mutlak fırsat eşitliği, toplumsal cinsiyet , toplumsal barış kavramları gözetileireke sosyal çözümlemedeki mevcut tek güç birliği ve oy birliği gençler için gençlerin aktif katılımıyla gerçekleştirilmelidir.

Ortak Gelecek İçin Diyalog Derneği: Türkiye’de gençlerin siyasi katılımı klasik şekillerden giderecek uzaklaşacak

Batuhan Ersun: BM Gençlik Sivil Katılımı Dünya Raporu’nun siyasi katılım kısmında da ön plana çıktığı üzere, dünya çapında gençler arasında klasik yöntemler ile siyasi katılım oranları düşüyor. Gençler arasında seçime katılım oranları ülkemizde çok geçerli olmasa da, dünyada bir düşüş ivmesinde. Siyasete katılımın alternatif yolları her zamankinden daha fazla ön plana çıkıyor ve bu konuda çalışmalar yürüten derneğimize de ciddi bir mesaj olarak görüyoruz bu durumu. Sosyal medyanın ve web tabanlı araçların önemi hakkındaki düşüncelerimizi ve çalışmalarımızı BM raporu da teyit ediyor bir nevi. Türkiye’de de gençlerin siyasi katılımının klasik şekillerden giderecek uzaklaşacağını söyleyebilirim.

Gençlik Servisleri Merkezi: Toplumsal süreçleri kendine dert edinen gençler farklı siyasal çizgiler oluşturmaya başlıyorlar ancak bu yeni alternatif; siyasiler tarafından ya baltalanıyor, ya da gençler hak etmedikleri şekilde itham ediliyorlar

Görkem Özer Bağcı: Genç işsizliği;, istatistiksel olarak yönetim erki tarafından çok dile getirilmese de raporda da belirtildiği gibi oldukça önemli bir sorun ve her geçen sene artıyor. Hatta bunun ötesinde istihdam alanına gençlerin görece daha geç katılabilmeleri yani meslek sahibi olabilmeleri için girişimlerde bulunma süreçlerini biraz daha öteleyebilmek için, eğitim hayatı önemli bir araç. Bir çok genç, artan işsizlik sebebiyle master, doktora, yada diğer Erasmus+ programlarına yöneliyor. Türkiye’de liselerin 4 yıla çıkartılması da aslında bu durumla ilgili.

Staja yönelme konusu çok gerçekçi gözükmüyor, istihdam süreçlerini atlatabilmek için gençler ulusal yada uluslararası bir çok değişim ve eğitim programlarına yöneliyorlar. Gençlik girişimciliğinin desteklenmesi ise tam bir fiyasko Türkiye için. Eğitim hayatı ile, pazarın beklentileri çoğu zaman birbirini karşılamıyor. Dünya trendlerinin takip edilmesi, yeniliklerin teknik ve bilimsel altyapılarının gençlere kazandırılması ve bununla birlikte evrensel değerlerin gençlere benimsetilmesi maalesef eğitim hayatının özünde bulunan noktalar değil. Üniversitelerde gerçek “üniversite” eğitimi verilmediği için, girişimciliği destekleyecek akademik, teorik, uygulama becerileri eksik kalıyor, bunun üstünde pazarın beklentileri ile Türkiye’nin sahip olduğu genç sosyal sermaye birbirine uyuşmayınca verilen destekler anlamlı sonuçlara dönüşmüyor.Türkiye olarak her geçen gün girişimcilik ve eğitim hayatında Dünya standartlarını karşılamaktan daha da uzaklaşıyoruz.

İşverenlerin gençlerin bu çaresizliklerinden faydalandıkları ise bir gerçek. Bir çok değerli genç beyin ucuz işgücü piyasasında harcanıyor. En basit haliyle, “bu işi isteyen sırada binlerce insan var, bu maaşa yaparsan yap, yapmasan gidersen nasılsa birini bulurum” fikri işverenlerin çok sık takındığı bir tavır.

Siyasal Katılım

Raporda siyasal katılımın sadece oy vermek ve seçimlere girmek olarak özetlenmesi siyasal katılım açısından biraz eksik kalmış. Siyasi partiler genç yöneticileri, temsilcileri belirleme de halen eksikler. Gençler halen “çocuktur, beceremez” düşüncesiyle ele alınıyor. Gençlerin beklentilerini, ihtiyaçlarını karşılayacak ve onların sesi olacak bir siyasi hareket Türkiye’de bulunmuyor. Gençler hali hazırda var olan siyasal hareketlere göre tekrar formüle edilmeye çalışılıyor, yani her siyasi hareket gençlerin olduğu gibi kabul etmekten öte, kendi siyasal profilini yaratmaya çalışıyor. Bu süreçlere katılmak istemeyen ancak gene de söyleyecek sözü bulunan, toplumsal süreçleri kendine dert edinen gençler farklı siyasal çizgiler oluşturmaya başlıyorlar ancak bu yeni alternatif siyasiler tarafından ya baltalanıyor, yada gençler hak etmedikleri şekilde itham ediliyorlar. Gezi Parkı süreci bu durumun en önemli ve doğru özetidir.

 

En önemlisi,Türkiye’de gençlerin politika düzeyinde sorunlarını ve haklarını temsil edecek bir geniş kapsamlı bir yapı bulunmuyor. Gençlerin politika yapım süreçlerine katılabilecekleri büyük, kapsamlı,ideolojiler üstü,  bir sivil üst yapı bulunmuyor. Bazı girişimler var olmakla birlikte (Gençlik Örgütleri Forumu gibi, www.genchakli.org), bu yapılar şu an yönetim erki tarafından tanınmıyor ve gençlik politikalarının oluşturulmasında danışmanlık rolü üstlenecek sivil yapılar olarak görülmüyorlar.

Siberaktivizm ise, şu an Türkiye için oldukça yeni bir kavram. Siber alem şu an bir çok genç için kendini ifade etme,bilgi edinme ve sosyalleşme alanı olarak gözüküyor. Ancak yönetim erki, siber alemin gücünü yeni yeni keşfetmeye başladı ve gençlerin neyi, neden, nerede paylaştığını ve ne tür gençlerin bu paylaşımları yaptığını kestiremediği durumlarda, gençleri anlamaya çalışmak yerine, siber alemin kısıtlanması yoluna gidiyor. Yani Türkiye’nin belki 30 yılı aşkın hastalığı olan “her yeni hükümetin kendi gençlik profilini yaratma” çabası siber alemde de kendini gösteriyor.

Toplumsal Katılım konusunda ise, bir çok genç özellikle sosyal, fiziksel, coğrafi engelleri olanlar bu süreçlerden uzak kalıyorlar. Gönüllülük, barış inşası ve spor etkinliklerinin içerikleri gerek sivil gerekse kamu tarafından her gence hitap edecek ve katılımı garantileyecek şekilde düzenlenmiyor. Toplumsal katılım süreçleri “yaşlıların söylediği ve gençlerin yaptığı” bir mantık üzerine kurulu. Süreçlerin nasıl yönetilmesi gerektiği, nerede, hangi şartlarda hangi stratejiyle yürütülmesi gerektiğine dair gençlerin gene fikirleri alınmıyor. Dil, din, ırk, etnik köken, cinsiyet, cinsel yönelimi farklı olan, fiziki-coğrafi-sosyal engelleri bulunan gençler, o anki siyasi erkin topluma bakış açısına göre çoğu zaman yok sayılıyorlar. Özellikle toplumsal cinsiyet süreçleri toplumsal katılım konusunda gençleri derinden etkiliyor.Toplumsal katılım halen boş zamanların değerlendirilmesi ya da boş zaman aktiviteleri olarak görülüyor. Bu gerek kamuya ait yada sivil yapıların oluşturduğu gençlik merkezlerinde görebilirsiniz. Yani toplumsal katılımı bir etkinliğe aktif katılım olarak görmemek gerek, gençlerin içinde yaşadıkları topluma ne verebildiği ve bu süreçte kendileri ne kazanıyor buna bakmak gerek.