İlk Alevi Kitap Fuarı’nın ardından: Aleviler yazılı kaynaklarına sahip çıkıyor
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de ilk defa Alevi Kitap Fuarı açıldı. Şahkulu Sultan Vakfı’nda 2-5 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilen fuarda imza günleri, söyleşiler, dinletiler, sergiler ve masal okumaları düzenlendi. Aleviliğe dair yayın yapan 43 yayınevi, 9 kurum, 28 yazar ve sanatçının katıldığı fuarda Aleviliğin yazılı kültürü sergilendi. Genel koordinatörlüğünü Necdet Saraç’ın yaptığı fuarın proje koordinatörü Aydın İleri, […]
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de ilk defa Alevi Kitap Fuarı açıldı. Şahkulu Sultan Vakfı’nda 2-5 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilen fuarda imza günleri, söyleşiler, dinletiler, sergiler ve masal okumaları düzenlendi. Aleviliğe dair yayın yapan 43 yayınevi, 9 kurum, 28 yazar ve sanatçının katıldığı fuarda Aleviliğin yazılı kültürü sergilendi. Genel koordinatörlüğünü Necdet Saraç’ın yaptığı fuarın proje koordinatörü Aydın İleri, yazarlardan Süleyman Zaman ve Adil Ali Atalay ve H Yayınları’ndan Muhammed Bakır Köse, 4 Kitap Yayınları’ndan Tarık Çimen’le yaptığımız röportajda, Alevi Kitap Fuarı’nın gelecek senelerde güçlenerek devam edeceği ortak fikri ortaya çıkıyor.
‘Alevilik dünyası ilk defa kendi hakkında yazılmış dergi, kitap, araştırma, edebi kitaplar, şiirler, beyitlerin hepsini bir arada bulabildi’
Alevi kitap fuarı fikri nasıl çıktı ortaya?
Aydın İleri (Şahkulu Sultan Vakfı Alevi Bilgi Merkezi Koordinatörü ve Alevi Kitap Fuarı Proje Koordinatörü): Projenin fikir sahibi benim. Fikri vakıf yöneticilerine sunduk, sahiplendiler. Kadıköy Belediyesi’nin de desteğiyle beraber yayıncı ve yazarların, Alevi sivil toplum kuruluşlarının, Alevi inanç örgütlerinin desteğiyle bugüne geldi. Perşembe günü açılışını yaptık. 43 yayınevi, 9 Alevi kurumu, dergahlar ve cemevleri stand açtı. Hafta boyu 30 imza etkinliği, 26 söyleşi, 2 tane de çocuklar için masal etkinliği düzenlendi. Cumartesi, pazar günleri saat 12.00’da herhangi bir dini içeriği olmayan, ilgilenen çocuklar için masal atölyesi yapıldı. Kitap ve yayıncılık olur da, Aleviler olur da müzik olmaz mı dedik ve akşamlara da konserler koyduk. Yayıncılara açık çağrı yaptık, projeyi anlattık. Alevilik dünyası ilk defa kendi hakkında yazılmış dergi, kitap, araştırma, edebi kitaplar, şiirler, beyitler hepsini bir arada bulabildi.
Süleyman Zaman (Yazar): Şahkulu’nda Necdet Saraç’ın Genel Koordinatörü olduğu bir proje bu. Daha öncesinde bu yıl şubatta başlayıp mayısın sonunda biten 3 aylık bir Alevilik Akademisi gerçekleştirildi. Bu akademiden sonra oluşan bir fikirdi Alevi kitap fuarı. Aralarında tartışıp projelendirmişler, biz de şu ana kadar fuar için gerekli katkıyı sağlamaya çalışıyoruz. Alevilikle ilgili kaynakları insanlarla buluşturmaya çalışıyoruz. Okuma ve yazmanın gittikçe azaldığı bir dönemde insanlarda yeniden okuma düşüncesini uyandırmak kitap fuarlarının en önemli işlevlerinden biri. Bundan başka; Aleviliğin şimdiye kadar geleneksel anlamda sözsel bir kültüre sahip olması, ozanlar tarafından bugüne kadar aktarılmasından sonra 80’lerde ortaya çıkan Alevi aydınlarla yazılı kaynaklar görünür olmaya başladı. Fuar bu yazılı kaynakları bir araya getirdiği için önemli.
‘Bu kitap fuarını en güçlü besleyen motivasyon, Alevi aydınları ve yazarları görünür kılmak ve yazılı kültürümüz var diyerek bunu kamuoyuna yansıtmak’
Fuarı düzenleme/fuara katılma motivasyonunuz neydi?
Aydın İleri: Ben yayıncılık geleneğinden geliyorum. Kütüphanecilik ve arşivcilik eğitimi aldım, bu alanda yüksek lisans yaptım. Kendim de kitaplar derliyorum. Kütüphane çalışmalarında gördük ki Alevi dünyasının ciddi sayıda kitabı var. Tematik bir kütüphane kurunca ve kitapların kalabalığını görünce bu yayınlar Alevi toplumuyla ve bu toplumun dışındaki camiayla buluşmalı dedik. “Neden Alevi kitap fuarı? Ayrımcılık mı yapıyorsunuz?” dediler. Biz de “Ayrımcılık yapmıyoruz, kimliğimizi savunuyoruz” dedik. Yaklaşık 35 yıldır her Ramazan ayında Beyazıt Meydanı’nda dini kitap fuarı kurulur ve Aleviler oraya çağrılmaz, davet edilmez, Aleviler için bir alan açılmaz. Biz de dedik ki bu topluluk kendi fuarını kendi örgütleyebilir. Bu karar ve motivasyonla yola çıktık. 43 yayınevinden bahsettik ama gördük ki başka yayınevlerinin kitaplarını getiren yayıncılar da oldu. Burada neredeyse 100’e yakın yayınevinin kitabı var ve 1000’e yakın çeşitli kitap var. Bunun dışında ulaşamadığımız, varlığından haberdar olmadığımız yayıncılar, yazarlar, akademisyenler oldu ama bu ilk çalışma; bu yüzden bazı eksiklerimiz, hatalarımız olabilir. Şimdiden affola diyoruz. İkincisi ve üçüncüsünde belki daha dört başı mamur çalışmalar yapabiliriz.
Alevilerin tarihi karanlık. Karanlıktan kastım, bilinmiyor. Çünkü 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kapatılmasıyla birlikte bütün Alevi dergahlarındaki kaynaklar da yok ediliyor. Çoğu kaynağımız bulunamıyor, ortadan kaldırılmış. Karanlıktan kastım bu. Osmanlı arşivlerindeki çoğu kaynağımıza erişemiyoruz. Zaten genel belgelerin de %5’i ancak gün ışığına çıktı. Efsaneler, ritüeller, inanışlar, dedelerimizden duyduklarımız bizim tarihimiz. Yakılıp yıkılmayarak aktarılmış belgeler, dünya kütüphanelerindeki Alevilikle ilgili ya da Osmanlı kaynaklarındaki dipnotlardaki bilgiler bizim tarihimizi aydınlatabilir bir nebze.
Süleyman Zaman: Bu kitap fuarını en güçlü besleyen motivasyon, Alevi aydınları ve yazarları görünür kılmak ve yazılı kültürümüz var deyip bunu kamuoyuna yansıtmak.
Muhammed Bakır Köse (H Yayınları): Biz Alevi bir kimlikle öne çıkmıyoruz, bağımsız bir yayıneviyiz. Fakat burada birçok yayınevi ve vakıfla konuştuk ve görebildiğim kadarıyla ortak bir paydada birleşiyorlar insanlar. Aleviliği itikadi anlamda benimseyenler vardır bir de itikadi kısmı önemsemeyip ideolojik olarak Alevi olanlar vardır fakat burada hiç öyle bir ayrım görmedik. Ortak bir tema var, o da ehli beyt sevgisi. Biz de bir Alevi kuruluşu olmamamıza rağmen kitaplarımızın hepsinde ehli beyt sevgisi ağır basar. Bu yüzden ortak bir paydada buluşuyoruz burada ve çok hoşumuza gidiyor bu.
‘Alevilik Allah’ı gökten indirip insanın kalbine koymuştur. Biz bu öğretiyi daha fazla insanla buluşturmak istedik’
Adil Ali Atalay (Yazar): Can Yayınları’nın sahibiyim. Aslında sahibiyim demekten çekinirim, daha doğrusu bekçisiyim. 1972’de kurdum. Diğer Can Yayınları 80’lerde açıldı yani ilk Can Yayınları biziz. Kodlanan, sansürlenen Alevilerin kitaplarını çıkarayım, kutuyu açayım ki herkes görsün yazılı zenginliğimizi diye girdim ben bu işe. Tüccar olarak girmedim. Kazanacağım diye girmedim, hizmet olarak girmedim. 30’dan fazla kitabım var. Sayısını tam olarak bilmiyorum. Kuran’ı Kerim’i beyitleştirdim. 864 sayfa, Türkiye’de ve dünyada ilk ve tek. Dipnotlarıyla beraber yazdım. Çünkü bu Adil Atalay’ın kitabı değil ki herhangi bir şeyi ben yanlış yazayım. “Esirgeyensin Tanrım, bağışlayansın Tanrım/ Senin adınla açar senin adınla kaparım/ Sen alemler Rabbi’sin asla yoktur şüphemiz/ Yaratılmış ayrılmaz, inanırız hepimiz.” Bakın Kuran’da da yazıyor. Yaratılmış ayrılmaz ama ayıranlar düşünsün. Alevilikte ayırmak yoktur. Biraz evvel neden Alevi kitapları dediniz. Ben isterdim ki burada İncil, Tevrat, Zebur, namaz niyaz hepsi olsun, inşallah bu derneğin geniş bahçelerine bu çeşitliliği sığdırabiliriz bir gün. Fakat horlanmış bir toplumuz, yani bunların kitabı yok denilmiştir, bunlara selam verilmez denilmiştir, kestiği yenilmez, ana bacı bilmez denilmiştir. Bunca iftiraya karşın biz insanda Allah’ın cemalini görürüz. Alevilik Allah’ı gökten indirip insanın kalbine koymuştur. Bakın topal yaşar, çolak yaşar, kör yaşar, sağır yaşar ama kalbi olmayan insan yaşayamaz. İnsan olmasa Allah yaşayamaz, insan Allah’ın kalbidir. Allah “Ben dağlara verdim sırrımı, ormanlara verdim, denizlere verdim hiçbirisi almadı. İnsanoğlu elbise yaptı beni sırtına giydi” diyor. Alevilikte insanın değeri budur. Biz bu öğretiyi daha fazla insanla buluşturmak istedik.
Tarık Çimen (4 Kapı Yayınları): Fuarın kendisi Türkiye’de bir ilk olması açısından çok güzel ve en önemli meselelerden birisi Aleviliğin sözel kültürdür diye bugüne kadar anlattılar ama Aleviliğin sözel kültürü geçtiğini, yazılı kaynaklarına sahip çıktığını gösteren bir fuar. Üzerimizde oynanan ciddi asimilasyon politikalarına karşı fuarın kendisi bir güç oluşturdu bizim için. Alevilerin hem kendi bilinçlerini yükseltmeleri için hem de diğer insanlarla daha iyi tanışıp kaynaşabilmeleri için çok uygun bir ortam oluşturuyor.
‘İnsanlarda bir açlık var. Alevilik nedir çok merak ediyorlar’
Katılımı nasıl buldunuz?
Süleyman Zaman: Katılım gayet iyiydi. İnsanlarda bir açlık var. Alevilik nedir çok merak ediyorlar. Bu bütün kamuoyunda var. Gelip burada Aleviliği bize tanımlayın diye soranlar oldu. Yani tek bir Sünnilik olmadığı gibi tek bir Aleviliğin olduğunu da söyleyemeyiz.
Muhammed Bakır Köse: Daha önce birçok fuar yapıldı mesela biz bu sene 4-5 tane fuara katıldık ama böyle tematik bir Alevi fuarı ilk defa gerçekleştiriliyor. Cazip bir şey yani, Alevi itikadına mensup olanlar için böyle bir imkan sunuldu hem de birçok yayınevi geldi buraya, onları aynı ortamda buluşturmak önemli. Katılım güzel. İlk olmasına rağmen gayet hareketli. Zaten devam ederse bu fuar ikinci ve üçüncü fuarlar çok daha kalabalık olacaktır. Örneğin şu an ismi en çok duyulan, en revaçta olan fuarlar bile ilk açıldığında aşağı yukarı böyle bir kalabalıkla başlıyorlardı, daha sonra bunlar Türkiye çapında fuarlara dönüştü. Burası da aynı adımları izleyecektir.
Sizce Alevi Kitap Fuarı devam edecek mi?
Süleyman Zaman: Devam etmesini diliyoruz. Devam etmeli diye düşünüyoruz. Her şeyin bir ilki var ve bu ilki bu sene gerçekleştirdik bundan sonra Alevi Kitap Fuarı daha da büyüyüp gelişerek devam edecektir.
Tarık Çimen: Bundan sonra büyük ihtimalle daha güçlü bir şekilde devam eder çünkü bir ilkti ve bu ilkte herkes desteklerini veriyor, özellikle yayınevleri destekliyor. İleriki yıllarda büyüyerek devam edeceğini düşünüyorum.
Nasıl bir atmosfer var burada? Tartışmalar nasıl bir zeminde yürüyor? Konu çeşitliliği nasıl?
Süleyman Zaman: Teolojik tartışmalardan kesinlikle kaçınmıyoruz. Bakın benim kitabımın adı Alevilik Temel Eğitimi Dersleri (Bilim, Felsefe, İnanç Dini). Şöyle ki; sadece inanç olarak ele aldığımızda Alevilik hızla Şiileştirilir ya da tırnak içinde ortodoks inanca evrilir. Sadece bilimsel olarak ele alındığında yani tarihi ve sosyolojik olarak incelendiğinde inanç geri plana itilir, felsefesini ve özünü yitirir. Tüm bunlar birbirini tamamlayarak Aleviliği oluşturur. Buna inandığım için kitabıma parantez içinde bu öğeleri ekledim. Tıpkı kitabımda olduğu gibi bu fuarda da Alevilik her öğesiyle birlikte ele alınıp tartışılabiliyor.
Programın ayrıntıları için tıklayınız
Bizi Takip Edin