Berrin Sönmez: Boşanma Komisyonu erkekler açısından bakıyor
Başkent Kadın Platformu’ndan Berrin Sönmez Boşanma Komisyonu konusundaki sorularımızı cevapladı. Sönmez “Komisyon erkekler açısından bakıyor, erkekler mağdur oluyor demiyor ama bunu demeye getiriyor.” diyor. TBMM’de kurulan Boşanma Komisyonu geçtiğimiz günlerde çalışmasını tamamladı ve 479 sayfalık bir rapor hazırladı. Tam ismi “Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar İle Boşanma Olaylarının Araştırılması Ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması […]
Başkent Kadın Platformu’ndan Berrin Sönmez Boşanma Komisyonu konusundaki sorularımızı cevapladı. Sönmez “Komisyon erkekler açısından bakıyor, erkekler mağdur oluyor demiyor ama bunu demeye getiriyor.” diyor.
TBMM’de kurulan Boşanma Komisyonu geçtiğimiz günlerde çalışmasını tamamladı ve 479 sayfalık bir rapor hazırladı. Tam ismi “Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar İle Boşanma Olaylarının Araştırılması Ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu” olan komisyon kamuoyu tarafından çeşitli tepkiler aldı.
“Erkek şiddetine kurban giden, öldürülen kadınların %95’i boşanmak istediği için, boşanma sırasında ya da boşandıktan sonra öldürülen kadınlar. Bu nedenle böyle bir komisyonun boşanmaları kötüleyen, boşanmaları olumsuz gösteren bir imaj sergilemesi asla kabul edilemez”
Balçiçek İlter’le boşanma komisyonuna dair yaptığınız röportajda1 komisyonun amacı hakkındaki düşüncelerinizi tam olarak anlayamadım. Sizce komisyon ne yapmaya çalışıyor, aldığı eleştiriler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kamuoyuna komisyonun raporu şudur diye bir metin açıklanmamıştı o sırada. Böyle bir metin açıklanmadan bir anda KADER ve yakın çevresinde komisyonun, kişinin tecavüzcüsüyle evlenmesi durumunda tecavüzcünün denetimli serbestlikten yararlanacağına dair iddialar çıktı. Biz komisyon raporunu hiç görmeden bu iddiaları duyduk.
Öncelikle aile bütünlüğünü kadına rağmen korumak amacıyla böyle bir komisyonun kurulması yanlış. Bizim ülkemizde kadınların erkek şiddetine kurban gittiğini, bunun cinayet boyutuna vardığını, neredeyse günde bir kadının öldürüldüğünü sadece sıradan basını takip eden herkes biliyor. Hazar’ın yaptığı bir araştırma var, erkek şiddetine kurban giden, öldürülen kadınların %95’i boşanmak istediği için, boşanma sırasında ya da boşandıktan sonra öldürülmüş kadınlar. Bu korkunç bir sayı ve bu nedenle böyle bir komisyonun boşanmaları kötüleyen, boşanmaları olumsuz gösteren bir imaj sergilemesi asla kabul edilemez.
Komisyon sivil toplum kuruluşlarından fikir alırken Başkent Kadın Platfformu’nu davet etmediler bile. Çok sınırlı kaldı dinledikleri kadın örgütleri. Bu eleştiriler çıktığı zaman facebookta “Platformu dinlemeye yüreği yetmeyenden başka bir şey beklemiyorduk” diye yazdım ben fakat Ayşe Keşir hemen bize bir açıklama gönderdi. “O rapor değil, rapor çıkmadı ama eleştirilen şeylere dair ben bir açıklama yazdım ve size o açıklamayı gönderiyorum.” dedi. Gönderdiği açıklama üzerine ben Balçiçek’le konuştum ve o gönderdiği açıklamada tecavüzcüsüyle evlendirmeye direkt olarak işaret eden bir şey yoktu fakat şu vardı; 18 yaş altı evliliklerde, evliliği tespit edilip de erkeğin cezalandırıldığı durumlardan söz ediliyor. Erkek hapsedildiği zaman kadın bir kere daha mağdur oluyor, çocuklar sersefil kalıyor vesaire şeklinde açıklanan bir durum. Bu anlamda tepkiler çok yanlış olmayabilir evet 18 yaş altı evlilikler TCK kapsamında istismar suçudur 6284 sayılı kanun da bunu böyle öngörür ve doğrudur. Platformun da bu konudaki fikri komisyon raporunun cinsel istismara sebep olacağıdır.
“Boşanma Komisyonu koruma tebdir kararını değiştirmeye kalkıyor”
18 yaş altı evliliği içersinde çeşitli ihtimalleri barındıran çok katmanlı bir konu. Bu konu toplumun bazı kesimlerinde 18 yaş altı cinsellikle beraber tartışılıyor. Bu konuyu olgunlaştırma görevi parlamentonun değil sivil toplumundur. Bu yüzden komisyonun bunu rapor etmesini yanlış buluyorum. Bu parlamento komisyonunda konuşulacak bir konu değil. Çünkü parlamento ele aldığı konularla doğrudan doğruya yasama erkini temsil edebiliyor. Yeni bir yasa ya da yasada değişiklik yapılacak algısı ortaya çıkabiliyor. Bu yargı mensuplarının kararlarını da etkiliyor. Bağımsız değil yargımız. “İktidar şöyle bir eğiliminde, onun gönlünü hoş edecek yönde bir karar vereyim” diyen yargı mensubu çok fazla.
3000 tane kadının mağdur olacağını iddia ediyor komisyon. Devlet erkekleri serbest bırakacağına aileleri cezalandırsın ve ailelerden aldıkları parayı mağdur kadınlara teslim etsin. Devlet bu 3000 kadına yardım edemeyecek durumda değil. Zaten Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bu kadınlara yardım etmekle yükümlü. Hapis cezası yerine denetimli serbestlik demek çok yanlış çünkü meşrulaştırmıs olursun. Bir de Ayşe Keşir’in bize gönderdiği metinde 15 yaş altı evlilik kesinlikle düşünülemez yazıyordu. Bunu dendiği anda Medeni Kanun’daki 18 yaş sınırını 15’e çekilivermiş olur. Parlamento komisyonu kararı olduğunda bu, yargı mensupları tarafından doğrudan “iktidarın yaklaşımı bu” denilerek mahkemelerde verilecek kararları etkileyecek.
Sorunumuz aslında komisyonun istisna olayları ele alarak daha küçük olayları, tekil örnekleri konunun bütünüymüş gibi sunmuş olması ama diğer yandan konunun devasa boyutunu da bir teferruatmış gibi ele almadan bırakmış, hiç değerlendirmemiş. Nedir bunlar; boşanma sebepleri arasında şiddete ve kadın cinayetlerine hiç değinmemiş. 6284 sayılı kanun bir de İstanbul Sözleşmesi bunlar yeterince uygulanmıyor ülkemizde fakat komisyon bu kanunun uygulanan, gerçekten tümüyle uygulandığını söyleyemesek bile nispeten uygulanan bir maddesini değiştirmeye kalkıyor. Yani iyi olan bir şeyi de ortadan kaldırıyor. Koruma tedbiriyle ilgili olan maddeyi. Komisyon, koruma tedbiriyle ilgili olan kararların aşırı katı uygulandığını düşünüyor. Erkekler açısından bakıyor, erkekler mağdur oluyor demiyor ama bunu demeye getiriyor. Koruma tedbir kararlarının erkeklere en ağır sınırdan uygulanmasının kadınları da rahatsız ettiğini söylüyor. Yani çok yuvarlak bir şekilde ifade edersek bu kanunun delinmesini istiyor.
“İslami camia şiddeti ön plana çıkarmanın aileyi parçalayacağını düşünüyor”
Aslında İslami camiada bu kanunda değişiklik ve İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesini isteyen çok geniş bir kesim var. Bunların vakıfları ve dernekleri şu an Ak Parti’yle çok içli dışlılar. Bu sözleşmenin aileyi parçalayacağını düşünüyorlar. Bu sözleşme ev içi şiddeti önlemek amacı taşıyor fakat aileyi şiddetten temizlemek amacında olduğu düşünülmüyor bu camia tarafından. Şiddeti bu kadar ön plana çıkarmanın aileyi parçalayacağını düşünüyorlar. Bir de şu var; burada sözleşmenin tasarısı sırasında çok mücadele etmiştik Fatma Şahin döneminde. Sadece aile içi şiddeti düşünüyorlardı yani evlilik dışı birlikteliklerde yaşanan şiddeti katmak istemiyorlardı veya LGBTİ bireyleri katmak istemiyorlardı. Aile içi değil ev içi şiddet denmesinin sebebi hepsini dahil etmekti. Ev içi, kamusal alan hepsini kapsıyordu. Sokakta, parkta yaşanan şiddeti de yani hepsini sayıyor İstanbul sözleşmesi. Sadece akran şiddetini almadı, bu konuda eksikliği var. Tüm bunların LGBTİ’liği meşrulaştıracağını düşünen İslami kesim aynı zamanda sözleşmenin ailede kadını güçlendireceğini biliyor ve kadının güçlenmesinin aileyi parçalayacağını düşünüyorlar.
Komisyonla sivil toplum kuruluşları arasında ciddi bir mesafe mi var? Yapılan itirazlar komisyona ulaşmıyor mu?
Komisyon sivil toplum kuruluşlarıyla iç içe fakat bağımsız sivil toplum kuruluşlarıyla değil. Hükümete yakın kuruluşlarla iç içeler ve bu onlara yetiyor. Bu yüzden bizim sesimiz onlara ulaşmıyor.
Bizi Takip Edin