Kıyamet senaryoları ve kolay, hızlı çözüm vaatleri arasında sosyal fayda iletişimi

13 Nisan 2016
Türkiye’nin tek sosyal fayda iletişimi konferansı olan Hemzemin’in ikincisi “Korku ve Umut Sarkacında Sosyal Fayda İletişimi” başlığıyla dün Pera Müzesi’nde sivil toplum kuruluşları, uzmanlar, akademisyenler, medya mensupları ve iletişimcilerin katılımıyla gerçekleşti. “İletişim”i odağına alarak sosyal fayda üzerine farkındalık oluşmasını sağlamayı hedefleyen, mottosu “Daha iyi bir sivil toplum iletişimi için deneyim paylaşımı” olan ve alanında uzman […]

Türkiye’nin tek sosyal fayda iletişimi konferansı olan Hemzemin’in ikincisi “Korku ve Umut Sarkacında Sosyal Fayda İletişimi” başlığıyla dün Pera Müzesi’nde sivil toplum kuruluşları, uzmanlar, akademisyenler, medya mensupları ve iletişimcilerin katılımıyla gerçekleşti.

“İletişim”i odağına alarak sosyal fayda üzerine farkındalık oluşmasını sağlamayı hedefleyen, mottosu “Daha iyi bir sivil toplum iletişimi için deneyim paylaşımı” olan ve alanında uzman konuşmacıları sivil toplum kuruluşu temsilcileri, akademisyenler, medya mensupları ve iletişimcilerle bir araya getiren Hemzemin, Myra Ajans tarafından, Yaşama Dair Vakıf (YADA)’ın desteğiyle, Borusan Holding ana sponsorluğunda gerçekleşti.

Konferansta yurtiçi ve yurtdışından alanında uzman 15 konuşmacı, kıyamet senaryoları ve kolay ve hızlı çözüm vaatleri arasında gidip gelen sosyal fayda iletişimi ortamında hakikati anlamak ve anlatmanın zorlukları üzerine deneyim ve birikimlerini aktardı.

Konferans oturumları ve konuşmalarından önce çıkan başlıklar ise şöyle;

“Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe.”

rauf

“Sosyal fayda iletişim çalışmalarının ‘kıyamet senaryoları ve cennet vaatleri’ arasında salınması, bu iki uç arasında kalan diğer bileşenlerin gerçek sesini duymayı zorlaştırıyor.” – Rauf Kösemen, Myra, İletişim Tasarımcısı, Öğretim Görevlisi

STK’lar şirketlerin tedarikçisi mi

A31A6629

“Kurumsal sosyal sorumluluk projeleri: Bir harikalar diyarı mı? Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projelerinin İletişimlerinde Dengeyi Tutturmak”

Mehmet Ali Çalışkan, Yaşama Dair Vakıf, Araştırmacı

“Türkiye’de STK’ların iletişim analizi dünyadan farklı, şirketler STK’ları keşfetti. STK’lar bu süreçte öyle bir hal aldı ki şirketlerle ilişki kuranlar ve kurmayanlar olarak 2 gruba bölündüler. Şirketler STK’ları tedarikçileri gibi görmeye başladı. Bunun bir ortaklığa dönüşmesi gerekir.”

“Doğru Ahmet hep mi doğru? Sosyal Fayda İletişiminde Kamunun Söylemi Üzerine”

A31A6630

Ali Cem İlhan, Tribeca, İletişim Danışmanı

“Kamunun bizimle kurduğu iletişimi 3’e bölmek mümkün; buyurgan yani otoriter bilgilendirme amaçlı eğitsel yaklaşım, eğlendirici ama bilgi temelli yaklaşım, günümüzde de entegre bir iletişim ve onunla aynı zamanda devam eden algı yönetimini ele alan tarz ya da değerler iletişimine aşırı yüklenme. Tabii ki doğru olan entegre iletişim.”

Artık yeni masallara ihtiyacımız var

A31A6632

“Bize birkaç çocuk, gülümseyen teyzeler ve bir basın toplantısı lütfen! İşe Yarayacak Bir Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi Nasıl Kurgulanmaz, Nasıl Anlatılmaz!” Aylin Gezgüç, KSS ve Sürdürülebilirlik Uzmanı

“Eski zamanlarda kurulan kapitalist iktisat teorisi artık masallarda ve bizim artık yeni masallara ihtiyacımız var. Gerçek sorunlara odaklanın, bütün zenginliği ele alın ve içinde var olan bütün faktörleri sürece katın. Bunu yapabilmek için her şeyi, gücünüzü de insan kaynağınızı da yeteneğinizi de kullanın.”

“Gündem: Çocuk Hakları Çocuk Haklarının Görünmezliği Üzerine”

A31A6636

Melda Akbaş, Gündem Çocuk Derneği, Araştırmacı

“Çocuğun bir özneymiş gibi değil gerçekten bir özne olarak kabul edildiği bir iletişim tonu tutturmamız lazım. Yani çocuğun bir birey”miş” gibi değil gerçekten bir birey olarak ele alınması gerekiyor.”

“Söylemi değiştirmek Sosyal Fayda İletişiminde Yeni Bir Dil, Yeni Bir Üslup, Yeni Bir Yöntem”

Steve Connor, Creative Concern, İletişim Tasarımcısı

“Bizim toplum faydası için çalışan bir iletişime ihtiyacımız var onun dışındaki her şey reklamlar gibi kirliliktir.”

Otizmi bilenlerin oranı sadece %7

A31A6639

“OT_ZM: Bir harf daha alabilir miyim? Türkiye’de Otizmi Anlatmak” Betül Selcen Özer, Tohum Otizm Vakfı, Genel Müdür

“Biz vakıf olarak yola çıktığımızda yani 2003 yılında otizm bir Amerikan hastalığı olarak biliniyordu ve bizde olmaz algısı vardı. Türkiye’de otizmin etkilediği 4,5 milyon insan var. Ama otizmi Türkiye’de duyanların oranı %29, bilenlerin oranı ise sadece %7.”

“Biz tasarımın faydalı olabilme ihtimalini sevdik Tasarım Sosyal Fayda Üretebilir mi?”

A31A6642

Tuna Özçuhadar, Sürdürülebilirlik İçin Sistem Tasarımcısı ve Stratejist

“Tasarım artık ürünün insanla ilişkisi değil. Ürün üretilirken, tasarlanırken, yok edilirken veya yok olurken ya da bilinçli olarak ayrıştırılırken, doğaya tekrar dönüştürülürken, bütün bu sürelerde var olan tüm aktörlerle ilişkisi hesaplanmadan tasarım var olamaz, artık bu dünya değişti. Seri üretimin oluşturduğu tek merkezli olma durumu artık yerini çok merkezliliğe bıraktı. Bunun gündelik hayatta karşılığını bulursak daha sürdürülebilir bir dünyaya tasarımdan fayda sağlayabiliriz.”

“Medya kuruluşları mülteci meselesine temelde 2 şekilde bakıyor. Ya siyasi ya ticari bir çerçeve çiziyorlar.”

A31A6654

“Yersiz, yurtsuz, iletişimsiz Mülteci Sorununun Suretleri Üzerine” Anna Natalie Tuson, Small Projects İstanbul, İletişim Yöneticisi

Diziler muhafazakarlığı yeniden mi üretiyor?

A31A6660

“Medyanın affedilmeyen günahı Muhafazakârlaştırma Ve Ahlâki Bozulma Kaygılarının Ötesinde Televizyonu Nasıl Okuyabiliriz?” Feyza Akınerdem, Reçel Blog Yazarı, Akademisyen

“Diziler muhafazakarlığı yeniden üretiyor, TV’ler bizim var olan değerlerimizi bozuyor, yaklaşımı her türden politik hareket içinde var. Sekülerler bunu söyledikleri zaman eski dünyayı özlediklerini dile getirirken, muhafazakarlar mevcut muhafazakarlığın çıtasını televizyonun aşağıya çekmeye çalıştığından yakınıyor. TV bir anlık bir şey değildir. Bir diziyi izliyorsanız diziyi izliyorsunuz. Bir dizinin tecavüz sahnesindeki tecavüzü ya da dayak sahnesindeki dayağı izlemiyorsunuz. Eğer dizinin ilerleyen bölümlerinde bunun mahkemeye taşındığını ve sonuç alındığını gördüysek o zaman buna bütünsel bakmalıyız ya da değerlendirmemizi buna göre yapmalıyız. TV bir müzakere alanında üretilen kültür ürünlerinden kurulu bir mecradır daha fazlası değil. Mesele bu müzakere alanını bir mücadele alanı olarak kullanabilmekte.”

“Hepimiz öleceğiz! İklim Değişikliğinin İletişiminde Felâket Senaryolarının Rolü”

A31A6663

Pelin Cengiz, Gazeteci

“Felaket iletişimi yapıyoruz. Çünkü yaklaşan bir felaket gerçekten. Gazeteciler de aslında aracılık görevini yürütüyorlar. Aktarmalı gazetecilik yapıyor alında gazeteciler ve bu etkisiz ve işlevsiz bir hal almaya başlıyor. Böyle bir yaklaşım uzaklık üretiyor, ‘ben kendimi burada göremiyorum’u üretiyor. Her şey zaten uzakta oluyor. Hopa’daki sel felaketini mevcut gazetecilik konu etmedi. Bunun iklim değişikliği ile ilişkisini konu etmedi ve tersinden de konu edenler 12 derece mevsim normallerinin üzerindeyiz oh ne güzel diyerek gerçekten kopuk popülerlik üzerinden giderek bir tutum aldı. Başarı hikayelerini öne çıkaralım yerel haberleri önemseyelim ve fikri takip yapalım emir kipi yerine de nasıl yapılabileceğini beraber tartışalım birlik oluşturalım.”

“Ne ektiğinizi biliyorsunuz, ya ne biçtiğinizi? Sosyal Fayda İletişiminde Etki Ölçümleme Üzerine”

A31A6664

Gonca Ongan, Koç Üniversitesi, Sosyal Etki Forumu, Yönetici Direktör

“Sosyal etki derken pozitif sosyal etkiye dikkat çekiyoruz. Bir proje yaptınız, peki sonunda ne oldu, ne değişti bunun etkisini ölçmek mühim. Sonraki çalışmalarınıza yol gösterebilir, beklemediğiniz sonuçlar doğduğunu görebilirsiniz. Biz sosyal etki ölçümü için yeni araçlar geliştirdik. Tükiye sivil toplum dünyasında sosyal etki ölçümleme algı ve pratiklerini inceleyen bir araştırma yaptık. STK’ların %70’i kaynak yok diyor, %56’sının uzmanlık ve becerileri buna yetmiyor ve %20’si yönetim olarak öncelik vermiyor.”

70 milyon gerçekten bizi mi izliyor?

A31A6674

“70 milyon gerçekten bizi mi izliyor? Sosyal Fayda İletişiminde Bilgi veya Dezenformasyon” Ulaş Tol, Yaşama Dair Vakıf, Araştırmacı

“70 milyon bizi izliyor” diye bir kalıp var, sık kullanılan. Halbuki bu veri kullanımı bize gerçeği yansıtmanın çok ötesinde. Bilgi ve dezenformasyon arasında bir geçişgenlik var. OECD raporlarına göre biz matematikte 65 ülke arasında 44.yüz. Yani sayıları seviyoruz ama matematikle aramız iyi değil. Peki bilgi niye lazım? anlamak için yani analiz etmek için anlatmak ve izlemek için. Anlarken hedef grubu homojen görme gibi bir refleks oluyor.  Örneğin gençlik dediğimizde sadece üniversiteli gençliği anlıyoruz. Halbuki onlar gençliğin sadece %20’sini oluşturuyor. Anlatmak başlığı için yaygın olarak bir takım reçeteler öne sürülüyor; holistik olmasın, bilimsel olsun, ciddi  bir dil olsun, kapsayıcı olsun v.b. Ben bunların hiçbirine katılmıyorum. Gerçeğe sadık kalarak, araştırma sonuçlarını bir hikaye gibi kurgulamak okunur kılar. Masal değil hikaye. Roman da değil (kısa) bir hikaye olmalı. Tüm hikayenin yarısı iyi olsa, onun yarısını anlatsak, yarısı da hatırda kalsa, yeter.”

“Bize verinin resmini çizebilir misin? Veri ve Bilgi Görselleştirme Üzerine”

A31A6675

Deniz Cem Önduygu, Bilgi Tasarımcısı

“‘İnfografik’ kelimesi altında çok farklı şeyleri grupluyoruz; son yıllarda popülerleşen anlamıyla infografiği, veri ve bilgi görselleştirmesinden ayırt etmek önemli. İkisinin de farklı avantajları var, farklı durumlar için tercih edilebilirler. İnfografik size mesajları kısa sürede tek tek cümleler halinde çizgisel bir akışla veriyor, bu açıdan televizyona benziyor. Veri-bilgi görselleştirme ise size görsel bir sistem sunuyor ve içinde gezerek kendi bilgilerinizi çıkarmanıza imkan veriyor. Zengin veriyi iyi tasarlanmış bir görsel sistem dahilinde gösterip yorumlamalarını beklemek, seçilmiş bilgileri tek tek vermeye göre insanları daha aktif bir katılıma yönlendirebilir. Aşırı kötümserlik veya iyimserlik ile baş etmek için zengin verili ve soğukkanlı görselleştirmeler sunmak iyi bir yol olabilir.”