TİHV: Sokağa çıkma yasakları sırasında en az 310 sivil hayatını kaybetti
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) Dokümantasyon Merkezi verilerine göre, Güneydoğu’da sokağa çıkma yasaklarının ilk ilan edildiği tarih olan 16 Ağustos 2015 ile 18 Mart 2016 tarihleri arasında en az 310 sivil, sadece resmi sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş zaman dilimleri içindeki çatışma ortamlarında yaşamlarını yitirdi. Rapora göre, AKP Hükümeti ve devlet yetkililerinin “terörist” tanımında bulunduğu […]
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) Dokümantasyon Merkezi verilerine göre, Güneydoğu’da sokağa çıkma yasaklarının ilk ilan edildiği tarih olan 16 Ağustos 2015 ile 18 Mart 2016 tarihleri arasında en az 310 sivil, sadece resmi sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş zaman dilimleri içindeki çatışma ortamlarında yaşamlarını yitirdi. Rapora göre, AKP Hükümeti ve devlet yetkililerinin “terörist” tanımında bulunduğu bu kişilerden 72’si çocuk, 62’si kadın ve 29’u ise 60 yaşın üzerinde.
Dicle Haber Ajansı’nın haberine göre, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), “sokağa çıkma yasağı” ilan edilen merkezler ve yaşanan sivil can kayıpları konusunda önemli verilerin yer aldığı bir rapor paylaştı. Basın kaynaklarının taranması, ilgili kamu kurumlarının resmi web siteleri, tanık ve avukat anlatımları, görüntü kayıtları, sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerin raporları ve başvurulan tanıklıkları vb. araçlar vasıtasıyla derlenen rapora göre, 16 Ağustos 2015 ile 18 Mart 2016 tarihleri arasında başta Diyarbakır (34 kez), Şırnak (9 kez) ve Mardin (11 kez) olmak üzere Hakkâri (5 kez), Muş (1 kez), Elazığ (1 kez) ve Batman’da (2 kez) toplam 22 ilçede, resmi olarak en az 63 süresiz ve gün boyu “sokağa çıkma yasağı” tespit edildiği kaydedildi.
1 milyon 642 bin kişinin yaşam ve sağlık hakları ihlâl edildi
Bu yasaklar nedeniyle ise, 2014 nüfus sayımına göre; ilgili ilçelerde yaşadığı bilinen en az 1 milyon 642 bin kişinin en temel yaşam ve sağlık hakları ihlâl edildiği vurgulandı.
Raporda, bununla birlikte net bir bilgi edinilememekle beraber Sağlık Bakanı’nın 27 Şubat 2016 tarihli açıklamasına göre, 355 bin kişinin yaşadıkları il ve ilçeleri terk ederek zorunlu olarak yerlerinden edildiğinin altı çizildi.
“TİHV olarak meydana gelen her ölümde aynı üzüntü ve endişeyi duyuyor olsak da, TİHV Dokümantasyon Merkezi sokağa çıkma yasaklarına ilişkin bilgi notlarının bugüne kadar sadece yaşamlarını yitiren sivilleri kapsamasının nedenlerinin, hem çatışmalı ortamlarda sivillerin maruz kaldığı yaşam hakkı ihlallerinin Türkiye’nin geçmiş yıllarına oranla kıyaslanamayacak ölçüde oluşunun getirdiği sorumluluk, hem de güvenlik güçleri ve militanlara ilişkin bilgilerdeki eksiklik ve çelişkilerin şu günlerde teyit edilebilir ve kamuoyu ile paylaşılabilir durumda olmayışı olduğunu belirtmek gerektiğine inanıyoruz” denilen raporda paylaşılan verilere göre ‘sokağa çıkma yasağı’nın ilk ilan edildiği tarih olan 16 Ağustos 2015 ile 18 Mart 2016 tarihleri arasında en az 310 sivil, sadece resmi sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş zaman dilimleri içerisinde, ilgili çatışma ortamlarında yaşamlarını yitirdi.
79 kimliği belirsiz cenaze var
Bu verilere Cizre’de kimliği teşhis edilmeden defnedilen en az 59 cenaze ile Sur’da yaşamını yitirdikleri bilinen en az 20 kişiye ait kimlik teşhisi için Adli Tıp Kurumları’nda bekletilen cenazeler ise eklenmedi.
Kurum, son olarak, 6 Şubat 2016 tarihinde “Sokağa Çıkma Yasakları ve Yaşam Hakkı İhlalleri” başlığıyla paylaşılan bilgi notunun neredeyse 2 aydır paylaşılamamasının ve o bilgi notunda henüz kimliği belirlenemeyen en az 79 cenazeden söz edilmesinin nedeni olarak ise içerisinde bulunulan süreçte karşılaşılan kimi ihlalleri gösterdi.
Meydana gelen bu ölümlere ilişkin “yargısız infaz koşullarının mevcut olup olmadığının değerlendirmesi ise ancak etkin soruşturma süreçleri sonucunda yapılabilecektir” denildi. Yine “Yaşam Hakkı” tanımı itibariyle “ölüme sebebiyet verebilecek yaralanma” ibaresi ile kişilerin canına kast eden tüm durumları kapsamakta olmasına rağmen temel olarak soruşturmalar yürütülmediği için ve örneğin yine Cizre’de büyük ölçüde tanıklara erişilmesinin imkansızlaştırılmış olması veya Sur’da sivil oldukları iddia edilen kişiler dahil olmak üzere ilçeden tahliye edilen kişilerin hızla gözaltı ve tutuklama süreçlerine alınmaları vb. gerekçelerle yaralananlara ilişkin bilgiye erişim de oldukça kısıtlı olduğundan hazırlanan bilgi notunun sadece ‘yaşamını yitiren’ sivilleri kapsadığı kaydedildi.
76 sivil sağlığa erişim hakkından yoksun kaldığı için öldü
Bu bilgiler ışığında hazırlanan raporda şunlar kaydedildi:
- 16 Ağustos 2015 ile 18 Mart 2016 tarihleri arasında sokağa çıkma yasakları süresince en az 310 sivil yaşamını yitirmiştir. Bu kişilerden; 72’si çocuk, 62’si kadın ve 29’u 60 yaşın üzerindedir. Ayrıca, en az 79 kişi ise Cizre ve Sur’da yaşamlarını yitirmiş ve henüz kimlik teşhisleri yapılamamış olduğu için bu verilere dahil edilmemiştir.
- Ölümlerine ilişkin bilgiye erişilebilen en az 76 sivilin sağlığa erişim hakkından yoksun bırakılmaları sonucu yaşamlarını yitirdikleri görüşü bulunmaktadır.
- En az 180 sivilin ev sınırları içerisinde; bu kişilerden 162’sinin açılan ateş ve tanklardan atılan top mermileri, 18’inin ise sokağa çıkma yasağı ve çatışma ortamının yarattığı etki ile sağlık sorunları yaşamaları sonucu yaşamlarını yitirdikleri düşünülmektedir. Çarpıcı bir durum olarak ev sınırları içerisinde yaşamını yitiren sivillerin sayısı tek başına Cizre’de 137 insandır.
Ayrıca yukarıdaki verilere dahil edilemeyen kimi olgular da mevcuttur;
- En az 79 kişinin cenazelerinin ya Adli Tıp Kurumları’nda kimlik teşhisi için bekletilmekte olduğu ya da değişen yönetmeliklere binaen kimsesizler mezarlıklarına gömüldükleri veya defnedildikleri yerlerin bilgisinin kamu görevlileri tarafından verilmemekte olduğu ifade edilmektedir.
- Şırnak’ın Silopi ilçesinde 1 karından ateşli silahla vurulma sonucu 7 aylık ölü doğum meydana gelmiş; en az 10 sivil sokağa çıkma yasağının sürdüğü ilçelerin yakınındaki mahallelerde resmi sokağa çıkma yasağı ilanı veya operasyon olmayan bölgelerdeki toplumsal gösteriler sırasında, güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu vurularak veya göz yaşartıcı kimyasallar gibi toplumsal olaylarda zor kullanım araçlarının yarattığı etki nedeniyle yaşamlarını yitirmiştir.
Bizi Takip Edin