Bu metropoller yavaşlar mı gerçekten?

09 Aralık 2015
Yeşilist gazetesinden Selen Duru’nun yazısına göre, daha önceki örneklerinde 50 bin nüfuslu şehirlerin elde ettiği ‘Cittaslow’ unvanı, yani Türkçeleştirilmiş haliyle ‘sakin şehir’ olma fikri artık dünya metropolleri için de oldukça çekici. İnanılır gibi değil ama pek çok ünlü metropol yavaşlamaya çalışıyor. Duru bunun bir unvandan öte bir eksikliğin ve giderek doğal olan ne varsa uzaklaştığımız […]

Yeşilist gazetesinden Selen Duru’nun yazısına göre, daha önceki örneklerinde 50 bin nüfuslu şehirlerin elde ettiği ‘Cittaslow’ unvanı, yani Türkçeleştirilmiş haliyle ‘sakin şehir’ olma fikri artık dünya metropolleri için de oldukça çekici. İnanılır gibi değil ama pek çok ünlü metropol yavaşlamaya çalışıyor.

Duru bunun bir unvandan öte bir eksikliğin ve giderek doğal olan ne varsa uzaklaştığımız zamanın getirdiği bir arayışa benzediğini belirtiyor. Ve ilginç bir örnek veriyor:

“Çin’in endüstriyel merkezi olarak geçen, 2 milyon ‘sakin’i içinde barındıran kent şu anda şehri yavaşlatmanın yollarını arıyor. Kentin kültürel yapısını korumanın ve doğasına sahip çıkmanın böyle bir adımla şekillenebileceğini düşünen bir temsilci grubu çoktan Cittaslow’un merkezi olan İtalya’nın Toskana bölgesini ziyaret etti bile. Birleşmiş Milletler yaptıkları çalışmalarda 2050’ye kadar dünya popülasyonunun %70’inin şehirlere yerleşeceğini belirtti. Bu oran hem kırsal, hem de kent için oldukça korkutucu. Yorucu, aynı zamanda otomatikleşen bir yaşam stilinden, sakin bir hayata geçiş yapmayı düşünüyorsanız eğer, ilk olarak aklınızdan sakin bir kıyı kasabasına taşınmak geçiyordur. Bu hayatı umabileceğiniz son yerin metropoller olduğunu biliyorsunuz, ama bazı milyon vatandaşlı şehirler bu algıyı değiştirmeye ve gerçekten yaşamı kolaylaştırmak için kolları sıvadılar.”

Yazıda Cittaslow’u şöyle hatırlatıyor Duru: “1986 yılında İtalya’da fast food’un karşısında duran lokali ve emeği korumaya çalışan bir hareket olarak hızlı insanı yavaşlatmaya ve gıdaya hak ettiği değeri vermeye çalıştığı sıralarda fikir giderek şehirlerde vücut bulmak istedi. Böyle bir zeminde, Slow Food’un doğumundan 13 sene sonra, şehirlerde vücut bulma fikrini yaydı Cittaslow. Gıdada olduğu gibi sakin şehir de yerel gıdayı, sezonunda masaya gelen yemeği, lokal işletmelerin ve değerlerin korunmasını önemsiyor. Destekçileri aynı zamanda, işin hayatlarımızda ön planda olmadığı ve her mevsim doğa ile bütünleşebilen bir yaşamı savunuyorlar bu harekette. Tabii ki her şehrin kendine özgü olan karakterini korumayı da listenin en başına ekliyorlar. Böyle bir şehirde yaşamayı kim istemez ki?

Belirli kriterler dahilinde seçilen Cittaslow sayısı şu anda 192’ye ulaştı. Bu listede Türkiye taze sakin şehri Şavşat ile 10 ‘cittaslow’a sahip.”

YAVAŞLAMAYA ÇALIŞAN ÜNLÜ METROPOLLER

Duru umutlu, bir arayış içinde insanın şehri yavaşlatmasının hiç de zor olmayacağını belirtiyor. Mesela 13. 4 milyon nüfuslu Tokyo’nun, hayatı yavaşlatmak için 15 senedir bu işe kendini adayan Soth Club ile birlikte çalıştığını anlatıyor. Başka yavaşlayacağına inanamayacağınız şehirlerden de örnekler veriyor…

Yazının tamamı için tıklayınız.