İklim Forumu: Marshall yardımıyla süt tozu verdiler, biz yer miyiz!
İklim değişikliğine karşı Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından sosyal hareketleri bir araya getiren İklim Forumu ikinci gününde devam ediyor. Forumda, iklim değişikliğinin de konuşulacağı G20 Zirvesi ve yeni bir iklim politikasının belirleneceği Paris İklim Zirvesi öncesinde iklim değişikliğinin tüm boyutları ele alınıyor. Bianet’den Nilay Vardar’ın canlı olarak aktardığına göre, forumun Ekoloji Mücadelesinde Kadınlar […]
İklim değişikliğine karşı Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından sosyal hareketleri bir araya getiren İklim Forumu ikinci gününde devam ediyor. Forumda, iklim değişikliğinin de konuşulacağı G20 Zirvesi ve yeni bir iklim politikasının belirleneceği Paris İklim Zirvesi öncesinde iklim değişikliğinin tüm boyutları ele alınıyor.
Bianet’den Nilay Vardar’ın canlı olarak aktardığına göre, forumun Ekoloji Mücadelesinde Kadınlar panelinde Yeşil Yol projesine karşı çıkan Gönül Gülay ve Zeliha Gülay konuştu. Gülay, “Çamlıhemşin’de doğdum, orada büyüdüm, sevdalık ettim, çocuklarımı büyüttüm. O zamanlar şartlar ağırdı. Yine de mutluyduk. Hayvanımız, bahçemiz, çayımız vardı. Altından kalkabiliyorduk. Erkekler hep gurbette oluyordu. O zamanlar her şeyimiz doğaldı, organikti. Sonra Avrupa gübresi geldi, biz ne kötü bir şey olduğunu bilmiyorduk tabii. Sonra anladık, şimdi üç senedir organik çaya geçtik” dedi. Mayısta Pokut yaylasında, sonra iki ay da Samistal Yaylası’nda kaldıklarını belirten Gülay, şöyle devam etti: “Öyle gelişigüzel herkes doğayı tahrip etmezdi. Otlara göre hayvanları otlatırdık. Ot bitince başak yere geçilirdi. Herkes birlik beraberliğe uyuyordu. Üstelik devlet koymamıştı bu kuralları, biz koymuştuk. Yaylada horon oynardık. Ama bu sene çok zorlandık. Yeşil Yol diyorlar. Milletvekiline de sordum, ‘Niye ismi Yeşil diye. Dedi ki, yeşil saadettir. Ama yeşili kazdın mı altından toprak çıkar. Biz saadeti zaten biliyoruz ama siz onu kazıyorsunuz. Biz uğraşıyoruz, sonuna kadar mücadele edeceğiz.”
Gönül Gülay ise şunları söyledi: “Çamlıhmeşinliyim, ilkokul mezunuyum. Çarıkla okula gittim, çok da severim, rahat bir giysidir. Her şeyimiz güzeldi. 25 nüfusluk evde 30 inekle çobanlık yaptım. Yaylalarımızda mutluluğumuz vardı. Dayanışma içinde yaşıyorduk. Devletin d harfi bile girmedi Çamlıhemşin’e. Marshall yardımıyla süt tozu verdiler. Biz yer miyiz, yemedik. Bizim sütümüz vardı. Hemşin kadını erkek üstünde egemendir. Her evde bir büyük anne vardır, evin vekili odur. Her yaylanın yolunu köylü kendisi yaptı, hiç devletin katkısı yoktur. Yeşil Yol nedir, yol birilerine satılmıştır, rant vardır. 3 bin metrede 7 katlı apartman yapmak istiyorlar. Bu büyük bir doğa katliamıdır. Bizim oranın florası çok kıymetlidir. Bunların yok olmasına insan olanın gönlü razı olmaz.”
BÜYÜK ŞEHİRLER SU ALTINDA KALACAK
Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılan forumun “İklim Değişikliğinin Bilimsel Temelleri ve IPCC’nin Rolü” başlıklı oturumunda Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Prof. Dr. Levent Kurnaz ve Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin IPCC Başyazarı Thomas Stocker konuştu. “Deniz seviyesinde de yükselme var. 1900’den beri deniz seviyesi 19 santimetre arttı. Bu termal genleşme, buzullardaki erimeden kaynaklanıyor. Şimdi size 19 santimetre artmış demek ki uyum gösterebiliyoruz gibi gelebilir ancak geçmişte deniz kenarlarında bu kadar yoğun bir insan yerleşimi yoktu” diyen Stocker, şöyle devam etti:
“Raporumuzdaki projeksiyonlarla bugünkü koşullar devam ederse 21. yüzyıl sonunda 4-5 derece ısı artışı bekleniyor. Türkiye’nin de yer aldığı Akdeniz bölgesinde artış öngörülüyor. Türkiye’nin güneyinde ise yağışta yüzde 20-30 azalma var. Daha fazla ısı artışı olması şiddetli ve geri döndürülemez etkilerin olasılığını arttıracak hem insanlar hem de ekosistem açısından. 21. Yüzyıl sonunda insanın daha önce hiç görmediği bir durumla karşılaşacağız. Yaz aylarında Kuzey Kutbu’nda hiç buz olmayacak. Bunun yaratacağı sonuçları göreceğiz. Deniz seviyesinin yükselmesi toprağımızı etkileyecek. Sahil bölgeleri yok olacak, büyük şehirler su altında kalacak. Her ülkenin buna adapte olması beklenemez. Yüz milyonlarca insan topraklarını terk edecek.”
Haberlerin tamamını buradan okuyabilirsiniz.
Bizi Takip Edin