“Pembe Taksi tecavüz kültürünün ğrünüdür.”
Beren Azizi Kaos GL’de yayınlanan yazısında, “Pembe taksi uygulaması ilk bakışta seçenekli bir dünya yaratmak için bir uygulama gibi görünse de aksine hem kendi içine mantıksız hem de bu mantıksızlığını tecavüz kültürüyle oluşturmuş bir uygulamadır” diyor. Yazar, bunun nedenlerini de şöyle açıklıyor: Halihazırda taksi bir toplu taşıma aracı değildir. Zaten yalnız ya da tanıdıklarımızla kullandığımız […]
Beren Azizi Kaos GL’de yayınlanan yazısında, “Pembe taksi uygulaması ilk bakışta seçenekli bir dünya yaratmak için bir uygulama gibi görünse de aksine hem kendi içine mantıksız hem de bu mantıksızlığını tecavüz kültürüyle oluşturmuş bir uygulamadır” diyor.
Yazar, bunun nedenlerini de şöyle açıklıyor:
Halihazırda taksi bir toplu taşıma aracı değildir. Zaten yalnız ya da tanıdıklarımızla kullandığımız bir ulaşım aracıdır. Bir erkeğin tek başına pembe taksiyi kullanamayacak olması ya da pembe taksiyi sadece kadınların kullanacak olması en ilkel aklın bile hayal ettiği pratik fayda için hiçbir sebep oluşturmamaktadır. Zaten taksiler belirttiğim gibi yalnız ya da tanıdıklarınızla kullandığınız ulaşım araçlarıdır. Zaten bir kadın herhangi bir takside taciz suçunun mağduru oluyorsa, bu suçun faili ya taksi şoförüdür ya da taksiye birlikte bindiği bir “tanıdığı”dır. Bu yeni uygulamada belki de tek “fayda” gibi görünen unsur şoförün kadın olmasıdır.
Uygulamanın ilkel akıl açısından bile tutarsız olduğunu belirttikten sonra bu uygulamanın velev ki toplu taşımalarda olsa bile hala neden tecavüz kültürünün bir ürünü olduğunu belirtmek istiyorum.
Sivas Belediyesi Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü Koordinatörü bu uygulamayı şöyle sunuyor:
“…Bu sayede önemli bir boşluk doldurulmuş olacak. Aynı zamanda diğer duraklardan talep gelmesi halinde her duraktan bir araç için kadın şoför kullanmak kaydıyla ruhsatlandırma yapacağız.
… Uygulamanın kadınlar için güzel bir proje olduğuna inanıyorum. Son zamanlarda kadınlara yönelik şiddet haberlerini çok duyuyoruz. Bu araç sayesinde şiddet olayları azalır diye düşünüyorum. Şehrimize hayırlı olsun”
Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü Koordinatörü’nün de belirttiği gibi kadınlara yönelik şiddet artışta. Peki böylesine ciddi bir toplumsal sorun el yordamı yöntemlerle çözülürken bir risk alınmış olmuyor mu? Bu riski alacak lükste miyiz? Bu riski almak zorunda mıyız?
Bu ülkenin akademik bilgi birikimi çok daha gerçekçi yöntem tasarlamak konusunda yetersiz mi de böylesi hiçbir bilimsel arka planı olmayan popülist, el yordamı yöntemlere muhtacız?
Bu popülist yöntem tecavüz kültürünün bir ürünüdür. Bu uygulama hem sebepleri hem de sonuçları hem de uygulamanın gerçekleştirildiği günün koşulları ile birlikte tecavüz kültürünün bir ürünüdür.
Böyle bir uygulamanın sonuçlarından başlamak istiyorum. Kamusal ya da özel alanların “güçsüz/mağdur” olana göre tasarlanması, bunun romantize edilmesi, güzellenmesi ciddi bir sonuç doğurur. Pembe taksi ve pembe ulaşım araçları özelinde düşünürsek, bu uygulamanın “normalleşmesi” sonucunda mağdura özel tasarlanmış alanların dışına çıkan mağdura karşı bir panik oluşur. Yani pembe metrobüs yerine pembe olmayan (kendisi için tasarlanmamış olan) metrobüsü kullanan bir kadına karşı ciddi bir panik oluşur. Bu paniğin hukuki sonucu olarak da panik-savunma denilen olgu oluşacaktır/oluşmuştur. “Bunu yapmak benim doğal hakkım” denilen meşru müdafaa tınlaması içerecektir her fail savunması; çünkü bu uygulama açıkça kadınlara şunu demektir: “Erkeklerin bunu yapması önlenemiyor/önlenemedi.” ya da “Erkeklerin bunu yapması doğal, her erkek yapıyor, engelleyemedik. Seni korumak için sana özel bir alan yarattık.” İşte tam bu noktada suçlu/tacizci kendi suçunun doğallaştırıldığının farkına herkesten daha hızlı varacaktır/varır. Dolayısıyla cezalandırılmamış azılı bir suçlu olarak kendi alanında mağduru gördüğünde paniklemek ve meşru müdafaaya geçmeyi hakkı olarak içselleştirecektir.
Böylesi bir uygulamanın bir diğer sonucu ise “rıza”yı dolaylı yoldan işaret etmesidir. Açıkça “Taciz edilmek istemiyorsan pembe olana bin!” sonucu ilkel bir akıl yürütme ile çıkmaktadır. Bu durum taciz suçlusu için bir “rıza radarı” işlevi görür; çünkü aslında birçok tecavüz/taciz suçlusu çoğunlukla, hatta nerdeyse her zaman mağdurun rızası olduğu konusunda ısrarlıdır. Tecavüz suçlusunun açıkça “Rızası yoktu, tamamen reddetti, ben tüm bunlara rağmen zorla bu suçu işledim.” gibi bir beyanı yoktur, bunu sadece ceza indirimi için yapmaz, aynı zamanda gerçekten tecavüz kültürünün kendisine öğrettiği bir çeşit sözde rızaya inanmıştır. Bu tecavüz kültürünün tarihi bir tutumudur, tecavüz kültürü iktidar araçları ile kadını her zaman iki yönlü olarak tanımlar. “İyi/anne/bacı/namuslu” kadınlar ve diğerleri olarak kadınları işaretlemekten kesinlikle çekinmez; çünkü bu işaretleme kadını yönetmeyi kolaylaştırır. “Eğer benim yönetimimden çıkarsan, diğer tarafa geçersen başına geleceklerden ben sorumlu değilim.” der, bu kadınların özgürleşmesine karşı inşa edilmiş bir tehdittir. Pembe taksi ve pembe toplu taşıma araçları kadınları hadlerini aşmamaları konusunda tehdit etmektedir, tecavüzü suç olmaktan çıkarıp bir cezalandırma yöntemine dönüştürmektedir.
Tam bu noktada bu uygulamanın nedenlerine geçersem, bu uygulamanın nedenleri erotik-politik ve reel politiktir.
Reel politik neden basittir ve yıllardır detaylıca tanımlandı. Güçlü olanın, iktidarda olanın iktidarını korumasıdır bu uygulamanın sebebi. Eril iktidardadır ve kadın doğrudan namusla işaretlenmiştir. Taksi gibi tek başına kullanılan bir araca “erkek müşteri”nin dahi bindirilmemesi ilkel namusun korunmasıdır. Bu tutum faşizmin gündelik hayattaki karşılığıdır.
Tam bu noktada ise erotikleşen bir sebep-sonuç süreci işliyor. Pembe taksi yanlısı olan insanların pembe taksiden kitlesel ve sözsüz bir erotik haz aldıkları gerçeği de inkar edilmeli. Pembe taksi taraftarlarının, “hatta” kadınların “Ben bundan memnunum.” demesi başta geçerli bir savunma gibi gelebilir, hatta geçerlidir de, taraftarlar tarafından sıklıkla kanıt olarak da gösterilebilir; ama buradan seçeneklerin arttırıldığı, herkesin gönlünce yaşadığı bir uygulamadır bu anlamı çıkmıyor. Aksine bu erotik hazda ortaklaşmayan herkes oyun bozan oluyor. İşte asıl burada eleştiriyi başlatmayı tercih ediyorum. Böylesi libidinal hayata yönelik baskılardan toplumca sorumluyuz, cinsel özgürleşmeden “ilericiler” ve “gericiler” olarak herkes aslında uzak. Zaten tecavüz kültürü tecavüzü destekleyenler ve tecavüz karşıtları olarak taraflı bir kültür değildir, gerçekten kitleseldir, uzlaşılmıştır. Bu noktada aslında “iyi” bir haber var, o da şu ki pembe taksi sadece bir semptomdur. Aslında kendi başına bir uygulama olarak o kadar da güçlü değildir, iddia edildiği gibi “devrim” olmaktan uzaktır, oldukça yavaş yavaş gelişen sürecin sonucudur. Böyle bir hazzı olmayan topluma tepeden indirilmemiştir.
Türkiye’de arzular/fanteziler reel politika sayesinde ya yaşanıyor ya yaşanamıyor. Bu anlamsız taraflaşma, bu anlamsız biatın sebebi kazanan iktidarın vadettiği cennet olsa gerek. Reel politikanın bizi kendine bu kadar muhtaç bırakmasını önlemenin en gerçekçi yollarından biri özel hayata dönmek ve özel alanda cinsel özgürlüğün sağlanmasıdır. Herkesin kendince arzusuyla coşma hakkı vardır.
Bu uygulamanın gerçekleştirildiği toplumsal koşullara tam bu noktada geçersem ki burada lafı uzatmak anlamsız. Her şey yapıldı ve sorun çözülemediği için mi bu uygulamalar romantize ediliyor? Hayır, çözüm için gerçekçi hiçbir adım atılmıyor neredeyse. Pembe taksi yerine pembe polis, pembe mahkeme, pembe hastane gibi suç mağdurlarının yasal haklarına kolay ulaşabilmesi için özel eğitim görmüş girişimler çok daha gerçekçi olacaktır. Ayrıca dünyanın da yıllardır tecrübe ettiği gibi sistematik/kitlesel şiddet suçlarının arkasında serbestliğine aldırış edilmeyen nefret vardır. Dolayısıyla nefret suçları yasası, nefret suçlarını önleme yasaları mağdurlara karşı suçların meşrulaşmasını önler. Kimse kadın kimliği hakkında açıkça, rahatça nefretli konuşamaz, konuşursa da bu serbestlik övülmüş olmazdı. Bunun haricinde kadına karşı şiddet sorunu ile bu kadar yüz yüzeyken aslında çoktan bir bilinç/eğitim seferberliğinin başlatılmış olması gerekirdi. Sivil toplumun, akademinin, devletin, kitlesel medya araçlarının kadının bağlılığını meşrulaştırmak yerine bireyselliğini ve yasalarca tavizsiz korunduğunu meşrulaştırmış olması gerekirdi şimdiye kadar. (Tabii bu esnada yasalarla gerçekten tavizsiz korunuyor olması gerekirdi, yargıya ulaşmanın her aşamasında istisnasız olarak.)
Sonuç olarak pembe metrobüs, pembe taksi gibi uygulamalar iddia edildiği gibi şiddeti azaltmayacaktır, hatta tecavüz kültürünün ürünleri olarak arttıracaktır şiddeti. Bu uygulamaların taraftarlarına sağladığı sığ haz haricinde, kadınlar açısından nasıl bir toplumun içinde olduğumuza dair bir olgudur sadece. Görelim, bilelim, bildirelim, deşifre edelim ki kimsenin yanına kalmasın.
Not: Başka bir yazının konusu olabilecek kişilerin mallarını, mülklerini istedikleri gibi işletme hakkı (ki çeşitlilik derken bunu kastetmiştim) bu yazının konusu değildir. Pembe taksi uygulamasını sebeplerini, sonuçlarını toplumsal koşullarla birlikte düşündüğümde bir çeşitlenme olarak görmüyorum bu uygulamayı, buna karşılık da özel mülkiyet üzerinde tasarruf hakkının kısıtlanmasını zaten önermiyorum. Bir çeşit deşifre ve eleştiridir söylediklerim.
Kaynak Kaos GL
Bizi Takip Edin